Görmediğimiz Tehlikeli Yiyecekler


  • Oluşturulma Tarihi : 18.11.2025 08:49
  • Güncelleme Tarihi : 18.11.2025 08:49

Görmediğimiz tehlike: Çocuklarımızın tabağındaki psikoloji

Çocuklarımızın sağlığı denince aklımıza çoğu zaman ateş, öksürük, kırıklık gibi belirgin işaretler gelir. Oysa en büyük riskler çoğu zaman görünmeyenlerdir. Masum görünen bir meyve tabağı, parlak paketli bir abur cubur ya da sokakta “Hadi bir şeyler atıştıralım” diye aldığımız hızlı bir öğün… 

Hepsi bir çocuğun gelişiminde düşündüğümüzden çok daha büyük bir etki yaratıyor. Son günlerde ülkemizde yaşanan gıda zehirlenmesi vakaları, bize bir kez daha önemli bir gerçeği hatırlattı: Çocuğun tabağı sadece fiziksel bir ihtiyaç alanı değildir; aynı zamanda psikolojik bir güven alanıdır. Bir çocuk, yediği yiyecekten zehirlenme riski yaşadığında sadece bedeni değil, “Dünya güvenli midir?” algısı da sarsılır.

Yemek, Bir Çocuğun İlk Güven Dersi

Bebeklikten itibaren çocuk, bir yiyeceği ağzına götürdüğünde şu algıyı öğrenir: “Bana verilen şey bana zarar vermez.” Bu, sadece biyolojik bir işlev değil; temel bir psikolojik yapı taşıdır. Bu güven bozulduğunda, çocuklarda yemekle ilgili kaygı, seçicilik, iştahsızlık hatta bazen sağlıksız takıntılar oluşabilir. Sağlıksız abur cuburlar, sokakta hijyeni belirsiz gıdalar ve son günlerde yaşanan zehirlenme olayları… Tüm bunlar çocuğun zihninde şu soruyu uyandırır: “Acaba bu bana zarar verir mi?” Bir çocuğun bunu düşünmesi bile yeterince inciticidir.

Abur Cubur: Çocuk Psikolojisinin Sessiz Düşmanı

Yetişkinler için küçük bir kaçamak olan hazır atıştırmalıklar, çocuklarda bağımlılık döngüsünü tetikleyebilir. Bu ürünlerin içindeki aşırı şeker, katkı maddeleri ve yapay tatlar çocuğun beyin ödül sistemini hızla uyarır. Bu sadece fiziksel bir sorun değildir. Aşırı uyarılan ödül sistemi, çocuğun duygusal düzenleme becerisini etkileyebilir. Bazı çocukların çok tatlı yedikten sonra aniden agresifleşmesi, sinirlenmesi ya da huzursuzlaşması tesadüf değildir. Gün geçtikçe yemek, çocuk için doyum aracı olmaktan çıkar; duygusal boşluk doldurma aracına dönüşür.

Gıda Güvenliği Bir Lüks Değil, Psikolojik Bir Hak

Gıda zehirlenmesi sadece mide bulantısı değildir; çocuğun güven duygusunu, hayata bakışını ve hatta ileride kendi çocuğunu yetiştirme şeklini bile etkileyebilir. “Yemek yedikten sonra kötü bir şey olur mu?” sorusu, küçük bir bedende taşıması çok ağır bir yüktür. Toplumsal olarak biz yetişkinlerin dikkat etmesi gereken şey sadece hijyen değildir. Çocuğa verdiğimiz her lokma, onun dünyayı nasıl algılayacağını da şekillendirir. Denetimsiz satılan ürünler, açıkta bekleyen sokak yemekleri, içeriği belirsiz tatlılar ve son günlerde yaşanan üzücü zehirlenme haberleri- bunların hepsi aslında birer psikolojik uyarıdır. “Daha dikkatli olmalıyız.”

Sonuç olarak: Çocuğun Tabağına Saygı

Bir çocuğun tabağı, onun dünyaya açılan ilk penceresidir. Orada sadece yemek yoktur; güven vardır, sevgi vardır, korunmuşluk hissi vardır. Biz yetişkinler olarak bunun farkında olmak zorundayız. Çocuklarımızı korumak, onların elinden telefonu almakla, abur cubur yasaklamakla ya da “Yeme onu, zararlı” demekle sınırlı değildir. Asıl koruma, o tabağın gerçekten güvenli olduğundan emin olmaktır.

Çünkü bazen en büyük tehlike, gözümüzün önünde ve elimizin içindedir: Bir çocuğun tabağına konan her lokma, onun iç dünyasında düşündüğümüzden çok daha derin bir iz bırakabilir.

Görmediğimiz Tehlikeli Yiyecekler
Ümmü Gülsüm Kaplan
Yazarımız Kim ?

Ümmü Gülsüm Kaplan