- Nereye Gitsek?
- 22.09.2025 10:58
Ankara, tarihî dokusu, kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine eşsiz bir gezi deneyimi sunuyor. Peki Ankara’da mutlaka görülmesi gereken yerler nereler?
Türkiye’nin başkenti Ankara, tarihî dokusu, kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Cumhuriyet’in simgelerinden modern yaşam alanlarına, müzelerden göz alıcı camilere kadar her köşesinde keşfedilmeyi bekleyen duraklar bulunuyor. Şehir hem tarih meraklılarını hem de doğa ve sanat tutkunlarını bir araya getirerek Ankara’yı gezenlere kapsamlı bir kültür ve gezi deneyimi sağlıyor. Ankara, yalnızca Türkiye’nin siyasi merkezi değil; aynı zamanda binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini taşıyan, canlı ve hareketli bir şehir. Modern mimarisi ile tarihî dokusunun bir arada sunulduğu bu şehir, her adımda yeni bir keşif fırsatı sunuyor. Parklar, bilim merkezleri, müzeler ve meydanlar hem çocuklar hem yetişkinler için farklı deneyimler vadediyor. Peki Ankara’da gezilecek yerler nereler? İşte Ankara’da mutlaka görülmesi gereken 10 yer…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı Anıtkabir, Atatürk’e duyulan saygı ve sevgiyi göstermek isteyen ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği bir mekân. Şehrin simgelerinden biri olan Anıtkabir’de, Atatürk’ün lahdi Şeref Holü’nde yer alıyor ve ziyaretçiler burada manevi bir atmosferle karşılaşıyor. Anıtkabir’i gezerken Aslanlı Yol boyunca yürüyebilir, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde tarihi belgeler ve eserlerle tanışabilir, İsmet İnönü’nün mezarını ziyaret edebilir ya da çeşitli heykeller ve kuleleri inceleyebilirsiniz. Ziyaret saatleri mevsimlere göre değişiklik gösteriyor. 1 Şubat- 14 Mayıs arasında 09.00- 16.30, 15 Mayıs- 31 Ekim arasında 09.00- 17.00 ve 1 Kasım- 31 Ocak arasında 09.00- 16.00 saatleri arasında Anıtkabir’i ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Her yaştan ziyaretçi için hem tarih hem de kültür deneyimi sunan Anıtkabir, Atatürk’ü anmak için yıl boyunca büyük bir ilgi görüyor.
Ankara’nın en zengin tarih ve kültür duraklarından biri olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi, şehirde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Paleolitik Çağ’dan başlayarak Anadolu’nun farklı dönemlerine ait eserleri bir araya getiren müze, tarih meraklılarına adeta bir zaman yolculuğu yaşatıyor. Müze, Osmanlı döneminden kalan Mahmutpaşa Bedesteni ve Kurşunlu Han’ın tarihi atmosferinde ziyaretçilerini ağırlıyor. Ankara’yı gezenlerin mutlaka listesine eklemesi gereken Anadolu Medeniyetleri Müzesi, haftanın her günü 08.30- 19.00 saatleri arasında açık ve hem küçük hem de büyük ziyaretçilere unutulmaz bir kültürel deneyim sunuyor. Müze, sadece eserleri görmekle kalmayıp, Anadolu’nun binlerce yıllık medeniyetini yakından tanıma fırsatı da sunuyor.
Ankara’nın en önemli simgelerinden biri olan Ankara Kalesi, şehre gelenlerin mutlaka görmesi gereken tarihi yapılar arasında yer alıyor. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, kalenin milattan önce 5’inci yüzyılın başlarında yapıldığı tahmin ediliyor. Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde çeşitli tadilatlardan geçen kale, dışarıdan bakıldığında küçük görünse de içinde oldukça geniş bir alanı barındırıyor. Yaklaşık 110 metre yüksekliğe sahip olan Ankara Kalesi’nden şehrin panoramik manzarasını izlemek ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Ayrıca kalenin iç kısmında, el sanatları ve hediyelik eşya satın alabileceğiniz turistik dükkânlar da bulunuyor. Ankara Kalesi, haftanın her günü 08.30- 17.30 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor ve hem tarih hem de kültür meraklıları için keyifli bir gezi noktası oluşturuyor.
Ankara’nın doğal güzelliklerinden biri olan Ankara Botanik Parkı, Atakule’ye oldukça yakın bir konumda ve 65 bin metrekarelik geniş bir alan üzerine kurulmuş. Şehrin kalabalığından uzaklaşıp doğayla baş başa vakit geçirmek isteyenler için ideal bir durak olan park, ziyaretçilere hem dinlenme hem de eğlence imkânı sunuyor. Parkta bir gölet, çocuklar için oyun alanları ve rengârenk çiçeklerin sergilendiği bir serayı keşfedebilirsiniz. Botanik Park, özellikle gün batımı sırasında sunduğu manzarayla dikkat çekiyor; Atakule’nin silueti eşliğinde günün yorgunluğunu atmak burada mümkün. Ankara Botanik Parkı, doğa yürüyüşleri, fotoğraf çekimleri veya sadece sakin bir mola vermek isteyen herkes için şehrin en huzurlu köşelerinden biri olarak öne çıkıyor.
Ankara’nın simgelerinden biri olan Kocatepe Camii, klasik Osmanlı ve Mimar Sinan üslubundan ilham alınarak inşa edilmiş görkemli bir yapı. 88 metre yüksekliğe sahip dört minaresiyle dikkat çeken cami, ana kubbesi 4 fil ayağı üzerine oturan merkezi bir kubbe ve çevresinde dört yarım kubbeden oluşuyor. İç mekândaki halı desenleri ise Afyonkarahisar Ulu Camii’ndeki örnekler baz alınarak özenle tasarlanmış, ziyaretçilere hem estetik hem de manevi bir deneyim sunuyor. Kocatepe Camii, gündüz ışığında ihtişamlı görünümünün yanı sıra gece vakti yapılan ışıklandırmalarla da büyüleyici bir manzara oluşturuyor. Şehirde hem mimari hem de kültürel açıdan önemli bir durak olan cami, Ankara’yı gezenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken noktalar arasında bulunuyor. Ayrıca Ankara’da tarihi keşiflerinizi sürdürmek isterseniz, Augustus Tapınağı da ilginizi çekebilir. Haftanın her günü ücretsiz olarak ziyaret edilebilen tapınak, yaz sezonunda 09.00- 19.00, kış sezonunda ise 08.00- 17.00 saatleri arasında açıktır ve Roma dönemine ait etkileyici kalıntılarıyla tarih meraklılarına keyifli bir gezi sunuyor.
Atatürk ilke ve devrimlerinin doğuşuna tanıklık eden 2’nci Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası, günümüzde Cumhuriyet Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Ankara’da mutlaka görülmesi gereken tarihi yerlerden biri olan müze, 1923 yılında ünlü mimar Vedat Tek tarafından Cumhuriyet Halk Partisi binası olarak inşa edilmiş. Birinci Meclis binasının ihtiyaçları karşılamaması üzerine, Atatürk’ün talimatıyla bu bina yeniden düzenlenerek Meclis olarak kullanılmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına ev sahipliği yapmış. Cumhuriyet Müzesi, ziyaretçilere sadece tarihi bir mekân sunmakla kalmıyor; aynı zamanda Atatürk’ün önderliğinde yürütülen inkılap sürecini, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki önemli kararları ve döneme ait belgeleri görme fırsatı veriyor. Ankara’yı gezenler müzeyi haftanın her günü 08.30- 20.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilir ve Cumhuriyet’in tarihine yakından tanıklık edebilirler.
İsmet İnönü’nün 48 yıl boyunca yaşamını sürdürdüğü Pembe Köşk, Türkiye’nin sosyal ve kültürel hayatındaki birçok ‘ilk’e ev sahipliği yapması açısından büyük bir öneme sahip. 1927 yılında Ankara’nın ilk balosunun verildiği köşk, ayrıca ilk konserler, sergiler ve bilimsel toplantılara da ev sahipliği yapmış. Bunun yanında satranç ve bilardo turnuvaları ile ata binme yarışmaları gibi etkinlikler de burada düzenlenmiş, köşk hem sosyal hem de kültürel bir merkez olarak öne çıkmış.
Günümüzde İnönü Vakfı tarafından Müze Ev olarak düzenlenen Pembe Köşk, her yıl milli bayramlarda ziyaretçilere açılıyor. Ücretsiz olarak gezilebilen köşk, İsmet İnönü ailesine ait eşyalar, madalyalar, Atatürk ile birlikte yemek yedikleri oda, İnönü’nün Atatürk ile bilardo oynadığı masa, sahra dürbünü, satranç masası, silahlar ve üniformalar gibi birçok tarihi objeyi sergiliyor. Ziyaretçiler, Pembe Köşk’te hem Cumhuriyet’in ilk yıllarına dair bir yolculuğa çıkabiliyor hem de dönemin sosyal ve kültürel yaşamını yakından deneyimleme fırsatı buluyor.
Ankara’nın en önemli ve tarihi meydanlarından biri olan Ulus Meydanı, aynı zamanda Eski Hükümet Meydanı olarak da biliniyor. Cumhuriyet’in ilanının ardından şehir merkezinde gerçekleştirilen imar uygulamalarıyla oluşturulan Ulus Meydanı, Ankara’nın modern kamusal alan anlayışının ilk örneklerinden biri olma özelliğini taşıyor. Meydanın tam merkezinde yer alan Zafer Anıtı, Anıtkabir inşa edilene kadar milli bayram kutlamalarının ve resmi devlet törenlerinin ana buluşma noktası olmuş. Ulus Meydanı’nın çevresinde yer alan 1’inci ve 2’nci Türkiye Büyük Millet Meclisi binaları, Türkiye İş Bankası ve Sümerbank genel müdürlükleri ise bölgenin geçmişte hem siyasi hem de ekonomik açıdan ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Günümüzde de Ankara’nın tarihî ve kültürel dokusunu keşfetmek isteyen ziyaretçilerin uğrak noktalarından biri olan Ulus Meydanı, şehrin kalbinde tarih ve modern yaşamın kesiştiği bir durak olarak öne çıkıyor.
Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’e nakledilinceye kadar geçici olarak tutulduğu Etnografya Müzesi, Ankara’nın en önemli kültürel ve tarihî duraklarından biri olarak öne çıkıyor. Müze, Selçuklular’dan günümüze kadar uzanan Türk sanatının çeşitli örneklerini sergileyerek ziyaretçilere zengin bir tarih yolculuğu sunuyor. Sadece sanat eserlerini görmekle kalmayıp, Anadolu’nun farklı yörelerine ait etnografik objeleri, günlük yaşam malzemelerini ve folklorik unsurları da inceleme fırsatı veriyor.
Etnografya Müzesi’nin bünyesinde yer alan kütüphane, sanat tarihi ve Anadolu etnografyası üzerine araştırma yapmak isteyenler için değerli kaynaklar sunuyor. Ziyaretçiler burada hem görsel bir şölen yaşarken hem de Türk kültür ve sanatının derinliklerine dair bilgi edinebiliyor. Ankara’yı gezenler, Etnografya Müzesi’ni haftanın her günü 09.00- 19.00 saatleri arasında ziyaret ederek hem tarih hem de kültür dolu bir deneyim yaşayabilirler.
Ankara’nın popüler dinlenme alanlarından Altınpark içinde yer alan Feza Gürsey Bilim Merkezi, Türkiye’nin ilk bilim merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. İsmini ünlü Türk fizikçi Feza Gürsey’den alan merkez, 1993 yılında kurulmuş ve o günden bu yana gençleri bilimle tanıştırmayı amaçlıyor. 48 farklı deney ve sergi birimiyle ziyaretçilere etkileşimli bir öğrenme deneyimi sunan merkez, özellikle ilköğretim ve lise öğrencileri için Millî Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye ediliyor. Feza Gürsey Bilim Merkezi, çocukların ve gençlerin bilimsel düşünme becerilerini geliştirmeleri için hem eğlenceli hem de öğretici bir ortam sağlıyor. Deneyler sırasında fizik, kimya ve matematik gibi temel bilimlerle doğrudan etkileşim kurmak mümkün oluyor. Ankara’yı gezen aileler için ideal bir destinasyon olan merkez, haftanın her günü 08.00- 18.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor ve hem eğitici hem de keyifli bir gezi imkânı sunuyor.
Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA