30 Mart 2023 tarihinde, 6306 sayılı kanun kapsamında ‘riskli yapı’ olarak kaydedilen aile sağlığı merkezindeki tehlike, aylardır tek bir tabela ile kontrol altına alınmaya çalışılıyor!
İzmir’de bulunan Balçova 2 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nin duvarına asılan ‘Riskli Yapı’ tabelasına rağmen hasta kabulüne devam ediliyor. Yakınından vatandaşların geçtiği, içinde hastaların ve sağlık çalışanlarının bulunduğu bina, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya ancak hiçbir önlem alınmıyor. 30 Mart 2023 tarihinde, 6306 sayılı kanun kapsamında ‘riskli yapı’ olarak kaydedilen sağlık merkezindeki tehlike, aylardır tek bir tabela ile kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Yaşanan durum sadece Balçova’da değil, Türkiye’nin birçok aile sağlığı merkezinde yaşanırken, aile hekimleri de tedirgin olduklarını vurguladı.
Görüşlerine yer verdiğimiz Aile Hekimi ve İzmir Tabip Odası YK Üyesi Dr. Serkan Şen sadece bina özelinde değil içerisinde görev alan hekimlerin baş etmeye çalıştığı daha birçok soruna değindi.
Aile Hekimi Dr. Şen, ilgisiz ve bakımsızlık ile mücadele eden aile sağlığı merkezlerinin neden bu halde olduğunu ve niçin önlem alınmadığını şu sözlerle aktardı: “Maalesef aile sağlığı merkezleri ve aile hekimlerinin bina sorunu aile hekimliğine başlanan ilk günden bu yana devam ediyor. Aile hekimleri çalıştıkları mekanlarda kiracı konumunda çalışıyorlar. Kamu binası da olsa, belediyeden kiralık da olsa kiracılık durumu baki! Ne yazık ki aile hekimliği sisteminin Türkiye’deki kurgulanışı bu şekilde… Aile hekimlerine çalışacakları binanın kirasını, elektrik, su, telefon, ısınma, internet gibi harcamalarını ve yanlarında çalıştırdıkları personellerin maaşını karşılamak için aylık olarak maaşları dışında bir cari gider ödeneği verilmekte. Bu cari gider ödeneğinden bir aile sağlığı merkezine girdiğinizde gördüğünüz her malzeme, içerideki her harcama karşılanıyor.”
“Daha önceki yıllarda bu ödenek kısmen yeterli olurken artık giderleri karşılayamaz hale geldi” diyen Dr. Şen, “Ödemelerdeki en büyük kalemi oluşturan da maalesef özellikle büyük şehirlerde kiralama giderleri… Bizim TTB Aile Hekimliği Kolu olarak talebimiz temel sağlık hizmeti verilen aile sağlığı merkezlerinin kamu tarafından yapılması ve kiracı/ev sahibi ilişkisinin bitmesi. Hizmet verilen binaların kamu eliyle, belli standartlarda yapılması ve ücretsiz olarak kullanıma sunulması. Pandemi döneminde bu konuyla ilgili bir kampanya başlattık ve sahada çalışan arkadaşlarımızın da desteği ile bu talebimizi bildirmeye hala devam ediyoruz” talebinde bulundu.
Yerel belediyelere, Sağlık Bakanlığı'na ve devlete düşen görevleri de hatırlatan Dr. Şen, sözlerine şöyle devam etti: “Asıl sorumlunun Sağlık Bakanlığı olduğunu biliyoruz. Talebimizi tabi ki bakanlığa iletiyoruz. Sağlık Bakanlığının önceliğinin tedavi edici sağlık hizmetleri değil, hastanelerdeki yığılmaları, kaynak israfını önleyecek birinci basamak olması gerektiğini söylüyoruz. Şehir hastanelerindeki bir yatağın yıllık kira bedeli ile herhalde bir aile sağlığı merkezi yapılabilir. Fakat bakanlığın böyle bir önceliği yok. Yerel yönetimlerin de halkın sağlık hakkının korunması yanıyla bu kurumları gözetmesi ve yer konusunda bakanlığın eksik bıraktığı noktayı tamamlamasını umut ediyoruz. Balçova örneğinde gördüğümüz gibi gerçek hayatta böyle olmuyor maalesef.”
YAŞADIĞIMIZ ACI DEPREMDE DE GÖRDÜK Kİ…
Aile sağlığı merkezlerinin tüm bu yaşananların aksine nasıl olması gerektiğini kaydeden Dr. Şen, “Aile sağlığı merkezleri binaları kamu tarafında depreme dayanıklı, belli standartlarda yapılmış, çalışan personellerinin hepsinin kamu personeli olduğu ve temel giderlerinin kamu tarafından karşılandığı sağlık kurumları olmasını istiyoruz. Yaşadığımız acı depremde de gördük ki apartman altlarında, zemin katlarda, özelden kiralık aile sağlığı merkezlerinin neredeyse hepsi yıkılmış durumdayken, geniş bahçe içerisine müstakil şekilde yapılmış, belki 40 yıllık sağlık ocaklarının binalarında çalışan aile sağlığı merkezleri ayaktaydı. Akut dönemde ve sonrasında oralarda hizmet verildi” bilgisini paylaştı.
EN BÜYÜK SORUN SİSTEMİN KURGULANIŞI!
“Türkiye'de aile sağlığı merkezlerine ve aile hekimlerine yeteri kadar özen gösteriliyor mu?” sorusunu da yanıtlayan Dr. Şen, son olarak ise şunları vurguladı: “Birinci basamağa ayrılan bütçe ve yaşadığımız sorunlarda idarelerle yaşadığımız diyaloglardan gördüğümüz kadarıyla özen gösterildiğini söyleyemeyiz. En büyük sorun sistemin kurgulanışı. Aile sağlığı merkezlerinde aile hekimleri hekimliğin yanında daha birçok şey de yapmak zorunda. Bilgisayar bozulduğunda tamirci, personellerin maaşını ödeyen / hesaplayan muhasebeci, gece elektrik kesildiğinde jeneratör çalışmazsa hemen aile sağlığı merkezine gidip aşıların bozulmaması için önlem alacak nöbetçi vs. Aile hekimleri genel kabul görmüş birinci basamak koruyucu ve tedavi edici hizmet görevleri dışında başka işlerle meşgul olmamalı. Sistem yeniden kurgulanarak kamu idaresi diğer kamu kurumları gibi birinci basamaktaki sorumluluklarını yerine getirmeli.”
BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: 324 günde yüzlerce kadın öldürüldü!