- Ekonomi
- 12.04.2025 14:58
2. Agroekoloji Çalıştayı’nı değerlendiren Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Agroekoloji’nin aynı zamanda politik bir hareket olduğundan, doğayı, havayı, gıdayı metalaştırmaya çalışan sermayeye karşı mücadele etmek olduğundan pek bahsetmediler” dedi.
4-5 Nisan’da İzmir Mimarlar Odası’nda Zehirsiz Sofralar Platformu tarafından ‘2. Agroekoloji Çalıştayı’ yapıldı.
Çalıştayı değerlendiren Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Birçok akademisyenin, AB fonları da dahil değişik fon ilişkileri içinde faaliyet yürüten STK temsilcilerinin konuşmacı olduğu paneller dizisi şeklinde oldu. FAO adına konuşan Türkiye Temsilci Yardımcısının sunumundan sonra soru bile alınmadan panel bitti. FAO Temsilcisi agroekolojinin yaygınlaştırılabilmesinin yolunun ‘Sözleşmeli Çiftçilik’ modelinin uygulanmasından geçtiğini dillendirdi. Biz biliyoruz ki sözleşmeli çiftçilik; gıdayı meta, çiftçilerin tarlalarını, üretim araçlarını, ailelerinin ve kendilerinin emek güçlerini de kiralanabilir bir mal olarak gören, çiftçilerin çiftçilik bilgisini yok sayan bir uygulamadır. Bu mantık agroekolojiyi endüstriyel tarım sistemi içinde teknik bir mesele olarak görme anlayışının devam ettiğini göstermektedir” dedi.
Devamında Çobanoğlu, “Zehirsiz Sofralar Platformu bileşeni olan birçok panelist de konuşmalarında ne yazık ki uyguladıkları milyonlarca lira bütçeli projelerinden bahsetti, agroekoloji’nin aynı zamanda politik bir hareket olduğundan, doğayı, havayı, gıdayı metalaştırmaya çalışan sermayeye karşı mücadele etmek olduğundan pek bahsetmediler. Örneğin; agroekolojik üretimin olmazsa olmazlarından olan, çiftçilerin binlerce yılda ıslah ettiği tohumlarına erişmesinin önünü tıkayan ‘Tohumculuk Yasası’na, çiftçilerin sağlıklı toprağa, sağlıklı suya, sağlıklı iklim koşullarına erişimini engelleyen tarım arazilerini yok eden, iklim değişikliğine yol açan, tüm canlıların suya erişimini engelleyen madencilik faaliyetlerine, enerji yatırımlarına karşı birlikte nasıl mücadele edileceği vb. konular paneller dizisindeki sunumlarda ve tartışmalarda pek söz konusu edilmedi” sözlerini kullandı.
Son olarak ise Çobanoğlu, “Konuşmacıların ve STK’ların tümünü tabii ki fon ilişkileri içinde görmemek gerekiyor, ancak böyle bir toplantıya ön ayak olmaları, destek vermeleri ve konuşmacı olmaları karşısında bir Alman atasözünü hatırlatmamak mümkün değil; ‘Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir!’ Bu nedenle kullanılan Zehirsiz Sofralar imzası ve agroekoloji çalıştayı sözcüğü her ne kadar güzel ve anlamlı olsa da yapılan iş konunun politik yönünden bağımsız, indirgemeci bir yaklaşımla ele alınmasına ve agroekolojinin daha çok, endüstriyel tarım gıda sistemi içinde kalarak, tarımsal faaliyetlerde ekolojik ilkeleri öne çıkaran bilimsel bir disiplin veya istisnai uygulamalar olarak gösterilmesine yardımcı oluyorsa öyle bir faaliyet içinde bulunmamak daha anlamlı ve doğru bir davranış olur” cümlelerine dikkat çekti.