Ekonomide İmamoğlu etkisi: ‘Gerilim artarsa faiz vurur’

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla artan siyasi gerilim, ekonomide belirsizlik yaratırken enflasyon beklentilerini yükseltti. Ekonomist Toptaş, gerilimin sürmesi halinde enflasyon ve faizin artabileceğini vurguladı


  • Oluşturulma Tarihi : 21.03.2025 09:30
  • Güncelleme Tarihi : 21.03.2025 09:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Ekonomide İmamoğlu etkisi: ‘Gerilim artarsa faiz vurur’

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 106 kişi iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Bu gözaltı kararı sadece siyasi arenada değil, finans piyasalarında da ciddi endişelere yol açtı. İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının hemen ardından dolar/TL ilk kez 41 seviyesini aşarken, euro/TL de 44’ün üzerine çıkarak rekor seviyeye ulaştı. Doların günlük kazancı yüzde 11’in üzerinde, euro ise yüzde 11,5 artış gösterdi. Bu yıl içerisinde, dolar TL karşısında yüzde 16,16, euro ise yüzde 22,30 yükseliş kaydetti. Gözaltı kararının ardından ise ilerleyen saatlerde dolar 37,89 TL seviyelerine gerilerken, euro ise 41,33 TL oldu. Yaşanan gelişmelerin ekonomiye yansımaları hakkında açıklamalarda bulunan Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, “Siyasal gerginlik, belirsizlik ve güvensizlik yaratarak enflasyon beklentilerini yukarı çekebilir. Eğer siyasi ortam daha da gerilirse enflasyon beklentileri, kur baskısı hem de fiyatlar daha hızlı yükselebilir. O zaman da faiz artışı dahi gündeme gelebilir” dedi. 

EĞER GERİLİM ARTARSA… 

Siyasal gerginliğin belirsizlik ve güvensizlik yaratarak enflasyon beklentilerini yukarı çekebileceğini vurgulayan Toptaş, “Diğer yandan bu gerginliğin kurlar üzerinde yaratacağı yukarı yönlü baskı engellenemezse bu da fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı yaratır. Söz konusu gelişmeler normal işleyen bir merkez bankasının enflasyon tahminlerini yukarı doğru çekecektir. Enflasyon tahmininin yukarı gitmesi ise faiz indirme hamlelerinin yapılmasını zorlaştıracaktır, sabit bırakmak tercih edilebilecektir. Eğer siyasi ortam daha da gerilirse enflasyon beklentileri, kur baskısı hem de fiyatlar daha hızlı yükselebilir. O zaman da faiz artışı dahi gündeme gelebilir. Bu hafta başında yaşanan siyasi şok ekonomideki diğer dengeleri de olumsuz etkileyebilir” diye konuştu. 

DOMİNO ETKİSİ YARATIYOR 

Türkiye ekonomisinin kırılgan bir süreçten geçtiğini belirterek sosyal ve siyasal alanda yaşanabilecek olumsuz bir gelişmenin ekonomik alanı doğrudan etkileyebileceğini ifade eden Toptaş, “Siyasal, sosyal ve ekonomik alanlar birbirleriyle sürekli etkileşim halindedir. Bu alanlardan birindeki bir kriz, diğerlerini doğrudan etkileyebilir. Geçmişte, cumhurbaşkanı ile başbakan arasında yaşanan anayasa krizi bunun en net örneklerinden biriydi. O dönemde siyasal güvensizlik arttıkça, insanlar ekonomik belirsizlikten korunmak için dövize yönelmişti. Bugün de benzer bir durum yaşanıyor. Türkiye’nin en büyük ilinin belediye başkanının gözaltına alınması, büyük bir tartışma yarattı. İktidar, sürecin tamamen yasal olduğunu savunsa da geniş bir kesim buna inanmıyor. Bu durum güven ortamını sarsıyor. Güven bozulduğunda, insanlar ekonomik riskleri minimize etmek için döviz ve altına yöneliyor. Aslında ekonomi bir süredir küçük hamlelerle test ediliyordu. Piyasaların siyasi gelişmelere nasıl tepki verdiği gözlemleniyordu. Ancak son gelişmeler bu sınırın ötesine geçti. Ekonomi belirli bir seviyeye kadar bu tür dalgalanmaları tolere edebilirdi, fakat şu an bu toleransın aşıldığı açıkça görülüyor” ifadelerini kullandı. 

SATIŞLAR PİYASAYI ETKİLEMEZ

Yaşanan gelişmelere vatandaşların farklı tepkiler göstereceğini fakat bu durumdan ekonomin çok fazla etkilenmeyeceğini beklediklerini söyleyen Toptaş, “Merkez Bankası’nın bir müdahalesi ile veya siyaseten geri adımlarla ekonomi yeniden dengelenebilir. Eğer siyasi ortam ılımlaşırsa, dövizde ani bir düşüş beklenmez, çünkü genellikle yükselen döviz kolay kolay geri gelmez. Ancak ekstra bir baskılama ile kur kontrol altına alınabilir. Öte yandan, Türkiye’de iki tip yatırımcı vardır. Birincisi, uzun vadeli olarak döviz ve altın tutanlar. İkincisi ise döviz alıp satanlar. Alım-satım yapan grup için bu durum bir fırsat olabilir, ancak ihtiyatlı davranan kesim hemen karar vermez. Döviz ve altın biriktirenler satışa yönelmediği sürece, al-sat yapan kesimin işlemleri piyasayı büyük ölçüde etkilemeyecektir” diye belirtti. 

YATIRIMCI BEKLEMEYE GEÇER 

Bu gelişmelerin sadece döviz alım kararlarını değil, birçok ekonomik kararı da olumsuz yönde etkileyebileceğini belirten Toptaş, “Bu gelişmeler, piyasalarda yalnızca kur seviyelerindeki ani artışı temsil etmekle kalmıyor; aynı zamanda yatırımcı güveninde oluşan keskin düşüşün ve ekonomik belirsizliğin altını çiziyor. Gözaltı kararı ve ilgili siyasi belirsizlik hem yerli hem de yabancı yatırımcıların risk iştahını azaltabilir. Yatırımcılar, belirsizlik ortamında genellikle döviz ve altın gibi ‘güvenli liman’ varlıklara yönelirken, sermaye çıkışları ve yerel para biriminin değer kaybı hızlanabilir. Özellikle, mevcut durumda TL’nin makroekonomik göstergeleri – yüksek enflasyon, dış borçluluk ve cari açık gibi yapısal sorunlar – kur hareketlerine zemin hazırlarken, siyasi belirsizlik de bu eğilimi tetikliyor. Merkez Bankası’nın piyasaya müdahale etme veya faiz politikasında revizyona gitme olasılığı, kısa vadede kur dalgalanmalarını sınırlayabilir; ancak uzun vadeli istikrar için yapısal reformlar ve şeffaf politikaların hayata geçirilmesi elzem görünüyor. Ayrıca, ekonomik aktörlerin karar verme süreçlerine yansıyan bu belirsizlik, üretici ve tüketici davranışlarında da temkinli adımların atılmasına neden oluyor. Yatırımcıların ‘bekleme’ stratejileri, reel ekonomiye olan yatırımlarda gecikmelere yol açabilir; bu durum, hem ekonomik büyüme hem de istihdam üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir” dedi.

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ