Digital sistemleri uzun süredir hastalıkların tanı ve izlemi için kullanıyoruz. Örneğin görüntülemeler artık digital olarak yapılıyor ve hekim masa başında bilgisayarında hastasının filmlerini, MR’larını görüp değerlendirebiliyor. Hastanelerdeki kayıt sistemlerinde hasta ile ilgili tüm işlemler (reçete ve rapor yazılması dahil) gerçekleştirilebiliyor. E-nabız sistemi ile hem hekimler hem de hastaların kendileri 2014 sonrası bütün geçmişi, yapılmış tetkikleri, yazılmış reçete ve raporları görüntüleyebiliyor. Bunun dışında özel kayıt sistemleri de var. Örneğin TÜRKBİO bizim oluşturduğumuz bir kayıt sistemidir. Türkiye’de 18 farklı merkezde biyolojik ve diğer tedavileri kullanan romatizma hastalarının her türlü verisi bu dijital kayıt sistemine giriliyor, bu şekilde hastaların yakın izlemi yapılıyor. İlaçların yan etkileri izleniyor. Çeşitli araştırmalar bu kayıt sistemi sayesinde yapılıyor. Yapay zeka, tüm dünyada birçok alanda olduğu gibi romatolojide de kullanılmaya başlandı. Hastaların tanı algoritmalarının oluşturulmasında, izlemlerinde, kişiye özgü uygun tedavinin belirlenmesinde (Kişiselleştirilmiş tedavi) işe yarayacak. Gen bankaları gibi çok büyük verilerin toplandığı veri sistemlerinde yapay zekaya önemli görevler düşüyor. Sonraki dönemlerde hangi genetik özelliklerin hangi hastalıklarla ilişkili olduğunu daha hastalık ortaya çıkmadan belirleyebileceğiz ve tedavileri ona göre düzenleyebileceğiz. Ayrıca eklem hastalıklarında eklemden alınan sıvı ve hücre tipine göre o hastanın hangi tedaviden daha fazla fayda göreceğini belirleyip öncelikle o tedaviye başlayacağız. Günümüzde bunlarla ilgili çeşitli çalışmalar var. Yapay zeka görüntüleme tetkikleri konusunda da işimize yaramaya başladı. Henüz çok başlangıçtayız. Makine öğrenmesi denilen yöntemle kendisine verilen verileri öğrenen yapay zekalar çok daha standart bir şekilde filmleri raporlayabilecek. Ama yapay zekayı eğiten izleyen ve kontrol eden insan faktörüne her zaman ihtiyaç var tabii.
Toplumda iltihaplı romatizmal hastalıklar hakkında farkındalık düzeyi eskiye göre düzelme gösterdi ama maalesef hala yeterli değil. Ülkedeki romatolog sayısı çok arttı. Ama çoğu beklendiği üzere büyük şehirlerde çalışmakta. Medya ve sosyal medyada yer alan programlar ve tanıtımların farkındalığı arttırmada önemli olduğunu düşünüyorum. Diğer branş hekimleri arasında da romatolojik hastalıkların farkındalığını arttırmak gerekiyor. Tıp fakültelerinde romatoloji derslerine önem verilmeli. Öğretim üyesi romatolog sayısı arttıkça bunun başarılma olasılığı artacaktır.
Ayrıca aile hekimlerinin bu konudaki farkındalıklarını arttırmak adına, uzmanlık sırasında veya uzmanlık sonrası çeşitli eğitim etkinlikleri düzenlenebilir.
Romatizmal hastalıklı bireyin iş gücü kaybını önlemek için erken dönemde tanı alması, yakın olarak takip edilmesi ve uygun bir şekilde tedavi edilmesi gerekir. Böylece birey kaliteli bir yaşam sürebilecek, sakatlık gelişmeyecek ve iş ve sosyal hayattan kopuşlar önlenecektir. Tabii bu noktada romatoloji doktorunun hastanelerde poliklinik koşullarında hastasına yeterli zamanı ayırabilmesi çok büyük önem kazanıyor. Sağlık sistemi polikliniklerde bir hekimin hasta başına en az 20 dk ayırabilmesine izin vermeli. Romatolojik öykü ve muayene için böyle bir süreye gereksinim var. Bunun için de kademelendirme sisteminin iyi çalışması gerekiyor. Romatizmalı hastaların özellikle engelli olanların sosyal hayata katılımını arttırmak gerekli çevresel düzenlemelerin yapılması, hasta derneklerinin kurulması konusunda teşvik sağlanması, çeşitli etkinliklerle bu hastaların üretim gücünü arttırmayı veya onların hobiler edinmesini sağlamak yararlı sonuçlar verecektir. Hastayı biyopsikososyal bir birey olarak görmek ve değerlendirmek, onun psikolojik ihtiyaçlarını göz önüne alarak psikoloğa ulaşmasını kolaylaştırmak da sağlık sisteminin üretebileceği çözümler arasındadır. Ülkemizde ilaç tedavilerine ulaşmak genelde zor değil. İlaçların çoğu devlet tarafından ödeniyor. Bazen bazı sınırlamalar sorun olabilmekte. Devletin doktoruna güvenmesi önemli.
Sözlerimizi Pir Sultan Abdal ile bitirelim…
Pir Sultan Abdal’ım dağlar aşalım Aşalım da dost iline düşelim. Çok nimetin yedim helallaşalım, Geçti dost kervanı eyleme beni.
Sevgilerimle…