IŞ(İD) hem yapısı hem de uyguladığı sınırsız şiddet yöntemleriyle literatürde geçen terör(ist-m) kavramına tam da oturan bir komplike örgüttür. Kilit kadroları itibariyle dünyanın farklı farklı bölgelerinden gelmiş psikolojisi bozuk ya da bilgisayar oyunlarıyla afyonlandığı şiddet hastalığını pratiğe geçirmeye çalışan sahipsiz ve insanlığa karşı öfkeli gençlerden oluşan yapısıyla ve tarihte eşi ve benzeri görülmemiş bir vahşetle insanların kafasını kesen, zerre kadar merhamet ve insanlık alameti taşımayan şiddet yöntemleriyle dünya ve özellikle bölge insanları arasında büyük bir korku ve paniğe neden olmaktadır. Bu örgütün belki de en önemli özelliği başta internet olmak üzere, kitle iletişim araçlarını çok iyi kullanması ve propagandasını teknoloji kanallarıyla başarılı bir şekilde yapmasıdır.
Bu gayri insani, gayri ahlaki ve gayri İslami yapı, İslam adını kullanarak maalesef en büyük zararı İslam'ın kendisine vermektedir. Tabi ki İslam'ın sahibi Ebrehe'ye karşı Ka'be'yi nasıl koruduysa, bu vahşilere karşı dinini koruyacağından zerre kadar şüphemiz yoktur, fakat insanların İslam algısı bunların yüzünden maalesef uzun bir zaman olumsuz kalmaya devam edecektir.
IŞ(İD)'in yapısı, kompozisyonu, stratejileri, hedefleri ve amaçları konusunda insanlar arasında ciddi bir kafa karışıklığı mevcuttur. Dünya medyasında ve akademik literatürde birbirinden farklı ve zaman zaman birbiriyle çelişen onlarca teoriye ve iddialarla rastlamak mümkün. Fakat bunlardan hiçbiri bu kompleks yapıyı açıklamaya yetmemektedir. Yapısı bilinmeyen bu örgütle mücadele yöntemi geliştirmek de oldukça zordur. Herkes aslında bu örgütü merak etmekte ve çözmeye çalışmaktadır.
Bu merakı gidermek oldukça zor olmasına rağmen, bu örgütü kısmen de olsa anlamak için belki onun kurucu babası olan El-Kaide'yi anlamaktan geçer. Gerçi El-Kaide'nin bile bu örgütün şiddeti ve vahşetinden Allah'a sığındığı yazılmaktadır. Yine de El-Kaide önemli bir açıklayıcı unsur olabilir. Bunun için Richard Whelanın Al-Qaedaism: Threat to İslam, Threat to the World ( El-Kaideizm: İslam'a ve Dünyaya Tehdit) isimli kitabından yardım alınabilir. Kitapta el-Kaidenin değil, el-Kaideizmin gerçek tehdit olduğu vurgulanmaktadır. Yani gerçek tehlike için, insanlığı tehdit eden terörist bir gruptan ziyade, öncelikle İslamı tehdit eden totaliter bir ideolojinin varlığı üzerinde durulmaktadır. Buna paralel olarak, Ortadoğu'da IŞ(İD) terör örgütü ile birlikte asıl tehdit IŞ(İD)İZM denen totaliter, insanlığa öfkeli ve serseri bir mayın gibi nereye toslayacağı belli olmayan bir ideolojinin varlığıdır. Bu ideoloji maalesef giderek özellikle Batı'nın teknoloji ve ekonomi üstünlüğü karşısında aşağılık kompleksi taşıyan ve bu ülkelerde yetişen başta bazı Müslüman gençler olmak üzere üçüncü dünya kökenli kimi insanlar arasında da bir sempati kazanmaktadır. Örgüte bu bölgelerden katılımın yüksek olması bunun açık bir göstergesidir. Bu sempati hem Ortadoğu'da hem de dünyanın değişik yerlerinde anti-Amerikancılıkla da birleşerek derinleşmektedir.
Richard Whelanın ElKaideizm için yaptığı tasnif gibi, IŞ(İD)İZM ideolojisini taşıyanları üç grupta toplamak mümkündür.
Birinci grup, dünyanın tanımladığı ve belirli bir hiyerarşi içinde olan IŞ(İD) terör örgütü ve onun taşeronlarıdır.
İkinci grup, IŞ(İD)İZM'den etkilenen ve onunla aynı ideolojiyi paylaşan yasal ve yasadışı gruplar, dernekler, partiler ve kişilerdir.
Üçüncü grup ise, IŞ(İD)İZM ideolojisine sahip fakat aktif militan olmayanlardır.
Bu yapı, öyle bir öfkenin birikmesi olmadığı gibi, yaptığı vahşet de bir öfke patlamasıyla açıklanamaz. Bu yapı er ya da geç bölgenin İslami ve insani karakteri karşısında yok olup gidecektir, fakat tüm İslam toplumları bir an önce bu ahlaksız ideolojinin zeminini sorgulayan bir sürece girmelidir. Aksi takdirde, IŞ(İD) gider, İD gelir, o da gider İT ya da başka bir şey gelebilir ve İslam'ın ve onun değerlerini yok etmek için uğraşır.
Savaşta bile çevreye (doğaya) zarar vermeyi yasaklayan, hayvana dahi eziyetten men eden ve her türlü dinin ibadet yerlerine dokunmayı şiddetle reddeden İslam'ın adını kullanarak bırakın bunları, Allah'ın onurlu kıldığı ve değer verdiği insanı meyve keser gibi kesen bir yapı, nasıl oluyor da bu kadar militan ve taraftar toplayabiliyor? Ahlaktan ve insanlık sevgisinden yoksun bu anlayışın, ideolojinin ve yapının İslam toplumları arasında az da olsa zemin bulması, yeşermesi ve taraftar toplayabilmesi özünde ve kavramsal anlamı barış demek olan İslam'a ve onun geleceğine yönelik büyük bir tehdittir. Bu tehdit modern teknolojik silahlarla fizikken yok edilebilir belki fakat zihnen yok etmek için İslam'ın ahlaki ve insani olan gerçek değerlerini benimseyen ve onları yaşayan Müslümanlara ihtiyaç vardır. Bunun için de en temel şart başta din ve vicdan özgürlüğü olmak üzere, bütün insanların her türlü hak ve özgürlüklerine saygı duyan, onları koruyan ve adil bir toplumun unsurlarını benimseyen ve uygulamaya istekli siyasal sistemlerin varlığıyla mümkündür. Bu vesile ile İslam toplumları bir an önce diktatöryal ve baskıcı rejimlerden kurtulmak için çareler aramalıdır.