Sivil toplum kuruluşlarından şizofreni hakkında bilgilendirme 

Şizofreni tedavisi gören bireyler ve yakınları için iyileşmenin çok farklı boyutları olduğunu söyleyen sivil toplum kuruluşları, “Dışlamak yerine destek olup anlamaya çalışmak, ayrımcılık üzerine kendimizi ve davranışlarımızı değerlendirmek iyi bir başlangıç olacaktır” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 26.05.2025 13:48
  • Güncelleme Tarihi : 26.05.2025 13:48
  • Kaynak : BÜLTEN
Sivil toplum kuruluşlarından şizofreni hakkında bilgilendirme  haberinin görseli

Şizofreni hakkında farkındalık yaratmak için ortak bir açıklama yayımlayan Şizofreni Dernekleri Federasyonu, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Lityum Derneği, “Dışlamak yerine destek olup anlamaya çalışmak, ayrımcılık üzerine kendimizi ve davranışlarımızı değerlendirmek iyi bir başlangıç olacaktır” mesajını iletti 
Şizofreni tedavisi gören bireyler ve yakınları için iyileşmenin çok farklı boyutları olduğunu söyleyen sivil toplum kuruluşları, “Bu boyutların başında elbette tedavi gelmektedir, ama bir o kadar önemli olan diğer boyut da şizofreni tanısı almış bireyin önündeki engellerdir. Toplumda şizofreni sözcüğü kişileri hakir görme, alay etme, dışlama aracı olarak kullanıldığında, hastalık doğru şekilde anlaşılmadığında, hastalıkla karşı karşıya kalanların bu deneyimle baş etmesi zorlaşmaktadır” dedi.

ŞİZOFREN OLARAK DAMGALANMAK

“Şizofreni, kişilerin düşüncelerinin, duyularının ve duygularının etkilendiği bir ruhsal rahatsızlıktır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, “Hastalığın belirtileri arasında zaman zaman gerçeklik algısında bozulmalar ve düşünce karmaşaları olsa da günümüzde tedavi alan bireylerin önemli bir kısmı hastalığı belirtisiz yaşamaktadır. Şizofreni tanısı almış bir bireyin yalnızca ‘hasta’ olarak görülmesi, ‘şizofren’ olarak damgalanıp, toplumun dışında tutulması, olumsuz tutumlara maruz kalması kişinin iyileşmesinin önünde bir engel olduğu kadar; aynı zamanda bir birey olarak varoluşunun, sosyal yaşama dahil oluşunun, toplumun diğer kesimlerinin ulaşabildiği sağlık hizmetine ulaşabilmesinin, medeni haklarını kullanabilmesinin, ayrımcılığa uğramadan var olabilmesinin önünde de doğrudan ya da dolaylı engeldir” bilgisi paylaşıldı.

ÇALIŞMAK, SEVMEK, PAYLAŞMAK, DAYANIŞMAK…

Sağlığın fiziksel, sosyal ve ruhsal iyilik hali olarak tanımlandığını kaydeden kurumlar, “İyileşme sürecinde olan bireyin toplumun içinde ayrımcılık nedeniyle kendine yer bulamaması sağlığın önemli bileşenlerinden birinin (sosyal boyutun) yokluğuna neden olur. Oysa iyileşme sürecinde olan kişiler için tedavinin düzenli olması ve sosyal destek programlarının varlığı sayesinde çalışmak, sevmek, paylaşmak, dayanışmak ve geleceğe anlamlı izler bırakmak her zaman mümkündür. Öyleyse iyileşme yalnızca kişinin tedavi olmasıyla ilgili değil kişinin bu hayatta kendisini nasıl var etmek istediği, sosyal hayat içinde nasıl yer bulduğu, diğer insanlarla bir aradalığının niteliği, kısacası yaşamın içinde oluşu ile ilgilidir. Yani iyileşme şizofreni ile yaşayan bireylerin tedavi olması kadar onlarla yaşamın içinde her gün karşılaşan ‘şizofreni olmayan’ kişilerin anlayış, tutum ve davranışları ile de ilgilidir” açıklamasında bulundu.

DAVRANIŞLARIMIZI DEĞERLENDİRMEK İYİ BİR BAŞLANGIÇ

Son olarak ise “Kişinin içinde bulunduğu zorlukları aşmak için kendi çabası ve mücadelesine ek olarak toplumun farkındalığı, empatinin varlığı, okulda, iş yerinde, otobüste, hastanede söylemin değişmesi kişilerin yaşamlarını olumlu anlamda değiştirecektir. Kişisel ve toplumsal iyilik hali, toplumdaki her bireyin bu hastalığı ve hastaları anlamaya, yorumlamaya, kendi davranışlarını değerlendirmeye başladığı ve şizofreninin rahatlıkla konuşulabildiği bir durumda daha iyi bir noktaya gelecektir. Dışlamak yerine destek olup anlamaya çalışmak, ayrımcılık üzerine kendimizi ve davranışlarımızı değerlendirmek iyi bir başlangıç olacaktır” mesajı verildi.