Sayfa Yükleniyor...
Literatürde farklı özgürlük tanımları var ve herkes kendi siyasi ve felsefi düşüncesine göre ya özgürlüğü sınırsız bir canavar ya da yüksek duvarlar arasına hapsedilmiş bir köleciliğe indirgemiştir. Ben daha çok insan haklarının öngördüğü ve aynı zaman da İslam'ın makul gördüğü bir tanımı tercih ediyorum. Özgürlük kişinin kendisine ve başkasına zarar vermemek kaydıyla gücünün yettiği her şeyi yapma salahiyetidir. Zararın ölçüsü insan onuruna yakışmayan söylem ve eylemlerdir. Örneğin Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi 4. madde köleliği mutlak anlamda yasaklamaktadır. Bu çerçevede bir kişi istese bile köle olamaz. Kişinin köle olma özgürlüğü yoktur. Yani kişi başkasını köle yapamayacağı gibi, kendisi istese bile, başkasına köle olma hürriyeti yoktur.
Özgürlük, insan doğasının, fıtratın ve insanlık onurunun bir gereğidir. İnsan iradesinin tecellisi, ahlakın ve imanın olmazsa olmazıdır. Özgürlüğün olmadığı yerde insan yoktur, sürü vardır. İnsanı, insani ve ahlaki doğasından kopardığınızda sadece biyoloji biliminin tarif ettiği hayvan kalır ortada. İnsanı insan yapan özgürlüğüdür, iradesidir ve onun getirdiği manevra kabiliyetidir. Özgürlüğü katlettiğinizde insanı katlediyorsunuz, insanı katlettiğinizde yine özgürlüğü katletmiş oluyorsunuz.
Özgürlük sadece yasayla korunmaz ya da sadece yasayla kısıtlanmaz. Özgürlük ahlakla, inançla ve insanlık onuruna duyulan saygıyla korunur. Ve yine özgürlük sadece yasayla sınırlandırılmaz. Özgürlük, baskıyla, kibirle, tahakkümle, dolaylı ayrımcılıklarla, korkuyla sınırlandırılır. Psikolojik özgürlüğü yok ettiğinizde toplumda özgürlüğü öldürmüş olursunuz. Psikolojik köleler yetiştirdiğinizde özgürlük katili olursunuz ve artık o toplumdan hayır beklemeyiniz. Özgür olmayan bir toplumun ne kendisine ne de dünyaya vereceği hiçbir şey yoktur. Özgür olmayan bir insan ve toplum üretemez, ahlaki ve insani davranış gösteremez. Yapabileceği tek şey vardır. O da hamaset edebiyatı, savaş tamtamlığı, kolektif kimlik hastalığı ve hem kendisine hem de insanlığa zarar veren bir yapı.
İnsanı merkeze almayan, ahlakı ve özgürlüğü ötekileştiren her türlü kolektif kimlik, insanı sefilliğe itmenin ötesinde bir işe yaramaz. Özgürlük başta olmak üzere tüm insani ve ahlaki erdemler yok edilirken, insanı değil de insana hizmet etmesi gereken yapıları kutsayan, merkeze alan ve koruyan zihniyet hastalıklı bir zihniyettir ve siyasi anlamda sapıklıktır. Zira siyasal oluşumların varoluş nedenleri insana hizmettir. Özgürlük katledilirken ya da insan katledilirken hala katili koruma güdüsü, insani değildir. İnsanı, politik ve sosyal oluşumları ve yeri geldiğinde her şeyi kullanarak çıkarını korumaya çalışan anlayış, topluma yönelmiş büyük bir tehdittir. Bu konuda François René Chateubriand şunu söyler: "Hükümetler gider ben kalırım", demek "iktidarlar düşer ben yerimdeyim" demek, her zaman önde olmak, vatana hizmet aşkıyla yanıp tutuştuğunu ve yalnızca ülkeye ilişkin olduğunu öne sürerek övünüp durmak, ruhun alçaklığını sözlerin yüksekliği altında gizlemeye boşuna çabalayan o sefil egoizmin sefil böbürlenişidir.
Bu ülkede son yıllarda yeşeren barış ve özgürlük umutları maalesef tek tek söndürülüyor. Umudunu yitirmiş bir insan ve toplum yok olur gider. Herkesin görevi bu umutları söndürmek değil yeşertmektir. Hele hele toplumun barış inşacıları olan adalet, emniyet ve eğitim kurumları ile sanatçılar, aydınlar, din görevlileri ve yaşlılar bu konuda çok hassasiyet göstermelidir. Toplumlarda çatışmalı ilişkiler olabilir fakat önemli olan o ilişkileri barışçıl bir şekilde yönetebilmektir. Bu ilişkilerin barışçıl olmasına katkısı olan kişi ve kurumların gerekli sorumluluğu yerine getirmesi gerekir. Barış ölürse özgürlük, o da ölürse insanlık ölür. Barışın düşmanı özgürlüğün katilidir. Kim ki barışa kurşun sıkarsa, insana ve insanlığa sıkmıştır.
Son olarak hem barış için çabalayan hem de aynı zamanda bir insan hakları savunucusu olan Tahir Elçi'yi hedef alan özgürlük katillerini bir an önce ortaya çıkarmalı ve o katillerin beslendiği iklim kurutulmalıdır. Bu çatışma ortamı devam ettikçe katillere gün doğacak. Yeni Türkiye katil değil, özgür ve ahlaklı insan yetiştiren barışçıl bir ortam hedeflemelidir.
Not: Halka korku salmak ve mesaj verircesine Hasan Sabah'ın fedaileri gibi kalabalığın içinde barbarca saldıran katilin kurşunlarıyla hayatını kaybeden Tahir Elçi ve iki polise Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.