Aliağa’nın 19 köyü ihya edilebilecek mi?

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Aliağa denilince akla ilk gelen ‘ağır sanayi’… Bu sanayi bölgelerinde yer alan fabrikaların ‘ölüm ürettiği’, ‘kansere yol açtığı’ birçok basın mensubu tarafından da yazılıp çizildi. Eski günlerdeki gibi tarım alanlarına kavuşmak isteyen ve yıllardır ağır sanayiye karşı mücadele veren bölge sakinleri ile sivil toplum kuruluşları da bekleyiş içerisinde. Tüm gözler sanayinin meydana getirdiği olumsuzluklara ve ‘toplu ölüm’ endişesine çevriliyken, DİSK Emekliler Sendikası Aliağa Şubesi Başkanı ve aynı zamanda eski dönem meclis üyesi Sabahattin Yeşiltepe, gün yüzüne çıkarılmayan ve bu nedenle fark edilemeyen bir gerçeği bizlerle paylaştı. Neredeyse unutulmaya yüz tutan Aliağa köylüsünün ‘atıl’ duruma geldiğini vurgulayan Yeşiltepe, ilçede bulunan 19 köyün tarım ve hayvancılık alanında ihya edilmesini talep etti. Aliağa’nın sanayi bölgesi olduğu kadar, tarım alanı olduğunu da kaydeden Yeşiltepe, 19 köyde kooperatifleşmenin üretimi destekleyeceğini belirtti. Eskişehir Belediyesi’ni örnek gösteren Yeşiltepe, “Dünyanın öbür ucunda yer alan bir şehir değil. İzmir’de yapabilir. Köylü ürettikçe üretimi sevecek ve o yörenin ürünlerini daha çok üretmek isteyecek” dedi. “Önce insanımızı sahiplenmeliyiz, ondan sonra toprağımızı” ifadelerini kullanan Yeşiltepe, “Önce kendi kapımızı temizlemeliyiz ki karşı tarafa bir şeyler söyleyebilelim. Kendi kapımız kirliyken karşı tarafa bir şey söylersek anlamsızlaşırız” dedi ve Tunç Soyer’den destek bekledi.

ESAS AMAÇ BİR ŞEYLER ÜRETMEK
“Bizim esas amacımız bir şeyler üretmek” diyen Sabahattin Yeşiltepe, şunları ekledi: “Aliağa’mızda 19 köy var. Eski dönemlerde kuzey aksına İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından pek bakılmıyordu. Çevreye duyarlı, demokrat yapıdaki insanların ulaşmak için çaba gösterdikleri şeyler de başarısız olmuştu. Üretim ve istihdam sağlamak açısından bahsini açtığımız kooperatifleşmenin gerçekleşmesini istiyoruz. Mevcut Güzelhisar ve Şakran kooperatiflerimiz var. Biz tarımcı değiliz, bu konu hakkında ahkam kesemeyiz. Ancak bizim Tunç Soyer’den istediğimiz şey şu. İki tane tarım ve ziraat mühendisi, iki tane de veteriner. Mühendisler aracılığıyla 19 köyde toprak tahlilleri yapılsın, toprak tahlilleri yapıldıktan sonra burada ürünler yetiştirilsin. Bu şekilde bölgede zeytin, domates, buğday yetiştirilebilir, çiçek olarak lavanta, sümbül yetiştirilebilir. Veteriner arkadaşlarımızın da ‘başka ne tarz hayvanlar yetiştirilebilir, bu bölge nasıl bir hayvancılığa elverişli’ anlayışıyla ilerlemesi yarar sağlayacaktır. Burada bir etüt çalışması yapıldıktan sonra, ‘neleri yapılabiliriz’ konuşulmalı.”

YEŞİLTEPE’DEN İSTİHDAM VURGUSU
Tire Süt konusunda Aziz Kocaoğlu’nun başarı sağladığını kaydeden Yeşiltepe, “Peki, Aliağa’da neden başarılı olunmasın? Burada da ciddi manada süte ihtiyacımız var. O sütleri aracısız olarak yani kooperatif olarak aldığımız zaman oradaki insana istihdam sağlamış oluyoruz. Aynı zamanda o arkadaşlara tarım sigortası da yaptırılıyor. O arkadaşlar, o toprağı değerlendirip üretir. Bunun üretimini belediye alır, bu bölgede satış alanları yaratır. Büyükbaş, küçükbaş hayvancılıkta da, tarımda da çok güzel şeyler elde edilebilir. Buranın verimli ürünlerini eğitip, köylüye sunduğun zaman yarın oradaki köyde yaşayan genç gidip İzmir merkeze ya da başka herhangi bir şehirde iş aramaz. Var olan toprağını korur ve onu geliştirmek için çaba sarf eder. Tüm bunlar yerel yönetimlerin, yerelde yaşayan insanlara katkıları için çok önemlidir” dedi.
“KÖYLÜ ÜRETMEK ZORUNDA”
Kendilerine böyle bir imkan verilirse gönüllü olarak yapmaya hazır olduklarını söyleyen Sabahattin Yeşiltepe, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler belediye yetkililerine gidip köyleri gösteririz. Bunu buradan bir şey elde etmek amacıyla da yapmıyoruz. O zaman söylediklerimiz inkara girer. Çünkü bizler bu noktada gönüllüyüz. Bu ülkenin kalkınmasını istiyorsak önce amatör ruhla çalışmak lazım. Bizim amacımız gönül ilişkileri ve amatör ruhla bu işi yapıp oradaki insanlara bir şeyler kazandırmak. Oraya kooperatif kurarsın, adamın traktörü yoktur, kooperatif traktör alır, gider onun tarlasını sürer. İneği hasta olur, oranın veterineri vardır, belediyenin veterineri gider onu kontrol eder. ‘Arkadaş sana iki inek veriyorum, sen onu dörde çevireceksin’ deyip denetimi yapacaksın, işin arkasına bakacaksın. Köylü üretmek zorunda. Ama üretim için beklentiye girmeden önce o insanları eğitmen lazım. Bu vesile ile hem sağlıklı hayvanlar yetişir, hem de istihdam sağlanır. Eskişehir Belediyesi en iyi örneği. Dünyanın öbür ucunda yer alan bir şehir değil. İzmir’de yapabilir. Köylü ürettikçe sevecek ve o yörenin ürünlerini daha çok üretmek isteyecek.”

“KENDİ KAPIMIZ KİRLİYKEN…”
“Önce insanımızı sahiplenmeliyiz, ondan sonra toprağımızı” sözlerine dikkati çeken eski dönem meclis üyesi Sabahattin Yeşiltepe, “Tunç Bey’e bu önerilerimizi sunarsak ve başarı sağlarsak hem Aliağa’da istihdamı sağlamış oluruz, hem de köyde yaşayan insanları atıl olmaktan kurtarırız. Vatandaş üretime katkı sunsun istiyoruz. Yarın bir gün kendi topraklarında, kendi elleriyle neleri elde ettiklerini görür, mutlu olurlar. Biz Aliağa’da yaşıyoruz. Yaşadığımız yeri de çok seviyoruz. Tüm bu mücadele zaten bunun için. Ve diyoruz ki önce kendi kapımızı temizlemeliyiz ki karşı tarafa bir şeyler söyleyebilelim. Kendi kapımız kirliyken karşı tarafa bir şey söylersek anlamsızlaşırız. Önce kendimizden başlayacağız ondan sonra yavaş yavaş tüm ülkeye doğru gideceğiz. Her zaman denildiği gibi unutulmamalıdır ki üretmeyen toplumlar her zaman geri kalmış toplumlardır” diyerek sözlerini tamamladı.
ALİAĞA’NIN 19 KÖYÜ
Bozköy, Çakmaklı Köyü, Çaltılıdere Köyü, Çıtak Köyü, Çoraklar Köyü, Güzelhisar Köyü, Hacıömerli Köyü, Horozgediği Köyü, Kalabak Köyü, Karaköy, Karakuzu Köyü, Maviköşe, Samurlu Köyü, Şehit Kemal Köyü, Uzunhasanlar Köyü, Yeniköy, Kurtuluş Köyü, Siteler Köyü, Kültürköy