Eğitimde yap-boz modeli: 2+2=4 etmiyor!

MEB eğitim sisteminde köklü bir değişikliğe daha hazırlanıyor. Yeni önerilen 4+4+2+2 modeli ile zorunlu eğitim süresi fiilen 10 yıla düşürülüyor. Eğitimciler, yeni modelin çocukları erken yaşta eğitimden kopararak iş gücüne yönlendirdiğini vurguluyor

  • Oluşturulma Tarihi : 16.07.2025 08:51
  • Güncelleme Tarihi : 16.07.2025 08:51
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Eğitimde yap-boz modeli: 2+2=4 etmiyor! haberinin görseli

SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER - Türkiye’de eğitim sistemi, son yıllarda sık sık değişikliğe uğrarken, yeni bir model daha kamuoyunda tartışma yarattı. 2012 yılında yürürlüğe giren ve eğitimi kademelere ayıran 4+4+4 sisteminin ardından şimdi de 4+4+2+2 modeli gündemde. Yeni sistemin özellikle liselerin son iki yılını zorunluluktan çıkarması ve öğrencileri erken yaşta mesleki yönlendirme yoluyla sistem dışına itmesi nedeniyle ciddi eleştiriler alıyor. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından ‘esneklik’ ve ‘bireysel yönelimi güçlendirme’ gerekçeleriyle savunulan yeni modelin, uzmanlar ve eğitim sendikaları tarafından çocuk işçiliğini meşrulaştırdığı, bilimsel ve laik eğitimden uzaklaşmayı hızlandırdığı öne sürülüyor. Ayrıca öğretmen istihdamını azaltacağı ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştireceği yönünde kaygılar da dile getiriliyor. Yeni modelin lise eğitiminin son iki yılını zorunlu olmaktan çıkarması, öğrencilerin temel bilim ve sosyal bilim derslerinden mahrum kalmasına neden olabileceği belirtiliyor. Bu durumun yalnızca bireysel gelişimi değil, toplumun bilimsel ve entelektüel üretim kapasitesini de olumsuz etkileyeceği ifade ediliyor. Uzmanlar, eğitimin piyasaya değil, çocuğun çok yönlü gelişimine hizmet etmesi gerektiğini hatırlatarak; her çocuğun nitelikli, parasız, laik ve bilimsel eğitime erişiminin anayasal bir hak olduğunu belirtiyor.

hamdi çalık

“EĞİTİM DAHA DA BÖLÜNECEK”

Yeni eğitim modeli ile öğrencilerin ucuz işgücü olmasının önünün açılacağını ifade eden Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Hamdi Çalık, “Geçmiş dönemde yürürlüğe giren 4+4+4 eğitim modeli, belirli bir amaca hizmet ediyordu. Bu sistemle eğitimin kademelendirilmesi, İmam Hatip Ortaokullarının açılmasının önünü açmak için planlanmıştı. Eğitim parçalandıkça dinselleştirmenin yolu genişledi. Bu sistemin temel motivasyonu, eğitimi dinselleştirme çabasıydı. Şimdi ise ikinci bir parçalanma ile karşı karşıyayız: 4+4+2+2 modeli... Bu yeni düzenleme ile eğitim daha da bölünecek. Peki, bu kez motivasyon nedir?Amaç, lise eğitiminin son iki yılını zorunluluktan çıkararak, bu süreçten sonra öğrencilere diploma verilmesi. Böylece 4+4+2’den sonra öğrenci mezun sayılacak. Bu düzenleme ile ucuz işgücü yaratmak hedefleniyor. Lisenin son iki yılı zorunlu olmaktan çıkarılarak, öğrenciler MESEM (Mesleki Eğitim Merkezleri) gibi uygulamalar aracılığıyla piyasaya sürülecek. Ara eleman sıkıntısı bu şekilde giderilmeye çalışılıyor. Eğitim-Sen olarak bu dönüşüme destek vermemiz mümkün değildir. Birinci itirazımız eğitimde dinselleşmeye, ikinci itirazımız ise çocuk işçiliğine yöneliktir. Bu modele karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Çünkü bu sistem, bilimsel, laik ve demokratik eğitimden uzaklaşma çabasıdır” diye konuştu.

eğitim

GELENEKSELCİ MODEL ANLAYIŞI

Yeni eğitim sisteminde bilimsel bilgi yerine gelenekselci bir anlayışın hâkim olacağını ifade eden Çalık, “Bizim ‘bilimsel eğitim’ anlayışımız, çocuğun sorgulama becerisini geliştiren, aklı özgürleştiren bir eğitim modelidir. Bilimsel bilgi; doğa yasaları dışında, birtakım inançlarla açıklanmaya çalışılmamalıdır. Bilimsel eğitim dediğimizde tam da bunu kastediyoruz. Bugün ise karşımıza Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen bir sistem çıkarıldı. Bu modelin amacı çok açık: Geleneksel bilgiyi, bilimsel bilginin önüne koymak. Düşünen, sorgulayan bir nesil yetiştirmek değil; itaat eden, geleneksel düşünceye sıkışmış bireyler yaratmak isteniyor. Örneğin biyoloji derslerinde, akraba evliliklerinin engelli çocuk doğurma olasılığını artırdığı bilimsel bir gerçektir. Ancak bu modelde, bu bilginin ‘her zaman doğru olmadığı’ ifade ediliyor. Bu, ‘Bu bilgi geleneklerimizle çelişiyor’ mesajını vermek anlamına gelir. Böylece akıl, muhafazakârlığa ve gelenekselliğe hapsediliyor. Hiçbir inanç sistemi veya gelenek, çocuğun sorgulayan bir birey olarak yetişmesine engel olmamalıdır. Oysa geliştirilen bu model, çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimini özgürleştirmeyi değil; belirli kalıplara göre yönlendirmeyi hedefliyor. Biz bu modeli ne bilimsel buluyoruz ne de demokratik.Özellikle son yıllarda eğitim sistemine yoğun şekilde entegre edilen mesleki eğitim ve çıraklık uygulamaları da benzer bir sorun yaratıyor. Öğrenciler, temel eğitimi tamamlamadan, yeteneklerini keşfetmeden erken yaşta işçiliğe yönlendiriliyor. Sanayiye ucuz işgücü, piyasaya ara eleman sağlamak için çocuklar adeta işgücü olarak görülüyor. Bu durumu da şu şekilde gerekçelendiriyorlar: ‘Ne yapalım, çocuklar iş öğrenmesin mi? Bu sistemi çocukların yeteneklerini keşfetmeleri için geliştirdik.’ Oysa bu yaklaşım baştan yanlıştır. Elbette çocukların psikomotor becerilerini geliştirmeye yönelik uygulamalar olabilir. Ancak asıl amaç çocuğun gelişimi değil, iş gücünden yararlanmak olmamalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

eğitim

“NORM FAZLASI KADRO OLUŞACAK”

Kadro fazlası öğretmen ortaya çıkacağını belirten Çalık, “Yeni sistemde eğitim kademesi 4+4+2+2 şeklinde yapılandırıldığında, 11. ve 12. sınıflar zorunluluk kapsamından çıkacak. Böylece matematik, fizik, biyoloji, tarih gibi dersler alınmayacak. Bu durum hem öğrencilerin bilimsel bilgiye erişimini kısıtlayacak hem de bu branşlardaki öğretmenleri norm fazlası haline getirecek.Biz, öğretmen istihdamı artsın diye öğrencilerin okulda tutulmasını savunmuyoruz. Ancak bu sistem hem eğitimde bilimsel niteliği zayıflatmakta hem de öğretmen istihdamını tehdit etmektedir. Son iki yılın zorunluluktan çıkarılması, çocukların gelişimini değil, piyasanın ihtiyaçlarını önceleyen bir yaklaşımdır” diyerek sözlerini tamamladı.