Sayfa Yükleniyor...
Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, Çiftçi kazanamadığı zaman ülkenin dinamikleri değişecek ve tarım çok uluslu şirketlerin tekeline doğru giden bir düzene evrilecek dedi
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 4 bin 900 üye sayısı ile yurt genelinde odanın en büyük şubesi olma özelliği taşıyor. Öncelikli olarak oda bünyesindeki meslek gruplarının hak ve yetkilerinin korunması için mücadele eden İzmir Şubesi, Türk tarımının sorunları üzerine de yoğun çalışmalar yürütüyor. Şube Başkanı Ferdan Çiftçi ile ziraat mühendislerinin meslek sorunlarını, tarımın önündeki engelleri ve çiftçinin yaşadığı sıkıntıları konuştuk.
TEMEL SORUN İSTİHDAM VE İMZA YETKİSİ
Oda bünyesindeki meslek gruplarının en büyük beklentisinin istihdam olduğunun altını çizen Çiftçi, ayrıca uygulanacak projelerde ziraat mühendislerinin imza yetkilerini kullanabilmeleri konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığını anlattı. Çiftçi, Meslektaşlarımızın en büyük beklentisi istihdam. Aslında istihdam meselesi yalnızca ziraat mühendislerine özgü bir durum değil. Ülkede ne kadar işsizlik sorunu varsa ziraat mühendislerine de o kadar yansıyor. Meslektaşlarımızın imza yetkilerini kullanması konusunda da sıkıntılar yaşıyoruz. Yıllardır mücadele etmemize rağmen henüz sonuç alabilmiş değiliz. Ülkemizde farklı tarımsal yatırımlar yapılıyor, projeler hazırlanıyor. Bu projelerin ziraat mühendisleri tarafından yapılması gerekiyor ve imzalanarak oda onayından geçmesi gerekiyor ki biz bu projeleri takip edebilelim. Meslektaşlarımızın çalışma alanlarına ilişkin yetkilerinin bakanlık mevzuatı içerisine yerleştirilerek uygulanacak projelerde ziraat mühendislerinin ve oda onayının aranması gerektiğinin altını çiziyoruz. Mühendislerin imzası ve oda onayı aramadığı zaman projelerin yanlış yatırımlar olarak geri döndüğünü, hem çiftçinin hem de kamunun zarara uğratıldığını görüyoruz dedi.
EĞİTİM VERME YETKİSİ ALAN İLK KURUM
Biyosidal Ürünlerin Kullanım Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikin 10. Maddesinde tanımlanan Uygulayıcı Personel eğitimleri konusunda Sağlık Bakanlığından Biyosidal Ürün Uygulayıcı Eğitimi Düzenleme Yetkisi alan ilk şube olduklarını açıklayan Çiftçi, Türkiyede halk sağlığı alanında ilaçlama yapan kişilere eğitim verme yetkisi alan ilk kurum biziz. Ürün uygulayıcı eğitimler yapıyoruz. Bu yetkiyi Sağlık Bakanlığından aldık. Eğitimlerimizi yoğun bir şekilde devam ettiriyoruz. Şuana kadar 40ın üzerinde eğitim yaptık şeklinde bilgi verdi.
ZMO GENÇLERE ÖNEM VERİYOR
Oda olarak gençlere büyük önem verdiklerini belirten Çiftçi, yapılan çalışmaları şöyle anlattı: Odamız bünyesinde genç bir örgütlenmemiz var. Onlarla çok ciddi bir şekilde ilgileniyoruz. Çünkü biliyoruz ki gelecekte mesleğimizi yapacak ve odada yönetici olacaklar onlar. Mesleği ileri taşıyarak tarıma hizmet edecekler. Onlarla birlikte sosyal kültürel etkinliklerde buluşuyoruz. Özgür bıraktığınızda gençlerden çok güzel fikirler çıkıyor. Onlara teknik geziler yapıyoruz, eğitimler, söyleşiler düzenliyoruz. Müthiş enerjikle, onlarla birlikte olmaktan ve sohbet etmekten ben de çok keyif alıyorum. Okulla birlikte yaptıkları Dost Eli ihtiyacımız olan dayanışma duygusunu ön plana çıkaran bir projeydi. Onlarla birlikte yaptığımız bir öğrenci yaz eğitim kampı var. Bu yıl 3üncüsünü Özderede yaptık. Tüm Türkiyedeki ziraat fakültesinden ve su ürünleri fakültesinden gelen öğrencilerle birlikte yapıyoruz bunu. İçinde teknik konuların da olduğu ama daha çok sosyal, politik ve kültürel konuların ön plana çıktığı söyleşiler konferanslar şeklinde bir haftalık bir kamp. Oda adına bunu İzmir Şubesi olarak biz yapıyoruz. Başından beri benim hayalimdi. O nedenle bu proje onur duyduğumuz ve asla sekteye uğramasını istemediğimiz etkinliklerden bir tanesi. Gençlerle bunu yaparken emekli meslektaşlarımızla da emekliler günü yapıyoruz. Yılda iki kez buluşuyoruz. Bir yandan emekli meslektaşlarımızın deneyimlerinden faydalanırken genç meslektaş adaylarımızın da enerjilerinden besleniyoruz. Bu sadece tek yönlü bir iletişim değil karşılıklı alışveriş aslında. Bu anlamda öğrenci etkinliklerinin çok değerli olduğunun altını çizmek istiyorum.
KOOPERATİFÇİLİK VE ÜRETİM PLANLAMASI
Bugün Türk tarımının önündeki en büyük engelin üreticinin kazanamaması olduğunu savunan Çiftçi, üreticinin kazanması için kooperatifçiliğin önemine işaret etti. Çiftçi, Üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın daraltılması gerekiyor. Çiftçi kazanamadığı zaman yerinden, toprağından çıkacak. Kentlerin çeperlerine yerleşmiş insan grupları içerisine dahil olacaklar. Kent nüfusuna ucuz iş gücü olarak dahil olacak. Bu da önümüzdeki süreçte bizim bu sorunları çözmek için çok daha fazla kaynak ayırmamız ve bunun için yeni politika arayışlarına girmemiş gibi sonuçları doğuracak. Ülkenin dinamikleri değişecek ve tarımda şirket tarımcılığına doğru yani çok uluslu şirketlerin tekeline doğru giden bir tarım düzenine doğru evrilecek. Üreticinin kazanması için öncelikle örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması ve kooperatifçiliğin önem kazanması gerekiyor. Bunun yanında girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Tabi bir diğer sorun da üretim planlaması. Burada öncelikle ihtiyaçların ve kaynakların doğru tespiti gerekiyor. Üretim desenimizi önce kendi ihtiyaçlarımıza göre, daha sonra ihracata ve dışarıya dönük olarak planlamamız gerekiyor açıklamasında bulundu.
SULAMA YATIRIMLARI HIZ KAZANMALI
Küresel iklim değişikliğinin getirdiği sıkıntıların çiftçinin kazanamamasında son derece etkili olduğunun altını çizen Çiftçi, önceden 3-5 yılda bir görülen ekstrem iklim değişikliklerinin artık yıl içerisinde birkaç kez yaşanmaya başladığını dile getirdi.Bunun çiftçi için tamiri zor sonuçlar doğurduğunu belirten Çiftçi, Çiftçinin tek başına bununla baş edebilmesi çok zor. Buna ilişkin bir planlamanın yapılması gerekiyor. İklim değişiminin durdurulması gerekiyor. Bu dünyanın sorunu bizim de sorunumuz. Ama bu noktada ne kadar başarılı olunacağı çok şüpheli çünkü dünyaya egemen olan güçlere baktığımızda bu isteğimiz sembolik kalıyor. O nedenle buna uyum sağlama yönünde de çalışmalar yapılması gerekiyor. Desteklemelerin buna göre biçimlendirilmesi gerekiyor. Örneğin doludan, dondan koruyucu materyallerin destekleme kapsamına alınması gerekiyor. TARSİM var ama orada da çiftçi zaten kazanamadığı için sigortasını yaptıramıyor. Yüzde 50sini devlet tarafından desteklemesine rağmen Bu iyi bir şey ama yüzde 100 desteklenen yerler de var. Bu destek oranları artırılabilir dedi.İklim değişikliği ve üretim desenimiz açısından suyun önemine vurgu yapan Çiftçi, şunları söyledi: Sulama yatırımlarının hız kazanması gerekiyor. Bizim su olmadan gelişen bitki sayımız çok az. O nedenle sulama yatırımlarının hızlandırılması ve doğru desteklemelerin yapılması gerekiyor. Bunları yapmadığımız zaman tarım sektörünün sorunlarını çözmemiz, çiftçinin kazanmasını sağlamamız çok zor.
ÜRETİM PLANMASI AÇISINDAN ÖNEMLİ AMA
Türkiye'de belli bölgelerde belli ürünlerin yetiştirilmesine yönelik olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın açıkladığı "Havza Bazlı Desteklenecek Ürünler" listesi, Ege Bölgesi'nde hayal kırıklığı yarattı. Bölgenin en önemli ürünleri arasında yer alan Kemalpaşa'nın kirazı, Ödemiş'in patatesi, tütünü, Manisa'nın üzümü, Aydın'ın inciri listede yer almadı. Çiftçi, Bu doğru bir iş mi? Amaca baktığımızda doğru. Üretim planlamasının bir aracı olması açısından değerli buluyoruz. Ama içinde sıkıntıları var. Kiraz, incir, üzüm gibi meyvelerimizin yanı sıra patates gibi ürünlerimizin hiç biri listede yok. Her tarafa pamuk, arpa, buğday yazmışlar ama onu bile yanlış ilçelere eklemişler. Listeyi incelediğinizde her il ve ilçeye arpa ve buğdayı yazmışlar. Zaten açıklanan liste yeni bir şey değil. 2009 yılında açıklanan fakat 7 yıldır uygulanmayan bir projenin revize edilmiş hali. O zaman da benzer ürünler yer alıyordu. Hatta orada Konak için 'çeltik' yani pirinç tarlasını bile listeye alacak kadar komik bir çalışma yapmışlardı. O zaman da tahıllar, zeytinyağı ve baklagiller destekleniyordu. Durum yine aynı diye konuştu.
TARIMDA UCUZ İŞGÜCÜ: MÜLTECİLER
Son dönemde tarım alanında ucuz işgücü olarak kullanılan mültecilerin sorunlarına dikkat çeken Çiftçi,şunları söyledi: Mevsimlik tarım işçiliği sorunu yeni bir sorun değil. Ama yeni bir boyuta doğru evrilmiş durumda. Eskiden Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu illerinden gelen işçilerle bu yapılırken şimdi onlar bile pahalı gelmeye başlıyor. Şuanda bu alanda emeği sömürülen ne yazık ki mülteciler. Özellikle Suriyeliler Yüzde 90ını onlar oluşturuyor. Bol bir işgücü arzı var ama daha kısıtlı ve gücü elinde bulunduran bir işveren kesimi var. Bu nedenle ortaya acımasız bir tablo çıkıyor. Tarım sadece tarım yöntemleriyle ya da tarım politikalarıyla konuşulabilecek bir şey değil. Burada tarımın uluslararası ilişkiler boyutu da devreye giriyor. Rusya krizini birçok defa konuştuk. Şuanda yeni bir beklenti içerisindeyiz. Biz çevremizdeki komşularımızla iyi ilişkiler geliştirebilsek, bu insanlar ucuz iş gücü olarak bu topraklara ve üretime katılmamış olacaktı. Doğru ve barışçıl uluslararası ilişkilerin de burada önemli olduğunu görüyoruz.
ÇEKİRDEKSİZ ÜZÜMDE KALINTI SORUNU
Çekirdeksiz kuru üzümdeki ilaç kalıntısı ve kalite sorununu tartışmalarını değerlendiren Çiftçi, Bizim kuru üzümümüz çok değerli. Bir kalıntı sorunu var. Ama orada son dönemde bahsedilen kadar büyük bir sıkıntı yok aslında. Bu biraz da dış ticaret boyutuyla değinilmesi gereken bir konu ama bunun yanında bizim de çiftçimizi üreticimizi eğitmemiz gerekiyor. Ziraat mühendisi meslektaşlarımıza bu konuda çok iş düşüyor. Ama tabiî ki meseleyi sadece onların sırtına yüklemek doğru değil. Bir taraftan denetimi sıklaştırırken bir taraftan çiftçinin eğitimini doğru yapmazsak; aynı zamanda ürünlerini garanti altına almak için bu mücadeleyi nasıl yapabilecekleri konusunda destek sunmazsak bu sorunlarla karşılaşmamız çok normal dedi.
KURU İNCİRDE JEOTERMAL SORUNU
Özellikle Aydın, Manisa, Denizli'de kurulan jeotermal enerji santrallerinin bölgedeki tarımsal üretimi olumsuz etkilediği, incir, zeytin ve üzüm başta olmak üzere tarımsal ürünlerin üretimini, kalitesini olumsuz etkilediği tartışılıyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Çiftçi, jeotermal enerjinin tarımsal üretim üzerindeki etkisine ilişkin yatırımcılara çağrı yaparak, Jeotermal ciddi bir sıkıntı. Bunun kalıntılarının etkisi olabilir mi? Olabilir... Bunu tam olarak bilmiyoruz. Elimizde sonuç olmadan kesin bir şey söyleyemeyiz. Ancak şuan buna dikkat çekmek zorundayız. Bu kadar sıkıntılarımız varken ve dünyada da hiçbir bölgede bu kadar kaliteli incir ve üzüm üretilmezken bu alanda da jeotermal enerjiyi üretimimizi tehdit edecek şekilde hızla artmasını asla kabul etmiyoruz. Bunun biran önce durdurulması gerekiyor. Günlük yediğimiz sebze-meyve, zeytin ve diğer ürünler için de çok önemli. Bu su buharıdır içinde zararlı madde yoktur deniyor. O zaman biz oda olarak talibiz, bunu noter aracılığıyla analizlerini yaptıralım ve kamuoyuyla paylaşalım. Jeotermal yatırımcılarına buradan böyle bir çağrıda bulunmak istiyorum dedi.İtalyan Tarımcılar Derneği Coldiretti'nin Türk fındığı ile birlikte kuru inciri de tehlikeli ürünler arasında göstermesini değerlendiren Çiftçi, İncir zaten riskli bir üründür. Yıllardır bizim üzerinde durduğumuz bir konu. Bunun biraz politik kaygılarla da alınmış bir karar olabileceğini düşünüyorum. Çünkü her iki üründe dünyada söz sahibiyiz. Fındıkta birinciyiz, incirde de ona yakın bir yerdeyiz. Ürünlerimiz kalite açısından da söz derece önemli. Bunun daha ihtiyatla yaklaşılması gereken bir değerlendirme olduğunu düşünüyorum. Ama bizim incir kuruturken oluşan aflatoksinden ari ürün üretme çabamızdan vazgeçmemiz gerekiyor ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi