Organ bağışında İzmir ilk sırada

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd.Doç.Dr. İlker Murat Arer, Türkiye’de yapılan organ bağışında İzmir’in ilk sırada olduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 05.11.2016 08:54
  • Güncelleme Tarihi : 05.11.2016 08:54
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Organ bağışında İzmir ilk sırada

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd.Doç.Dr. İlker Murat Arer, organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla kutlanan 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, günümüzde böbrek yetmezliğinin en başarılı tedavi yönteminin böbrek nakli olduğunu söyledi.

Böbrek naklinin canlı veya kadavradan yapıldığını ifade eden Arer, “Gerek canlı vericiden gerekse kadavradan yapılan başarılı böbrek nakillerinde diyaliz tedavilerinde olduğu gibi böbrek fonksiyonlarından bazıları değil, tamamı yerine getirilir. Böbrek hastalarının belirli diyet kısıtlamaları olmaktadır. Ayrıca, karın diyalizi veya hemodiyaliz olsun belirli aralıklarla yapılması gerekmekte ve zaman zaman bunlara bağlı komplikasyonlar oluşabilmektedir. Peritonit denilen karın zarı iltihaplanması durumu uzun süre hastanede yatış gerektirebilir. Böbrek nakli tüm bu sorunları ortadan kaldıracak yegane tedavi şeklidir. Böbrek naklinden sonra hastalara herhangi bir diyet kısıtlaması uygulanmaz. İstediklerini yiyip içmede özgürdürler” dedi.

YETERLİ BİLGİ SEVİYESİ YOK

Genel Cerrahi Uzmanı Yrd.Doç.Dr. İlker Murat Arer, beyin ölümü gerçekleşen bireylerde organ bağışı için izin oranının sadece yüzde 23.7 olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Diyaliz hastalarının yüzde 63.4’ü nakil istemiyor. Türkiye’de toplam organ bağışlayan kişi sayısı bazında ilk sırada İzmir yer alırken, Adana ise 7. sırada bulunuyor. Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre Türkiye’de yapılan böbrek nakillerinin yaklaşık 1/3’ü kadavra kaynaklı. Kadavra kaynaklı böbrek nakli oranı batı ülkelerinde ise yaklaşık yüzde 80. Bütün bunların nedeni ülkemizde organ bağışlarının henüz istenilen seviyeye ulaşamaması ve organ bağışı hakkında halkımızın yeterli bilgi seviyesinde olmamasıdır.”

DİYALİZDEN UZAK SAĞLIKLI GÜNLER

Böbrek nakli sonrası birinci yıla gelindiğinde hastaların yüzde 80-95’inin sağlıklı ve diyalizden uzak yaşamını sürdürdüğüne dikkati çeken Arer, “Canlı böbrek nakli sonrası hastaların yarısı 25 yıla sağlıklı girerken, kadavra böbrek nakilli hastaların yarısı 10 yıla diyalizden uzak ve sağlıklı girer. Nakil olan hastaların yüzde 80'i eski işlerini sürdürmektedir. Nakil olan özellikle genç hastalar çalışabilmekte, evlenebilmekte ve çocuk (hem kadın hem de erkek hastalar) sahibi olabilmektedir. Hastanın yaşam ömrü uzamakta ve bu dönemde yaşam kalitesi artmaktadır” diye konuştu.

6 YILDA 230 BÖBREK NAKLİ

Organ Nakli Merkezi’nde bugüne kadar toplam 230 hastaya böbrek nakli gerçekleştirdiklerinin altını çizen Arer, sözlerini şöyle tamamladı: “Hastanemizde nakil için ayrı bir yataklı servis mevcuttur. Nakil sonrasında hastalarımızın takip edildiği bu ünitede 6 oda ve 12 yatak bulunmaktadır. Bu başarılı nakillerimizde başta kurucu rektörümüz Sayın Prof.Dr. Mehmet Haberal olmak üzere değerli hocamız Yrd.Doç.Dr. Turgut Noyan, Anabilim Dalı Başkanımız Prof.Dr. Gökhan Moray ve Prof.Dr. Sedat Yıldırım hocalarımızın katkıları ve emekleri çok fazladır. Bize düşen görev ise toplumumuzda organ bağışı ile ilgili yeterli farkındalığı oluşturabilmek ve kadavradan yapılacak nakilleri artırabilmektir. Bu da toplumu bilinçlendirmek ve Organ Bağışı Haftası gibi etkinliklerle toplumun dikkatini bu yöne çekebilmekle mümkün olabileceğini düşünüyorum. Herkesin Organ Bağışı Haftası’nı kutlar, bağışçı sayılarımızın artmasını dilerim.” (İHA/ADANA)

Haber Merkezi