“Bu hafta, üretmenin sessiz ama derin izlerini taşıyan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Çünkü sanat her zaman büyük sahnelerde değil, bazen bir atölye penceresinden sızan loş bir ışıkta başlar.”
Gündüzleri başka bir işte çalışırdı; parası yetmediği için akşamları kendi küçük atölyesinde lambaların tamiri ile uğraşmak zorundaydı. Telleri düzeltir, ampulleri tamir eder, küçük bir ışık üretmeye çalışırdı.
Karanlık olan sokağa atölyesinin penceresinden sızan bu ışık, köşelere sessizce ulaşır, farkında olmadan geçenlerin yolunu aydınlatırdı. Çoğu kimse fark etmezdi; adımlarını hızla atar, gölgelerden geçip giderdi. Ama bir kişi vardı. Her gece aynı saatte o sokaktan geçerken ışığın titrek ışığın geldiği yere bakar merak ederdi. Herkes derin uykuda olduğu vakitte o ışık neydi neden sürekli görüyordu. Sessizce süzülen ışık, onun kendi hatıralarını, unuttuğu umutları ve küçük sevinçleri hatırlatıyordu. Bir gece karar verdi; gördüğü bu çabayı, o ışığı, bir hikâyeye dönüştürecekti.
Ve yazdı: “Sokağa Aydınlatan Adam.” Hikâyede, yalnızca gece atölyesinde çalışan adamın farkında olmadan yaydığı ışığın, görünmez bir toplumsal yankıya dönüşmesini kaleme aldı yazar. Hikâye yayımlandı, okundu, oldukça beğenildi. Bir gözlemi kaleme alışı ile ünlü bir yazar oldu. Sokaktaki karanlık köşelerde bir nebze de olsa ışıktan faydalansa da fark etmeyenler oldu hep.
Bir gece o hikâyeyi yayınlanan gazeteden alıp çekinerek aynı saate ışığı yayan adamın yanına gitti. Nasıl karşılayacağını, kim olduğunu görmek isterken aynı zamanda ters karşılamasından korkuyordu. Kapısını yavaşça tıklattı ve düşüncelerini merakını gazetedeki yazıyı gösterdi. Adam şaşkınlık ve farkında olmadan yaydığı ışığın dışarıdan görüntüsünü merak ettiğini, ışığın karanlıkta yürüyenlerin yolunu aydınlattığının farkında olmadığını söyledi.
Böylece küçük bir çaba, bir gözlem, bir hikâye ve toplumsal bir etki zincirine dönüştü. Üretmek, bazen zorunluluktan doğar; ama etkisi, beklenmedik biçimde başkalarının yaşamına dokunur. Parası yetmediği için gece çalışan bir adam, sokaktaki gölgeleri aydınlatırken; onu fark eden bir kişi, o ışığı satırlarına taşır ve başkalarının yolunu aydınlatmış olur. Üretmek, yazmak, gözlemek: hepsi birleştiğinde, bireysel çabalar toplumsal bir yankıya dönüşür. Kimi zaman fark etmezsiniz; ama bir yerlerde, bir kalpte, sessizce ışık saçılır ve görünmez bir köprü kurar. Kendi çabanızla yaktığınız ışık, yalnızca sizin için değildir.