ÇOK YANLIŞ HAREKETLER BUNLAR


  • Oluşturulma Tarihi : 27.07.2015 06:05
  • Güncelleme Tarihi :
ÇOK YANLIŞ HAREKETLER BUNLAR yazının resmi

Son 30 aydır birtakım şiddet olaylarına rağmen, dünyanın en barışçıl süreçlerinden birisi olarak yoluna devam eden barış süreci, maalesef süreç karşıtı blok ve son aylarda bunlara eklenen savaş lobisi yeşil Kemalist tayfa ve PKK içindeki şahin kanat el ele vermişçesine sürece büyük bir darbe vurdular. Dün barışı savunanların önemli bir kısmı bugün savaşa methiye diziyorsa onların dün de samimi olmadıklarının açık bir göstergesidir. Bugün sürecin dünden farklı olduğu bir gerçek fakat sürecin tamamen bittiğini söylemek mümkün değil. Bu çatışma sürecinin geçici olduğunu ve kısa zamanda belki de daha güçlü bir diyaloga evrileceğini tahmin ediyorum fakat bu ara dönemde maalesef bedel ödeyenler olacaktır. Temennimiz bu geçici sürecin çok tahribat üretmemesi aksi takdirde süreci tamamen içinden çıkılmaz bir noktaya getirebilir.

Bu ara dönemde olacak bazı şeyler muhtemelen şunalar olacaktır. Televizyonlarda bolca asker/güvenlik uzmanı diye emekli ya da başka alanlara kaymış askeri memurları bol bol dinleyeceğiz, bunlara resmi tezleri sürekli geveleyen bir dizi stratejist(!) da eklenecek tabi. En önemlisi medyanın bir kısmı Genel Kurmay Haber Ajansından yayınlar yapacak ve bugüne kadar yanlış olduğunu düşündükleri çoğu şeylerin ne kadar iyi ve doğru olduğunu söyleyeceklerdir. Örneğin düne kadar DEAŞ havadan operasyonlarla bitmez diyorlardı ama bugün hepsi hava borbardımanının ne kadar iyi çalıştığını söylüyor. ABD ile işbirliğinin ne kadar haince ve ümmet karşıtı bir şey olduğunu söylüyorlardı ama bugün Çavuşoğlu bütün kararları ABD ile alıyoruz (ABD'nin farklı konuştuğunu da vurgulamakta yarar var) deyince hepsi bunun ne kadar önemli olduğunu söylüyor. Her şiddet girişimini Kürt sorununda en radikal reformları yapan hükümete yıkanlar, Kürt sorunun kurucu babası CHP ile kolkola girenler, ve Kürdü yok sayan MHP'yi dahi AK Parti’ye tercih edenler ne kadar akıl ve mantıktan uzaklaştıklarını hesap etmelidirler. Soldan gelen üç beş emanet oya karşın AK Parti’den gelen milyonlarca oyu görmezden gelerek AK parti karşıtlığı üzerine siyaset yapanlar sonraki seçimde o oyların daha kolay geri gideceğini hesap edemeyecek kadar da basiretten yoksunlar maalesef. Her olay sonrası intikam amacıyla cinayet işleyenler, barış süreci hassasiyetiyle bağdaşmayan girişimlerine son vermelidirler. İki taraftaki akıl, mantık ve ahlaki tutarlılık yerlerde maalesef. Adalet yerine güç, ahlak yerine çıkar geçince akıl ve mantık tatile çıkarmış.

Savaş lobileri maalesef şimdiden barış sürecinin artık bittiğinden dem vurmaya başladı bile. Oysa dünyadaki bütün süreçlerde benzer kesintiler oluyor, bu tür atraksiyonlarla taraflar hep mevzi kazanmanın ve süreçte güç devşirmenin yolunu arıyor. Fakat maalesef mevcut durumda iki taraf da ciddi hatalar yapmakta, şiddet dilini ve şiddeti bir araç olarak kullanmaktan çekinmemektedir. Bu da barış umutlarını zayıflatmaktadır.

Yıllardır barış sürecinin başta şeffaflık ve katılım olmak üzere geçmişle yüzleşme ve arabuluculuk gibi teorik eksikliklerine ve sorunlarına vurgu yapıldığı halde bir önlem alınamadı ve bugün bütün bu eksikler pratik ve somut tehditler olarak karşımıza çıktı. Birkaç yıl önce demokratikleşme ve komşularla sıfır sorun politikaları sonucu Ortadoğu barışına katkı yapacak konumunda iken, bugün kendi barış masasını deviren bir aktöre dönüştük. Dün Ortadoğu'da canlı bombalamalar, çatışmalar ve anaların ağlamasına ağlarken, bugün haber bültenleri içerdeki benzer olaylarla doludur. Maalesef Türkiye toplumunun barış kapasitesi çok düşük. Tıpkı demokratikleşme kapasitesinin düşük olması gibi. İç dinamikler mehter misali iki ileri bir geri yapmaktan başka bir başarı gösteremiyor. İlle de AB ya da ABD gibi bir uluslararası itici güce gereksinim duyuyor, fakat bugün bu iki aktörle de ilişkiler hiç de iç açıcı değil. Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapınca sonuç ortada. Türkiye'nin gerçek bir barışı kurma ihtimali, maalesef gerçek bir demokrasi kurma ihtimaliyle eşdeğerdir. Fakat demokrasi ve barışın gerekliliğine inananlar çabalarından asla vazgeçmemelidirler.

Büyük bir bilim insanı ve aynı zamanda barış aktivisti olan Einstein “Bir olayda aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir” der. Türkiye'de taraflar maalesef 40 yıldır sürekli şiddet yoluyla Kürt sorununa çare aramayı deneyip duruyorlar. Bu tam da bir delilik halidir ve bugün yaşanan şey tam da budur. Yine Einstein der ki “Barış şiddetle kurulamaz, aksine sadece karşılıklı birbirini anlamakla başarılabilir.” Bunu bize tarih hep gösterdi. Yıllardır da yazıp çiziyoruz silahla barış olmaz, çatışmaları çözmenin tek yolu barışçıl yöntemlerdir diye. Bunu sadece son beş yıllık Arap baharı çerçevesinde meydana gelen gelişmelere bakarsak bile kolaylıkla anlayabiliriz. Çatışma ve süreç aktörlerinin bu kısa süreli akıl tutulmasına benzer hezeyanlarla gitmek yerine, mutedil ve barışçıl olanı telkin etmek ve yol göstermek her akıl ve ahlak sahibi kişinin sorumluluğudur.

İki taraftan da sorumlular sokak çeteleri gibi tehdit dili ve kahramanlık naraları atacağına, akıl ve mantıkla ve biraz da ahlakla hareket ederek içine girilen bu çıkmazdan çıkışın yollarını aramalıdırlar. “Her Türk asker doğar” ile “Her Kürt gerilla doğar” kafasının bizi götüreceği yer, topyekün yok oluştur. Hem içerden hem de dışarıdan taraflara şiddeti ve savaşı telkin eden, zaferleri ve hayali gelecekleri vaad eden bir dizi savaş lordu, savaş lobisi ve besleme olacaktır, fakat ahlaki, insani ve İslami olan barış, adalet ve eşitliği telkindir ve bunda ısrar etmektir. Maalesef şiddet olduğunda barıştan bahsedenlerin sesi pek duyulmaz, daha çok savaş çığlıkları duyulur, fakat bize düşen karınca misali hakikati ve adaleti söylemektir. Sorumlular dinler, dinlemez o onların sorunudur.

Süreç er ya da geç rayına oturacaktır, fakat sonunda bu şiddet dalgasından kimsenin karlı çıkmayacağı da açıktır. Bu nedenle, zararın neresinden dönülürse kardır misali, sorumlular bir an önce sorumlu davranmak durumundadır.

ÇOK YANLIŞ HAREKETLER BUNLAR
Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen
Yazarımız Kim ?

Prof.Dr. Nezir Akyeşilmen