Sayfa Yükleniyor...
Şiirleriyle Türkiye çapında tanınan yazar-şair Fergun Özelli ile son çıkan öykü kitabı Sarhoş Kapı hakkında konuştuk
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ
1955 Ilgaz doğumlu ancak hayatını İzmir'de geçirmeye devam ve bir İzmirli olarak nitelendirebileceğimiz şiir ve öykü yazarı Fergun Özelli ile Eylül 2015'de çıkan "Sarhoş Kapı" adlı kitabını konuştuk.
Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1955'te Ilgaz'da doğdum; ama aileden İzmirliyim ve hep İzmir'de yaşadım. Özel şirketlerde mali işler yöneticisi olarak çalıştım. Şu anda da emekli olma adımları atıyorum kendimce. İlk şiirlerim, Dönemeç ve Yusufçuk dergilerinde çıktı. Körfez, Küçücük ve Dilizi dergilerinin yayın kurullarında yer aldım. Şiir kitaplarım, Buralardan Gitmeliyim 1985'te, Yirmi Dört Satır Yalnızlık 1990'da, Aşkıya 1997'de, Kilitli Defter 2005'te, Narin Zehir 2007'de gülümsediler dünyaya. Öykü kitabım Sarhoş Kapı da Eylül 2015 tarihinde doğdu. Aşkıya isimli şiir kitabım da 1998 yılı Türk Tabipleri Birliği Behçet Aysan Şiir Ödülü'nü, Ünal Ersözlü ile paylaştı.
Yazar olma süreciniz nasıl gerçekleşti, hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?
Okuma yazmayı öğrendikten beri önce bol bol çizgi roman, sonra da yaş dönemlerime uygun roman ve öykü kitapları okudum. Bol bol da müzik dinledim. Bir şeyler karalamaya da 1969-1973 yılları arasında başladım denebilir; hepsi de öykü ya da şiir diye karalanmış berbat metinler. Hatta o yaşlardaki aklımla o dönemlerde yayınlanan Son Havadis gazetesi öykü yarışmasına bile katılmışım çılgınlığı düşünün. Lise çağlarımda da edebiyat öğretmenlerim kompozisyon dersinde çok çekti benden. Her sınavda bir öykü karalıyordum çünkü Ayrıca arkadaşlarımın aşk mektuplarını yazma işi de bana verilmişti okuduğum lisede. O da ayrı güzel bir anıdır bende. Üniversite çağlarımsa ilk şiirlerimin yayınlandığı dönem oldu. Yani edebiyat dünyasına o yıllarda adım attım, giriş o giriş; bugüne kadar geldik işte
HA! DEYİNCE YAZILMIYOR
Kitaplarınızı ortalama ne kadar bir sürede tamamlıyorsunuz?
Yayınlanma tarihlerini verdiğim kitaplarımdan da görülebileceği gibi, ortalama altı yıldan önce bir kitap yayınlayamamışım bugüne kadar. Şu anda baskıya hazır bulunan yeni şiir kitaplarımınsa ortalama hazırlanma süresi yine ortalama on dört yılı bulmuş. Özetle diyebilirim ki, bir kitap, "Ha!" dediniz mi yazılmıyor. Okuma, düşünme, gözlemleme, araştırma, düşleme ve kaleme alma, yaratma süreçleri var her kitabın ve bir de son okuma evresi. Bu evre de gözünüzden kaçmış fazlalıkların, yanlışlıkların arındırılması dönemidir, yani ince işçilik dönemi işte bütün hikaye kısaca bu.
Sizce yazmak, yazarlık öğrenilebilir bir durum mu? Yoksa bir beceri, yetenek işi midir?
Evet, yazmak öğrenilebilir; ancak bu yazar olmaya yetmez. Çünkü: Sait Faik, Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Leyla Erbil, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Turgut Uyar, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Anton Çehov, Gabriel Garcia Marquez, Dostoyevsky, Franz Kafka, Baudelaıre, Shakespeare, Kavafis, Ursula K.Le Guin ve benzeri olmak öğretilebilir ya da öğrenilebilinir mi? Mümkün değil. O nedenle önce doğuştan gelen yetenek diyorum; ama iş sadece yetenekle de bitmiyor. Yeteneğin de Her şeyi ben bilirim; en büyük benim" saçmalamalarından uzakta, sürekli olarak işlenmesi, çoğaltılması, büyütülmesi ve parlatılması gerekiyor. Bu da oldukça büyük bir emek ve çaba gerektiriyor. Geçmiş insanlık tarihinin, sanatsal açıdan, heba olmuş yetenekler mezarlığı olduğunu da unutmamak gerek.
"BİRBİRİNDEN AYIRMAK GEREKİR"
Yazdıklarınızda kendinizi ne kadar yansıtıyorsunuz?
Şiir, öykü ve romanı birbirinden ayırmak gerekir. Çünkü şiirde daha çok kendi iç sesiniz haykırır okura ve dünyaya ama öykü ve romanda öyle değil. Öyküde, öykü kahramanlarınız sizden parçalar taşısa bile sizi silen bir bağımsızlığa sahiptirler. Sizin ağzınızdan anlatılsalar bile asla siz olmazlar, hatta metinde onlar yönlendirir sizi.
Bize son kitabınız "Sarhoş Kapı"dan söz edecek olursanız, neler söylersiniz? Kitap hakkında aldığınız yorumlar nasıl?
Sarhoş Kapıdan ben söz etmeyeyim, söyleyenlerden aktarayım isterseniz; Sadık Aslankaya:"Fergun Özelli, nice şiir kitabından sonra yayımladığı ilk öyküler demeti Sarhoş Kapı ile yalnız şaşırtmıyor, yazınsal tat belleğimizi geliştiren bir hüner de sergiliyor. Kimileri küçülerek öykü örneği olarak alınabilecek, hatta fıkra havası estirdiği öne sürülebilecek verimlerinde, sarsıcı, silkeleyici ama "mırıltılı sevinçler"e dayalı bir anlatı evreni getiriyor önümüze. Çok sesli okuma olanağı sunan, yüksek soyutlayım düzeyiyle her biri bir kuyum değeri taşıyan dil adası, minik şiir armağanı bu öykülerinde taze sabah duygusu yaymayı da başarıyor Yalnızlığa dönük seçimi, doğayla bütünleşme eğilimi, toplumla yaşadığı çatışma, uyumsuzluk vb. izlekleriyle Öyküye, şair duyarlılığıyla kazandırdığı bıçak sırtı bir enginlik de getiriyor."
Jale Sancak: Sarhoş Kapı, şairin ilk öykü kitabı; kısa, yoğun, özgün ve yaratıcı öyküler toplamı. Bir yüzleşme kitabı. Her türlü iktidarı sorgulayan bu kitap, hem sarsılarak hem de coşku duyarak okunuyor.
Raşel Meseri: Biliriz ki film sekansları çoğunlukla bir bütünün içindeki kendileri de birer bütün olan küçük parçaları temsil eder. Sekansların toplamı ise onların toplamından farklı bir bütün olan filmi oluşturur. Fergun Özellinin Sarhoş Kapıdaki öykülerini okudukça bunu hissettim. Her bir öykü hem kendi içinde bir hikâye anlatıyor, hem de diğer öykülerle birleşerek kitabın bütüncül öyküsünü ortaya çıkarıyordu. Öykülerde yer alan farklı zaman dilimleri, acı, mutluluk, aşk, ezilmişlik ve başkaldırı hikâyeleri, öykülerin birbirlerine değmesi ile birlikte kolektif duygulara ve insanlık hallerine işaret etmeye başlıyordu. Yazar okuyucunun yerini değiştirerek yapıyordu sanki bunu. Bazen yazarın karşısına oturup onu dinlemesini, bazen de yazarın ağzından konuşmasını sağlayarak. Tıpkı Ingmar Bergmanın kült filmi Personada yaptığı gibi
Eyüp Bülent Yardımcı: Ne zamandır okuduğum kitaplardan tat alamıyordum. Bu tatsızlıktan Fergun Özelli'nin "Sarhoş Kapı" ve Burhan Sönmez'in "İstanbul İstanbul" kitaplarıyla kurtuldum. Dil zevk vermiyorsa, konu hikâye.
Ahmet Günbaş: Sarhoş Kapıyı nihayet araladım! Uzunlu kısalı 58 öykü var içinde. İnsan sorunsalını kavramsal düzeyde sorgulayan satırlardan geçerken, öykü-şiir sarmalında, nahif ama keskin ve külyutmaz bir dille karşılaştım. Özelli, bir derinlikölçer uzmanı! Sözümü, dengede kalmaya çalışan bir öykücükle bağlarken, okumada seçici bir tavır içine girmek isteyenlere Sarhoş Kapıyı sevgiyle öneriyorum.
Ünal Ersözlü: Bir şair için öykü yazmak, kanımca zordur. Öyküde hem şiire dokunmak, ama yazdığının öykü olma gerçeğinden uzaklaşmadan, bunu yapabilmek ustalık ister. Fergun, bunu fazlasıyla başarmış Sarhoş Kapıda. Bir solukta okunuyor yazdıkları. Çok güzel, çok yalın bir dil. Hem gündelik hayatımıza dokunuyor öyküler, hem insanı düşünmeye, felsefe yapmaya kışkırtıyor; kitabın tümü, bütün öyküleri çok güzel. Uzun öykülerde, bazen derinlerde bir yerde kanadığınızı hissediyorsunuz Kısa öykülerinden alınan tat farklı. Geri dönüp tekrar tekrar okumak istiyor insan
ŞİİR: SİZSİNİZ
Şiir size neyi ifade ediyor?
Bana göre şiir inadına isyandır, isyankardır, direnmeyi ve umudu taşır içinde İçselleştirir. Aşkın, her anlam ve alandaki yansımasıdır. Hüzün ve acıdan beslenir ama sevinç ve coşkuyu arzular. Dağlarda, kırlarda dolaşsa da aslında gerçek bir kentlidir. Nesnelere de canlılara baktığı gibi bakar, ayrımcı değildir. Bilinmezleri bilinir, sorulmazları sorulur kılmaya adamıştır kendini. Ulusal tatlar taşısa da her zaman evrenseldir. Yoğun bir bilinçaltı savunmasıdır. Müzikle, resmin birleştirici ve en vefakar kardeşidir. Şair ve okuru için, içinde yaşanan sisteme karşı verilen özgürlük ve bağımsızlık savaşıdır. Tarih deşen sorgucu, bağışlamaz kayıtçıdır. İktidar olmayı ve iktidarları hiç sevmez. Damarlarda, bilim ve felsefe yuvarlarıyla gezen ama onlara benzemeyen anlaşılmaz bir sıvıdır. Dişidir, sözcük doğurur. Sadece sevilmek isteyen bir çocuktur. Sadelikle, karmaşıklığı aynı tencerede pişirir. Silahtır, silahları yakar; serçedir, zulmün gözünü oyar. Kıldan ince dil ipinde yürüyen, usta bir cambazdır. Mürekkebin uçacağını, kâğıdın eriyeceğini bilse de, hep sonsuzluğu hedefler. Yoksullara serum, zorbalara zehirdir. Kadınları sivriltir, erkekleri inceltir. Asla köle olmaz, kimseye yaltaklanmaz. Sürekli gençliktir. Hem yazan, hem okuyan açısından zor iştir. Kültürel birikimsizliği, dil düzeysizliğini asla sevmez. Atmosferine giriş için çaba sarf etmemeyi, birebir anlam kolaycılığını asla affetmez. Şairin emeğinin göz ardı edilmesine üzülür. Geçmişin yaşanmamış sayılmasını hoş karşılamaz. İmge, zeka, ironi, ritim ve duygu taşır beyninde. Onlar, onun en güzel arkadaşlarıdır. Doğayla, toplumla, bireyle bir hesaplaşmadır. Vicdandır, vicdan yaratır. Doludizgin sevmektir. Hayatın, hatta evrenin ta kendisi olduğuna inanmıştır, bu inancı da en güzel şiiridir.
İzmir İnsanı'nın okuma alışkanlığı ile ilgili neler söylersiniz?
Evet, İzmir şehrinin insanı okuyan bir insan grubu bu durum kesin. Kitapçılar, kitap fuarları dışında, şehrin dört yanına yayılmış okuma gruplarında; otobüste, dolmuşta, vapurda ve metroda ve sanatsal etkinliklerdeki etkin katılımlarda bu gerçeği görüyor ve onur duyuyorum bir İzmirli olarak. Ancak, erkek okurların da kadın okurlar kadar çoğalmasını gönülden arzu etmiyor değilim açıkçası. İzin verirseniz, bu da benim ileriye dönük bir dileğim olsun.
HEDEFİ: ÖYKÜLERİNİ SENARYOŞLATIRIP FİLM YAPMAK
İleriye dönük hedef ve projeleriniz nedir?
İzmir'in Damlacık semtinden doğmuş öykülerim var; onlar da ayrı bir kitap olacak. Hedefim, Damlacık tümüyle ortadan kalkmadan o öyküleri senaryolaştırıp filme çekilmesini sağlamak; dilerim başarırım zamanında. Onun dışında da yazmak, yazmak ve yazmak, sonra da şiir ve öykülerimle dünyaya açılmak.
kutu kutu kutu
FERGUN ÖZELLİ KİMDİR?
Fergun Özelli, 1955de Ilgazda doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları İzmirin Damlacık semtiyle Seferihisar ve Karşıyaka ilçelerinde geçti. İlk ve ortaokulu Seferihisar'da, liseyi İzmir Atatürk Lisesi'nde okudu. Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi Finansman bölümünü bitirdi. Özel şirketlerde mali işler yöneticisi olarak çalıştı. Halen, İzmir Karşıyaka ve Seferihisar'da yaşıyor. İlk şiirleri, Dönemeç ve Yusufçuk dergilerinde tanıştı okuruyla. Küçücük, Körfez ve Dilizi dergilerinin yayın kurullarında yer aldı. Eserleri; Buralardan Gitmeliyim (Gündem Yay.1985), Yirmi Dört Satır Yalnızlık (Ayrım Şiir Yay.1990), Aşkıya (Piya Yay.1997-1.Basım), (Kanguru Yay. 2010 -2.Basım), Kilitli Defter (Şiirden Yay.2005), Narin Zehir (İlya Yay.2007) Şiir kitapları. Öykü Kitapları; Sarhoş Kapı (Can Yay.2015)
Haber Merkezi