30 Ağustosta Cumhurbaşkanının verdiği resepsiyonda Genel Kurmay Başkanı Necdet Özelin bir demeci basına yansıdı.
Özelin sözlerinden genel olarak aslında askeri vesayetin bitirilme noktasına geldiğine dair ipuçları var, fakat demeç vermenin kendisi eski bir Türkiye alışkanlığı olan askeri vesayetin canlandırılmak istendiğinin de açık bir göstergesi. Bu demece ya da vesayet girişimine sivil toplum ve hükümet tarafından gereği gibi tepki verilirse vesayet büyük bir darbe almış olacak, yok yapanın yanına kar kalırsa emin olun bir sonraki demeç daha sert, derin, siyasi ve müdahaleci olacaktır. Ne yazık ki şu ana kadar ciddi bir tepki gösterilmiş değildir.
Özel, açıklamasında başta paralelle mücadele olmak üzere bazı siyasi ve toplumsal gelişmeler hakkında bilgisi olmadığını ifade etmektedir. Demokratik bir toplumda askerin siyasi gelişmelerden bir haber olmasından daha doğal ne olabilir ki. Çünkü iç siyasi meseleler siyasetçilerin ilgi alanına girer, askerin değil.
Çözüm süreci ile ilgili sözleri ise tam anlamıyla bir skandal. Eski Türkiyenin milliyetçi, militarist, ayrımcı ve dışlayıcı özelliği olan kırmızı çizgilerden bahsediyor, gerekirse cevap vereceğini söylüyor ve vatanın bütünlüğünden dem vuruyor. Eminim bu sözler herkese çok tanıdık gelmiştir. Özelin önceki haleflerinden sık sık duyulan vesayetin hezeyanları bunlar Çözüm süreci ya da barış süreci toplumsal barışı sağlayacak önemli bir siyasi gelişim. Onun her boyutuyla siyasiler ilgilenir ve askeri bir boyutu olursa ona da sivil hükümet karar verir, askeri memurlara emir verir ve gereği ne ise emir doğrultusunda yapılır. Demokrasilerde askeri memurlar karar alıcı olamazlar. Fakat askeri memurların başı memur Necdet Özel kırmızı çizgilerimiz aşılırsa gereğini yaparız gibi haddini aşan, siyasete doğrudan müdahaleyi ifade eden sözler sarf ediyor. Siyasi iktidarın buna derhal en sert şekilde cevap vermesi gerekiyor. Aksi takdirde eskiye dönüş fazla da zor olmayacaktır.
Vesayet dediğimiz şey, bulduğu ilk boşluktan ortaya çıkmayı başaran maharetli bir yapıdır. Farklı şekillerde ve farklı yüzlerle. Her zaman sert ve sevimsiz bir görüntüyle değil, bazen sempatik, bazen masum şekillerle ortaya çıkar. Demokrasilerde vesayetin her türlüsüne ve her şekline en ağır şekilde cevap verilmelidir. Türkiye gerçekten demokratik bir ülke ise, siyasi iktidar en kısa zamanda bu askeri memura en sert cevabı vermelidir. Aksi takdirde Yeni Türkiye söylemi tamamen havada kalır.