Elazığ Depremi ve Suriyeli Mahmud


  • Oluşturulma Tarihi : 28.01.2020 06:53
  • Güncelleme Tarihi :
Elazığ Depremi ve Suriyeli Mahmud yazının resmi

Elazığ depreminden sonra bir kez daha gördük ki bu halk acısının etrafında kenetlenebiliyor. Yardım etmek için çırpınıyor. Başkalarının acısını kendi acısı, mutluluğunu ise kendi mutluluğu olarak görüyor. Enkaz altından çıkan her canlı beden herkesin yüreğinde bir sevinç dalgalanmasına neden oluyor.
Lakin bunların yanında bir de depremden kendi meşrebine göre faydalanmak isteyenlerde yok değil.
Televizyon kanallarında, gazetelerde ve sosyal medyada defalarca görmüşsünüzdür Suriyeli Mahmud’u. Bir kadını göçüğün altından kurtarmıştı. Bunu yaparken yanında başkaları da vardı. Diğer deprem bölgesinde bulunan gecesini gündüzüne katan isimsiz kahramanlar gibi.
Ama öyle bir şey oluştu ki belli ki iyi kalpli olan genç delikanlının üzerinden Suriyeliler ya da farklı göçmenlerle ilgili eleştiride bulunanlar hedef tahtasına oturtuluverdi. Bir televizyon programında sunucu bu haberi ‘Suriyelileri eleştiren ahlaksızlar gördünüz mü Suriyeli Mahmud’un yaptığını’ gibisinden lanse etti.
Birincisi Suriyelilerden birisi suç işlediğinde bunun haberini yaparken yabancı uyruklu derken, bir iyilik yaptığında üstüne basa basa Suriyeli kavramını kullanır ve bunu yaparken bazı kesimleri ahlaksızlıkla suçlarsanız yaptığınız iki yüzlülük olur.
İkincisi her halkın içinde olduğu gibi Suriyeliler içinde de iyisi ve kötüsü vardır. Tek bir olay üzerinden aşırı genelleyici övgü yaparsan yarın karşılaşacağın kötücül bir örnekte kalakalırsın.
Üçüncüsü başına ya da sonuna Suriyeli getirilen her eleştiriyi ırkçılık olarak niteleyemezsin. Nasıl Suriyelileri bu ülkede isteyenlerin hakları varsa istemeyenlerin de bunu dile getirme hakları vardır.
Dördüncüsü Türk halkının zor durumda kalan birisinin yardımına koşma gibi bir alışkanlığı vardır. Hele bir depremden sonra göçük altında kalan birisinin yardımına koşmaması mümkün değildir. Türk halkı için normal olan bir durumu Suriyeli yapınca bu kadar ballandıra ballandıra dünyanın en mükemmel iyiliğiymiş gibi anlatırsan Suriyeliler bu kadar kötü müydü ki hissiyatını ortaya çıkartırsın.
Beşincisi orada tek bir kişiyi kahramanlaştırırken diğer gecesini gündüzüne katıp canlı ya da cansız bedenleri göçük altından çıkartanlara haksızlık edersin.
Altıncısı bu olayı Suriyeli eleştirisi yapanlara karşı sopa niyetiyle kullanırsan ve abartılı şekilde sürdürürsen Suriyeli göçmenlere iyilik değil kötülük yaparsın. Çünkü Türk halkı basit bir olaydan büyük kahramanlık çıkarılmasına bir süre sonra kızacaktır.
İstanbul Basını
Depremler oluyor insanlar ölüyor ama İstanbul basını değişmiyor. Elazığ depremine gelmeden önce Manisa’da deprem olmuştu. Telefonuma indirdiğim gazete ve haber kanallarından son dakika mesajları geldi ve 5’te 3’ünde şu yazıyordu: “İstanbul’u da etkileyen deprem meydana geldi.” Sonrası malum televizyon kanalları uzmanlarla donatıldı ve o muazzam soru soruldu “bu deprem İstanbul depremini tetikler mi?” Sonra Elazığ depremi yaşandı onlarca insan hayatını kaybetti ve onca bina yıkıldı ve yine kendini bilmez bazı kanallar bunu İstanbul depremini tetikleyip tetiklemeyeceğini tartıştı. Orada insanlar ölürken, evsiz kalırken tek dertleri kendileri olan bu basın utanılasıdır. Tüm Türkiye’yi İstanbul’dan ibaret bilen ve Anadolu’da yaşayanları yok sayan İstanbul basını bu memleketin vicdani olarak yüz karasıdır.

Elazığ Depremi ve Suriyeli Mahmud
Taner Uyanıker
Yazarımız Kim ?

Taner Uyanıker