Bir devekuşunu düşün. Evet, o büyük gövdeli ama uçmayan kuşu… Ama bu kez onu alışıldık haliyle değil, gözünü gökyüzüne dikmiş, gagasını rüzgâra çevirmiş, içinden “bir gün” diyerek kanat çırpan haliyle düşün. Sizlere komik geldi değil mi? Olabilir. Zaten çoğu insanın hayalini kurduğu hayat da başkalarının kulağına komik gelir. Ama bazıları gülünç olmayı göze alır. Çünkü hayal dediğimiz şey; önce gülünür, sonra gerçekleştirilir. Bir gün bir video izledim. Devekuşu bir masanın başında oturmuş, dürbünüyle uzaklara bakıyordu. Ne düşündü bilmiyorum ama ben şunu düşündüm: “Ben kanat çırptım ya, gerisi evrenin işi…” İşte bu cümleyle birlikte zihnimde bir pencere açıldı.Ve işte burada devreye giriyor: Manifest. Hayalini olmuş gibi hissederek yaşamak. Henüz gerçekleşmeden şükrünü etmek.
Zihni, duyguyu, inancı, enerjiyi aynı hizaya getirmek… Bu, kişinin kaderini yeniden yazmaya başladığı andır. Çünkü zihin neye inanırsa, evren de onu yaratır. Sen kendini değersiz görüyorsan, hayat da seni kenara iter. Ama “Ben bu dünyaya aitim” dediğinde, hayat sana kulak kabartır.
Kapılar birer birer aralanır. Bugün bulunduğum her yerin ardında bir hayal, bir dua, bir inanç var.
Ama o yolda yalnız yürümedim. Hayallerime el veren, içimdeki ışığı fark ettiren kıymetli hocalarım oldu. Bazen bir cümleleriyle, bazen bir susuşlarıyla içimde yeni ufuklar açtılar. Onlara minnettarım. Çünkü eğer biri size “Sen yapabilirsin” diyorsa, onun kalbinde sizin için zaten bir yer açılmıştır. Ve evet, bazen kendimizi bu dünyaya ait hissetmekle yetinmiyoruz. Bazı insanlar sadece bu hayatı değil, öteki âlemi de düşünerek yaşıyor. Hayaller, sadece dünyevi kazanç değil; uhrevi huzur da taşıyabiliyor içinde. Çünkü insan sadece var olmakla değil; iz bırakmakla, hayırla anılmakla tam anlamıyla “yaşar”.
O yüzden bu yazım yalnızca kanat çırpmayı anlatmıyor. Yerde yürürken bile göğe inananların, gözünü yukarıdan ayırmayanların yazısı bu. Ben hâlâ uçmuyorum belki ama artık yere de bakmıyorum.
Çünkü artık öğrendim: Hayat, dışarıda değil. Hayat, içimizde olanı dış dünyaya taşıma cesaretidir.
Ve ben artık… İnandığımı yaşıyorum. Yaşadığımı hissediyorum. Hissettiğimi hayata geçiriyorum.
“Yaşamlarında kırılması imkânsız sandıkları zincirleri, kendi manifestlerini yazarak kıracaklar; çünkü inançla, eğitimle ve aşkla adım atan her insan, kaderini yeniden çizer.” “Her insan kendi manifestinin yazarıdır. İnançla başlar, eğitimle ilerler, aşkla tamamlar.” Bu satırlar; hayal eden, inanan, emek veren ve o yolda hiç yalnız yürümeyenlerin kalbine yazıldı…