Eğitim bir milleti hür yaşatır

Akıncılar İlkokulu Müdürü İlkay Ayözmen, teneffüslerin daha faydalı etkinliklerle geçmesini sağlayabilmek için üst sınıftaki çocukların okula yeni başlamış arkadaşlarına örnek olmasını sağlayacak projeler geliştirdiklerini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 09.03.2016 07:34
  • Güncelleme Tarihi : 09.03.2016 07:34
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Eğitim bir milleti hür yaşatır

NİLGÜN TAZE

Akıncılar İlkokulu 26 şubede, 620 çocuğa 40 kişilik öğretmen kadrosu ile eğitim vermeye çalışıyor. Okullarda Başarıyı Artırma (OBAP) kapsamında geliştirilen projeler kapsamında hayata geçirilen ‘Değerler’ eğitimi ise şimdiden sonuçlarını vermeye başlamış durumda.

Okullar Hayat Olsun Projesi kapsamında yer alan etkinliklere katıldıklarını ve 23 Nisan için hazırlıklara başladıklarını söyleyen Akıncılar İlkokulu Müdürü İlkay Ayözmen düzenledikleri etkinliklerin ses getirdiğini ifade ederek, “Çocuklarımızın öz güvenlerini artırmak amacıyla jandarma gibi devlet kurumları da olmak üzere birçok kuruma geziler düzenlemekteyiz. Trafik eğitimleri, afet simülatörleri, müze, sergi, tiyatro gezilerine hep birlikte katılıyoruz. Havaların ısınması ile birlikte bu sayı daha da artacak” dedi.

VELİLER EĞİTİLİYOR

Hem sabah hem öğlen gurubuna rehberlik hizmeti verdiklerini söyleyen Ayözmen, bölgelerinde boşanmış aile sayısının çok yüksek olduğunu söyledi. Ayözmen, “Sınıf bazında araştırma yaptığımızda anne babası ayrılmış birçok çocuğumuz gözümüze çarpıyor. Sorun yaşanan çocukların aileleriyle görüşmek için rehber ve sınıf öğretmenlerimiz birlikte ev ziyaretleri yapıyorlar. Velilere çocuklarına bu süreçte nasıl davranmaları gerektiğini anlattığımızda bu bilgileri kabulle karşılıyorlar. Buda bizim açık fikirli bir aile portföyüne sahip olduğumuzun en büyük göstergesi. Birinci sınıfta aile içinde yaşadığı sıkıntılardan dolayı huzursuz olan bir kız çocuğum bugün 4. sınıfta ve kardeşi de yeni birinci sınıfa başladı. Bu kız çocuğumuzu ben ve öğretmenlerimiz sık sık bire bir görüşmeler yaparak kazandık. Bir çocuğun sizin çabalarınızla yüzünün güldüğünü görmek muhteşem bir duygu” açıklamasını yaptı.

MUTLU ÇOCUKLAR OKULU

Valilik, Kaymakamlık, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı katkılarla yardıma ihtiyacı olan çocukların kılık kıyafetlerinin temin edildiğini söyleyen Ayözmen, sadece çocuklara değil ailelere de yardımda bulunduklarını belirterek, “Yardım çalışmalarımızın yanı sıra veli toplantıları da yapıyoruz. Çalışan velilerimizin de katkı sağlayabilmek için toplantı saatleri ile oynadık. Velilerimiz çocukları ile ilgili. Çocuklarını okuldan alıp götüren aile sayımızda oldukça fazla. Velilerin eğitimli olması bizim için çok önemli. İyi, orta halli ve maddi koşulları yeterli olmayan üç farklı aile yapısından çocuklarımız okulumuzda eğitim görmekte. Bu nedenle eğitimciler olarak tüm çocuklarımızın eşit koşullar altında yaşamasını sağlamaya gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı.

EĞİTİM BİR MİLLETİ HÜR YAŞATIR

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder“ sözünden yola çıkarak hareket ettiklerini ifade eden Ayözmen şöyle dedi: “Bilindiği üzere, orta vadede stratejik planlama ve performans ile ilgili esaslı çalışmalar tüm okullarda yapıldı. Okulumuzda, yapılan değerlendirmeler sonucunda daha katılımcı bir stratejik planlama sürecine bağlı olarak çalışmaların sürdürülmesi amacıyla 2015-2019 eğitim-öğretim yılında ön çalışmalar yapılmıştır. Oluşturulan birimlerin yaptıkları çalışmalar toplantılarda katılımcılara sunuldu. Okulumuzun 2015-2019 dönemi stratejik planının oluşturulması amacıyla, son dönemlerde yoğun bir çalışmanın içerisine girilmiştir. Öncelikle okulumuzun 2010-2014 eğitim-öğretim yılında hazırlamış olduğu stratejik plan gözden geçirilmiş misyon ve değerlerimizde herhangi bir değişim olup olmadığı tespit edilerek okulumuzun güçlü ve zayıf yönleri değerlendirilmeye alınarak gerek görülen durumlar için yeni çalışma grupları oluşturulmuştur. Bütün bu çalışmaların yürütülmesinde tabii ki okulumuz öğretmen öğrenci ve velilerinin ayrıca esnaf ve dış çevre katılımı göz ardı edilmeyecektir.”

 

OKULUMUZUN TARİHÇESİ

Okulumuz 1964 yılında eğitim öğretime açılmıştır. O yıllarda yeni bir yerleşim yeri olan Kızılçullu Bölgesi koşullarına uygun olarak 6 dershane, 1 salon, 1 müdür odası ve 1 öğretmenler odasından oluşan 1. bina inşa edilmiştir. Okulun açıldığı 1. yıl 65 öğrenci ile 5 sınıflı ilkokul olarak eğitim öğretime başlamıştır. Yerleşim bölgesi geliştikçe öğrenci mevcudu artmaya başlamış ve yeni hizmet binası ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine 1980 yılında yapılan başvurular sonucunda 1982 yılında temeli atılan 1 salon, idare odaları ve 11 derslikten oluşan bina 1983 yılında hizmete açılmıştır. aynı yıl okul bünyesinde 1 ana sınıfı açılarak okul öncesi eğitime de başlanmıştır. 1990 yılında yeni bir binaya daha ihtiyaç duyulmuş ve aynı yıl idare odaları, öğretmen odası ve 11 derslikli bina hizmete girmiştir.1992-1993 yılında 217 öğrenci ile 4 sınıf açılmış ve İlköğretim Okulu olarak hizmet vermeye başlamıştır. Her geçen gün hızla artan öğrenci sayısına cevap veremeyen 2 binaya ek olarak 2004 yılında temeli atılan 12 derslikli 3. bina 2005-2006 eğitim öğretim yılında hizmete girmiştir.

Annem ve Babam Ayrıldı

Boşanma kararı vermek yetişkinler için zor bir süreç. Eğer çocuklar varsa, her şey daha da zorlaşıyor. Bu duruma alışmak çocuk için de kolay değil. Aile birliğinin devamı, anne-babanın çocuklarına verdikleri değer, çocuğun yaşı, eşlerin sosyo-ekonomik ve kültürel koşulları; çocuğun bu süreci atlatmasında etkilidir. Evlilik birliğinin sona ermesi, Nafaka, çocuğun velayeti, kaç günde bir görüleceği, bayramlarda ve tatillerde kaç gün kalacağı, duruşma salonları, psikologlar eşliğinde alınan ifadeler v.s v.s. Bunların hiçbiri çocuk gözünden görünen gerçek değildir. Onlar için gerçek annesinin ve babasının ayrılmış olduğudur. Çocuk kendini en güvende hissettiği evinden, alıştığı her şeyden, oyuncaklarından, odasından, en kötüsü de annesinden veya babasından ayrılmıştır. Bu durum her çocuk için çok yıpratıcı ve alışılması zor bir süreçtir. Anne baba yeni ayrılmış, boşanma davası sonuçlanmadığı için babanın yanında kalan bir kız öğrenci annesinin fotoğrafını sürekli yanında taşıması,  annesiyle babası bebeklik döneminde boşanmış bir erkek öğrencinin anneler günü için yapılacak bir resim yarışmasına hiç görmediği annesinin resmini yaparak katılmak istemesi çocuklar için hoş deneyimler değil. Anne ve babasını birleştirmek için velayet annede olduğu halde babayla kalmak istediğini söyleyen böylece annesinin ondan ayrı kalmamak için babasıyla tekrar bir araya geleceğine inanan çocuklarda var.

ÇOCUKLAR VE BOŞANMA

Genel olarak çocukların çoğunun gösterdiği ortak tavır çocukların boşanma ile ilgili çok fazla konuşmak istememesi.  Bu gerçeklerini arkadaşlarından ve öğretmenlerinden özellikle saklıyorlar. Birçoğu susmayı tercih ediyor. Bazıları, bu durumla ilgili konuşmak isteyip istemediği sorulunca, konuşmak istemediğini söylüyor. Birçoğunda derslere ilgisizlik, dalgınlık, dikkat dağınıklığı, arkadaşları ile iletişim sorunu yaşama, yalnız kalma isteği, yetişkinlerle konuşmayı reddetme, uyku problemleri,  ani öfke patlamaları, tikler, yoğun üzüntü ve umutsuzluk görülüyor. Boşanma her yaştaki Çocuğu farklı etkiliyor. 0-2 yaş: Ağlama nöbetleri, uyku ve yeme bozukluğu, oyuncaklara karşı ilgi kaybı şeklinde ortaya çıkıyor. Anne yoksunluğu kaygıyı ve korkuyu arttırıyor. 3-6 yaş: Boşanmanın bu yaşta etkileri daha ağır oluyor. Bu yaştaki çocuklar boşanmadan kendilerini sorumlu tutuyorlar. İlerleyen süreçte parmak emme, tırnak yeme, alt ıslatma gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Çocuklar kendilerini güvensiz ve korunmasız hissediyorlar. 7-12 yaş: Çocuklar boşanma ile ilgili açıklanan nedenleri kabul etmiş gibi görünseler de zamanla anne babalarına karşı öfke duymaya başlıyorlar. Boşanmadan dolayı terk edilmiş ve reddedilmiş hissediyorlar. Bu durumdan küçük yaş gruplarının aksine kendilerini değil anne- babayı sorumlu tutuyorlar. Birçoğu okulda sıkıntı yaşıyor, ders başarıları düşüyor. Arkadaşlarından veya öğretmenlerinden bu durumu saklamayı tercih ediyor. 13-18 yaş: En az etkilendiği düşünülen yaş olmasına rağmen en ağır etkilerin görüldüğü yaşlardan biridir.

Boşanma her yaştaki Çocuğu farklı etkiliyor

Ergenlik dönemine giren çocuğun üzerine birde boşanma stresinin yüklenmesi onu daha da sıkıntılı bir ruh haline sokar. Anne babalarına mesafeli davranırlar veya uzaklaşırlar. Bu dönemde daha çok arkadaş gruplarıyla vakit geçirirler. Ancak aile içinde yaşanan bu durumdan dolayı ergen çevresine karşı utanç duygusu taşır. Kızların ve erkeklerin duruma tepkileri farklıdır. Kızlarda baba modeli yerine koruyucu erkek arkadaş konulması çoğu zaman erken yaşta cinselliği yaşamalarına neden olur. Erkeklerde ise daha agresif ve fevri davranışlar ortaya çıkar bunun sonucu olarak ta suç işlemeye yatkınlık görülür. İlerleyen süreçte her iki cinsiyet grubunda da madde bağımlılığı ve intihar girişimi görülebilir. Sonuç olarak yetişkinler boşanma kararıyla artık eş olmayabilirler. Ancak anne-baba olmaktan ve çocuğun hayatında eşit olarak sorumluluklarını ve ilgilerini devam ettirmekten vazgeçmemelidir. Aile birliğinin devam ettirilmesi çocukların sağlıklı bir kişilik yapısına ulaşmaları açısından büyük önem taşıyor.

AİLE TUTUMLARI VE KİŞİLİK GELİŞİMİNE ETKİLERİ

Kişilik; en kısa ve anlaşılır olarak bireyin toplumsal hayatı içinde edindiği alışkanlıkların ve davranışların bütünüdür. Çocuğun kişilik gelişiminde etkili olan birçok kişi ve kurum vardır. Kişilik doğar doğmaz edinilmez. Çocuklar kişilik özelliklerini kendilerine en yakın olan ailelerinden, anne-babalarının tutum ve davranışlarından edinirler. Çünkü toplumsallaşma sürecindeki ilk halka ailedir. Aile tutumlarında ilk olarak eşlerin birbirlerini nasıl algıladıkları ve kabul ettikleri önemlidir. Eşler arasındaki ilişkinin niteliği çocukların kişilik gelişiminde etkilidir. Eşler birbirlerini takdir ediyorsa güven veriyorsa eleştirilerini kırıcı olmadan yapıyorsa bu güçlü bir aile olmalarını sağlar. Anne babalar çocuklarını takdir ederek, güven vererek, sınır koyarak, kişiliği değil davranışı eleştirerek, söz hakkı vererek yetiştirirlerse çocukların kişilik gelişimi de olumlu etkilenir. Anne babalar çocuklarını yetiştirirken farklı tutumlar sergilerler. 

Haber Merkezi