- Gündem
- 30.04.2025 17:19
ÇEDES’i eleştiren Eğitim-Sen, okulların dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin yeri değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için mücadele edeceklerini vurguladı
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), eğitim alanında hız kesmeden yaygınlaşmaya devam eden Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ne (ÇEDES) ilişkin yeniden hatırlatmalarda bulundu.
Yapılan açıklamada, “Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, iktidar güdümündeki dini vakıf ve derneklerle yapmış olduğu protokollerin sonuçları ülkenin dört bir yanında yaşanan örneklerle ortaya çıkmaya başlamış, çeşitli illerde doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar yaşanmıştır” denildi.
SON DERECE HASSAS BİR KONU
Devamında ise “Eğitim Sen, sürekli olarak eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak MEB, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda okullarımızı Diyanetin, dini dernek ve vakıfların temel faaliyet alanları haline getirmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ (ÇEDES Projesi) kapsamında atılan adımlar laik eğitim anlayışına açıktan bir meydan okuma anlamına gelmektedir” bilgisi paylaşıldı.
YENİ GERİLİM ALANLARI
“Türkiye’de uzunca bir süredir yapıldığı gibi eğitim sisteminin dini kurallara göre düzenlenmesi, dini eğitimin yaygınlaşmasının kaçınılmaz sonucu okullarda öğrencilerin inanan ya da inanmayan, ibadet eden ya da ibadet etmeyen gibi kategorilere ayrılmasına ve yeni gerilim alanları yaratılmasına neden olacaktır” sözlerinin yer aldığı açıklamada, “Toplumda ve okullarda bütün din ve inançtan insanlar, eşit koşullarda yaşamak ve aynı kurallara uymak durumundadır. Okullarımız, farklı inanç gruplarının her birinin eşit değerde görülmesi gereken, hiçbir öğrencinin ya da öğretmenin inancı, kimliği, siyasi düşüncesi nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı kurumlar olmak zorundadır. Laik eğitim, bu nedenle yaşamsal bir zorunluluktur. Laikliğin varlığı, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde ilişki kurmasını güvence altına almak açısından önemlidir. Devlet, bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmalı, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamalıdır” mesajı verildi.
ORTAK MÜCADELEYE DAVET EDİYORUZ
Son olarak ise “Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. ÇEDES projesi, bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırılıklar içeren bir düzenlemedir. Çocuklarımızın siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağımız bilinmelidir. Bu konuda eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tutum almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz. Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün gücümüzle mücadele edecek, laik eğitim ve laik yaşam mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” çağrısı yapıldı.