Sayfa Yükleniyor...
İzmir Halk Sağlığı Müdürü Uzm.Dr. Bediha Salnur, İzmir'de son dönem kanser hastalarının evlerinde ve hastanelerde tedavi ve bakımları için çalışma yürüttüklerini açıkladı
AHMET TOPRAK
İzmir'de birçok başarılı çalışmaya imza atan Halk Sağlığı Müdürü Uzm.Dr. Bediha Salnur, 7'den 77'ye toplumun her kesimini ilgilendiren faaliyetleri ve projeleri hakkında bilgi verdi.
"Eli öpülesi halkımızın sağlığını korumakla görevli bir müdürlükte çalıştığımız için kendimizi onurlu ve gururlu hissediyorum" diyen Salnur, "Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak bir bebeğin doğumundan öncesi dönemini kapsayan, bebeklik, gençlik, erişkinlik, olgunluk, yaşlılık dönemi, yatağa bağımlılık dönemi, palyatif dönem, ölüm ve hatta ölüm sonrası olmak üzere geniş bir hizmet yelpazemiz var. Biz koruyucu sağlık hizmeti vermekle yükümlüyüz" dedi.
TERMİNAL DÖNEM KANSER HASTALARINI EVDE TEDAVİ EDİYORUZ
Terminal dönem yani son dönem kanser hastalarıyla ilgili bir çalışma başlattıklarını anlatan Dr. Salnur, bu dönemdeki hastaların artık hayattan bir beklentileri kalmadığını ancak tüm sıkıntılarına rağmen yaşamlarını sürdürdüklerini söyledi. Son dönem kanser hastalarının yakınlarının tedavisi noktasında çaresiz kalabildiklerini anlatan Dr. Salnur, "Hastalarının ağrıları var, yemek yiyemiyorlar. Bu yüzden ağrıyı kesmek, beslenmesi için hastalarını hastaneye götürmek istiyorlar. Bakın talep ne kadar küçük bir talep; sadece nakil. Evde Sağlık Ekiplerimiz terminal dönem kanser hastalarına beslenme, yara bakımı ve ağrılarını kesme gibi hizmetleri evinde veriyor. Yakınlarına da ihtiyaç olduğu takdirde psikolojik rehabilitasyon uyguluyoruz. Tüm bu ihtiyaçlar için hasta ve yakınlarının hastanelere taşınmasına gerek kalmıyor. Hastanın hastaneye gitmesi gerekiyorsa, ambulanslarımıza hastaneye transferlerini sağlıyoruz. Bu çalışmaya geçtiğimiz Ramazan ayının son haftasında başladık. İzmir'de şu ana kadar 800 civarında terminal dönem kanser hastası tespit ettik" dedi.
DOKUNMADIĞIMIZ HİÇBİR ALAN YOK
İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak halkın sağlığı anlamında dokunmadıkları hiçbir alan olmadığını anlatan Dr. Salnur, şunları söyledi: "Deniz suyundan, içme sularına, okul ve diş sağlığı taramaları, gebe takipleri, aşı takipleri, kanser taramaları gibi birçok görevimiz var. Halk Sağlığı Müdürü olduğum için bu hizmetleri verdiğimiz için Allahıma şükrediyorum. Gebe Bilgilendirme Okulları'nda normal doğumun anne ve bebek açısından faydalarını anlatıyoruz. Sezaryenin hem anneye hem de bebeğe olan zararlarını anlatıyoruz. Normal gebelik sürecinin nasıl geçmesi gerektiğini anlatıyoruz. Normal doğum oranlarını artırmak için Kur'an kurslarındaki kız öğrencilerimize de ders veriyoruz. Sezaryen için mutlaka tıbbi bir gereklilik olmalı. Ama bir anne, 'Ben sezaryen istiyorum' diye gittiğinde kadın doğum uzmanın anneyi ikna etmesi zor oluyor."
TANKIN ÖNÜNE YATAN HALKIMIZ İÇİN NE YAPSAK AZDIR
Grip olmamak için grip aşısının gerekliliğini, bebek ve çocukların kızamık, boğmaca gibi hastalıklara yakalanmamaları için aşılamanın önemini anlattıklarını belirten Dr. Salnur, "Tabi ki aşılamayı halkımızın takdirine bırakmıyoruz. Aile hekimlerinin görevli olduğu merkezler, anneyi, bebeğini aşıya getirmediği zaman arıyor. Aranmadığı takdirde ceza mekanizması çalışıyor. Bulaşıcı ve salgın hastalıklarının oluşmasını engelleyecek tedbirleri de alıyoruz. Belediyelerimizle birlikte halkımızın sağlıklı su içmesi için gereken önlemleri alıyoruz. Damacana su satışlarını denetliyoruz. Yaptığımız tüm bu görevle ne kadar özellikli bir alana hizmet verdiğimizi 15 Temmuz akşamı bir kez daha gördük. Demokrasimizi, ülkemizi korumak adına tankların önüne yatan, canını hiç düşünmeyen anneler, babalar, çocuklar ve dedeler. 'Bu halkımıza ne yapsak azdır" duygusuyla çalışıyoruz" dedi.
Haber Merkezi