Aynalar Kırıksa Suç Yüzünüzde Değil…
Bir gün aynaya baktınız ve yansımanızda bir çatlak gördünüz. Hemen kendinizi mi sorgularsınız, yoksa aynanın kırık olabileceğini fark eder misiniz?
Hayatta karşımıza çıkan insanlar da tıpkı aynalar gibidir.
Bazen içlerindeki çatlakları, eksiklikleri, öfkeleri ve korkuları bize yansıtırlar.
Ne var ki biz, o kırık aynada gördüğümüz bozulmuş görüntüyü kendimize mal eder, kendimizi değersiz hissederiz.
Oysa bu görüntü bizim gerçekliğimiz değil, onların iç kırgınlıklarının yansımasıdır.
Bence kırgın davranışların sebebi sen değilsin,
Bir öğretmenim şöyle demişti:
“Birisi size çamur atıyorsa, onun elinde çamur vardır; sizde değil.”
İlk duyduğumda gülümsemiştim ama yıllar içinde ne kadar derin bir hakikat olduğunu fark ettim. İnsanlar bazen içlerinde biriktirdikleri öfke, yorgunluk, korku ya da güvensizlikle davranırlar.
O davranışın hedefinde siz olsanız da sebebi siz değilsinizdir.
Bir gün otobüste yaşlı bir amcaya yer verdim. Ne selamıma cevap verdi ne oturduğu için teşekkür etti.
Aksine, suratını buruşturdu.
İlk tepkim “Bir hata mı yaptım?” oldu.
Ama sonra o adamın bastonunu unuttuğunu ve telaşla geri döndüğünü gördüm. Gözleri yorgundu, sesi kırıktı. Meğer günlerdir hastanedeymiş, morali alt üstmüş.
Anladım ki bazen bize yöneltilen öfke, sadece yanlış zamanda, yanlış yerde bulunmamızdan ibaret.
Senin tepkin, senin karman olan bu hayat diziliminde davranışları kontrol edemezsiniz; ama nasıl hissedeceğinizi ve ne şekilde karşılık vereceğinizi siz belirlersiniz.
İnsanların size davranışları onların karmasıdır.
Sizin tepkileriniz ise sizin karmanızdır.
Bu farkı görmek çok şeyi değiştirir. Sizi kıran davranışlar kadar, bu davranışlara yüklediğiniz anlamlar da sizi yaralar. Bazen en büyük iyileşme, kendinize şu soruyu sormakta gizlidir:
“Bu davranış gerçekten bana mı yönelik, yoksa onun içsel fırtınalarının sonucu mu?”
Hiçbir zaman kendini suçlama, kendini anla ve en başta,
Çocuklar düşer, ağlar, kalkar ve oynamaya devam eder.
Hiçbiri, düşüşünü “Ben kötüyüm” diye yorumlamaz. Ama biz büyüdükçe, başkalarının davranışlarını kendimizle ilişkilendirmeye başlarız.
Biri sevilmeyi seçmediğinde,
“Demek ki sevilesi değilim” deriz.
Biri saygısızlık ettiğinde, “Demek ki ben yetersizim” sanırız.
Oysa bu yorumlar gerçek değil; sadece içsel kaygılarımızın sesidir.
Kendinle her zaman güçlü bir mesafe kurmayı ve aynı zamanda acıyı hisset.
Acıyı hissetmek doğaldır. Kendinize bu alanı tanıyın. Ama bu acının sizi tanımlamasına izin vermeyin.
Bu zamanı, kendi değerinizi ve nasıl bir insan olmak istediğinizi yeniden düşünmek için kullanın.
Size iyi gelen, sizi yücelten, varlığınızı önemseyen insanlarla çevrili olun.
Ve yaşadığınız her kırgınlıktan sonra sınırlarınızı gözden geçirin.
Son söz olarak diyeceğim şundan ibaret:
Kırık Aynayı Suçlama
Unutmayın:
Başkalarının davranışları onların aynasından yansıyan çatlaklardır.
Siz o aynada kendinizi eğri görüyorsanız, bu sizin değil, aynanın kusurudur.
Yüzünüzde bir leke yok. Çatlak, camdadır.
O halde: Aynalar kırıksa, suç yüzünüzde değil.
Ve kırık bir aynada kendinizi sevmekten asla vazgeçmeyin.
Mutlu sağlıklı bir hafta sonu dileğimle…