- Nereye Gitsek?
- 06.08.2025 14:17
İzmir’de ‘Denizin Peribacaları’ olarak anılan Siren Kayalıkları İzmirliler tarafından merak edilip araştırılıyor. Peki Siren Kayalıkları nerede? Siren Kayalıklarına nasıl gidilir?
İzmir’in tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Foça ilçesi açıklarında, Orak Adası’nın hemen yanı başında, doğanın büyük bir ustalıkla ve adeta bir sanat eseri gibi şekillendirdiği eşsiz güzellikte Siren Kayalıkları yükselmektedir. Bu kayalıklar, sadece sahip oldukları büyüleyici ve göz kamaştırıcı manzaralarla değil, aynı zamanda taşıdıkları zengin mitolojik hikâyelerle de oldukça özel ve mistik bir atmosfere sahiptir. Yunan mitolojisinde, denizcileri hipnotize eden, büyüleyen ve etkisi altına alan şarkılarıyla gemileri kayalıklara sürükleyerek batmalarına sebep olan Sirenler’in yuvası olarak kabul edilen bu kayalıklar, tarihin derinliklerinden gelen efsanelerle doğanın birleştiği nadir noktalardan biridir.
Volkanik kökenli olan ve yüzyıllar boyunca doğanın şekillendirdiği bu doğal yapılar, şekil ve dokuları itibarıyla Kapadokya bölgesindeki meşhur ve eşsiz peribacalarını andırmaktadır. Bu benzersiz görünümleri sebebiyle halk arasında “Denizin Peribacaları” olarak adlandırılan Siren Kayalıkları, sadece estetik açıdan değil aynı zamanda ekolojik açıdan da son derece büyük bir öneme sahiptir. Bölgedeki doğal mağaralar, nesli tükenme tehdidi altında bulunan Akdeniz fokları için hayati bir barınma ve korunma alanı olarak görev yapmaktadır. Bu yüzden Siren Kayalıkları’nın bulunduğu alan, doğa ve tür koruma açısından sıkı ve özel bir şekilde korunmaktadır. Bu nedenle, burada yüzmek, suya girmek ya da balık avlamak kesinlikle yasaktır ve bu kurala titizlikle uyulmaktadır.
Foça’dan düzenli olarak kalkan ve bölgeyi ziyaret eden tekne turları sayesinde, Siren Kayalıkları’nı denizden çok yakından görme, keşfetme ve hayran kalma imkânı elde etmek mümkündür. Kayalıklara doğrudan çıkmak mümkün olmasa da, tekneden bu eşsiz doğal oluşumların ve muhteşem kayalıkların ihtişamını seyretmek, mitolojik efsanelerin büyülü atmosferinde yolculuk yapmak bu turların sunduğu unutulmaz deneyimlerin başında gelmektedir. Doğa ve mitolojinin iç içe geçtiği, tarih ve efsanenin buluştuğu bu özel coğrafya, ziyaretçilerine yalnızca görsel olarak etkileyici bir manzara sunmakla kalmaz, aynı zamanda ruhu dinlendiren ve derin bir huzur veren benzersiz bir deneyim yaşatır.
Sirenler ve Siren Kayalıkları, ilk kez Homeros’un ünlü destanı Odysseia’da karşımıza çıkar. Sirenler, geniş kanatlara sahip kuş vücutlu ve son derece güzel kadın başlı mitolojik varlıklardır. Esrarengiz ve büyüleyici sesleri, en güzel müzik nağmeleri ve çekici iniltileriyle erkeklerin aklını başından alırlar.
Homeros’un Odysseia destanında, Troya Savaşı’ndan sonra kral Odysseus’un eve dönüş yolculuğu anlatılır. Savaş biteli yaklaşık on yıl geçmiş olmasına rağmen, İthaka’nın kralı Odysseus henüz yurduna dönememiştir. Yıllarca bir adada mahsur kalmıştır. Tanrılar sonunda ona eve dönme izni verir. Odysseus, on iki gemisi ve yoldaşlarıyla zorlu bir deniz yolculuğuna çıkar ve üç yıl boyunca çeşitli mücadelelerle karşılaşır.
Efsaneye göre, Odysseus’un gemileri Ege Denizi’nde Phokaia kıyılarına, yani bugünkü Foça’nın batısındaki Orak Adası yakınlarındaki Siren Kayalıkları’na yaklaşır. Bu kayalıklarda yaşayan Sirenler’in büyüleyici sesleri, buradan geçen denizcileri etkiler ve bu sesi duyanlar orada kalıp ölürler. Sirenlerin şarkılarını duyan denizciler, sesin cazibesine kapılarak bölgeden ayrılmak istemezler. Odysseus, bu tehlikeden haberdar olarak kayalıklara yaklaşırken tereddüt içindedir.
Tam o sırada, büyücü tanrıça Kirke altın tahtından seslenir:
“Kim farkında olmadan sirenlerin seslerini dinlerse, yandı.
Bir daha evine ne karısı ne çocukları döner.
Durma orada, yürüyüp arkadaşlarının kulaklarını tıka,
Tatlı balmumuyla tıkayarak onların duymasını engelle.
İstersen sen dinle, ama ayakta seni bağlasınlar,
Geminin orta direğine halatlarla bağlasınlar.
Sonra sirenlerin şarkılarını doya doya dinle,
Ama eğer yalvarıp da ‘Çözün bağlarımı’ dersen,
Bağları bir kat daha sıkı bağlasınlar.”
Kirke’nin uyarılarını dinleyen Odysseus, sirenlerin büyüleyici şarkılarına kapılmamak için kendisini geminin direğine halatlarla sıkıca bağlar ve ağzını süngerle kapatır. Tayfaların da kulaklarını bal mumu ile tıkayarak sirenlerin seslerini duymalarını engeller. Böylece, sirenlerin seslerini sadece kendisi duyabilecektir.
Gemisi kayalıkların arasından geçerken, Odysseus sirenlerin etkileyici seslerini duyup büyülenir:
“Gel buraya, dillere destan Odysseus, Akhalıların onuru,
Gemini durdur ve sesimizi dinle.
Hiçbir gemi buradan geçmeden bizim tatlı ezgilerimizi dinlemeden gidemedi.”
Bu çağrı üzerine Odysseus, hayatının geri kalanını burada geçirmek isteyip tayfalarına emretmek ister. Fakat ağzı kapalı, direğe bağlıdır ve tayfalar kulakları tıkalı olduğu için onu duyamazlar. Böylece ölümün soğuk kollarından kurtulurlar. Sonunda Odysseus’un gemisi kayalıkların arasından zarar görmeden geçer ve yirmi yıl sonra karısı Penelope’ye kavuşur.
Homeros’un ilk kez Odysseus destanında anlattığı bu sirenlerin yaşadığı Foça denizindeki kayalıklar, o zamandan beri “Siren Kayalıkları” olarak anılmaktadır.
Kaynak : MERVE AĞRIÇ