- Ekonomi
- 29.03.2025 14:00
İmamoğlu’nun tutuklanma kararının borsada 2 trilyon liralık kayba, faiz ve CDS priminde sert yükselişe ve TCMB rezervlerinde 25 milyar dolarlık erimeye yol açtığını belirten Eğilmez Türkiye’nin kredibilitesini risk altında olduğunu söyledi.
İktisatçı Mahfi Eğilmez, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından gözaltına alınarak tutuklanmasının ekonomi üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Eğilmez’e göre, siyasal iktidar bu sürecin yaşanacağını haftalar öncesinden duyurmuş, kamuoyunun tepkisini ölçmüştü. Ancak kamuoyunun tepkisi beklenenin üzerinde oldu. Yaşanan bu gelişmelerin ekonomide ciddi riskler yarattığını ifade eden Eğilmez, “Gösterge faiz yüzde 37,09’dan yüzde 44,60’a yükselirken, Hazine’nin borçlanma maliyeti 7,51 puan arttı. Türkiye’nin risk primi (CDS) ise 250 baz puandan 383 baz puana çıkarak dış borçlanma maliyetini yukarı çekti. Yurt dışından Türkiye’deki siyasal gelişmelere ve yatırım ortamında oluşan olumsuzluklara yönelik ağır eleştiriler geldi. Bu gelişmeler böylece devam ederse ileride Türkiye’nin kredibilitesi hakkında karar verecek olan reyting kuruluşlarının kararlarını da olumsuz etkileyecek gibi görünüyor” dedi.
Eğilmez, bu gelişmelerin piyasalar üzerinde yarattığı belirsizlik nedeniyle Türkiye’nin risk priminin 250 baz puandan 383 baz puana çıktığını vurgulayarak, “Bu artış, dış borçlanma maliyetimizi ciddi şekilde artırdı” ifadelerini kullandı.
Borsa İstanbul BIST TÜM Endeksi’nin 1,9 trilyon lira değer kaybettiğini belirten Eğilmez, “Özellikle bankalar büyük darbe aldı. Yabancı yatırımcılar hızla çıkarken, yerli yatırımcılar da dövize yöneliyor” dedi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) piyasadaki dalgalanmayı kontrol etmek için milyarlarca dolarlık döviz satışı yaptığını söyleyen Eğilmez, “Bu müdahaleler TCMB rezervlerinde büyük bir erimeye neden oldu. Rezervlerin ne durumda olduğunu Perşembe günü göreceğiz” dedi.
Faiz artışlarına da değinen Eğilmez, “TCMB olağanüstü bir toplantı yaparak gecelik borç verme faizini yüzde 44’ten yüzde 46’ya yükseltti ve faiz koridorunu genişletti. Aynı zamanda haftalık repo ihalelerine ara verdi. Bu, faiz politikasında önemli bir değişiklik anlamına geliyor” diye konuştu.
Eğilmez, yaşananların ekonomik boyutunun ötesinde siyasi ve toplumsal etkileri olacağını vurgulayarak, “Ben 1968 olayları sırasında üniversitedeydim. O dönemde başlayan protestolar yıllarca sürdü. Avrupa’da ise bu tür hareketler kısa sürede son buldu, çünkü yöneticiler uzlaşmayı seçti. Bizde ise olaylar hep bastırılmaya çalışıldı" dedi.
Eğilmez, "Bu yaşadıklarımızı geçici bir durum olarak görmek büyük hata olur. Türkiye artık uzun süre bu tür olaylarla karşı karşıya kalacak" diye ekledi.
Ekonomik önlemlerin tek başına yeterli olmadığını belirten Eğilmez, "Buradan çıkışın yolu yargının bağımsızlığının sağlanması, ahbap çavuş demokrasisinden gerçek demokrasiye geçilmesi, liyakate göre atamalar yapılması gibi ekonomiyle doğrudan ilgili görünmeyen ama aslında tam olarak ilgili olan düzenlemelerin yapılmasından geçiyor. Kritik soru şudur; Siyasal iktidar bu benim gördüğümü görüp de durumu düzeltmek için adımlar atacak mı? Bugüne kadar sergilediği yaklaşımlar, siyasal iktidarın bu adımları atmayacağı hatta tam tersi adımları atmaya devam edeceği görünümünü veriyor. Hatasını kabul etmeyen ve hatayı hep başkasında arayanlar çözüm üretemez” ifadelerini kullandı.