Tükürük bezi tümörüne dikkat!

KBB Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Ozan Seymen Sezen, ağzımızda saklı olan hayati fonksiyondan; tükürüklerden bahsetti; tükürük bezi tümörüne dikkati çekti


  • Oluşturulma Tarihi : 07.05.2019 07:07
  • Güncelleme Tarihi : 07.05.2019 07:07
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Tükürük bezi tümörüne dikkat!

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Vücudumuzdaki her organda görülebileceği gibi tükürük bezlerinde de birtakım hastalıklar yaşanabilir. KBB Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Ozan Seymen Sezen, tükürük bezi tümörleri ve tedavi yöntemlerini ele aldı.
“Tükürük, yüz bölgemize yakın 6 adet ve ağız içinde damakta bulunan yüzlerce tükürük bezinde salgılanır. Tükürük tat almaya yardımcı olurken aynı zamanda, diş minesini korur, ağız içinin nemli kalmasını sağlar” diyerek sözlerine başlayan Sezen, “Tükürük bezlerinde görülen en sık hastalık, ‘tükürük bezi enfeksiyonları’ ve taş oluşumudur. Tükürük bezlerinde oluşan enfeksiyonlardan farklı olarak tükürük bezi tümörlerinin oluşumu da görülebilmektedir” dedi.
ŞİŞLİKLERE DİKKAT!
Uzun süren şişliklere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Doç.Dr. Sezen, “Tükürük bezlerinde görülebilen tümörleri, genellikle kulak altı ve önünde, çene altında ya da çene altının orta hattında gözlemleyebiliyoruz. Tükürük bezi tümörleri, iki haftadan daha uzun süren şişlikler ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Bu tümörler çoğunlukla ağrısızdır. Ayrıca tümörler, yavaş büyüme eğilimindedir. Tümörlerin büyük bir çoğunluğu parotis bezinde, yani kulak önü ve altı tükürük bezinde görülür. Parotis bezindeki tümörlerin yüzde 80'i ise sevindirici bir şekilde iyi huyludur” diye konuştu. Çene altı bezlerinde karşılaştığımız tümörlerin büyük bir kısmının iyi huylu olduğunu kaydeden Sezen, “Tümörler genellikle 40-50 yaş aralığındaki bireylerde görülüyor. Tümörlerin tanısında ultrason yöntemi ilk aşamadır. Ultrason yöntemiyle gerçekleştirilen analizlerle teşhis süreci başlar. İkinci aşamada ise kitlenin yerleşimini ve karakterini daha iyi anlamak için Emar (MR) yöntemine başvurulmaktadır. Bunların yanı sıra iğne biyopsisi yaparak kitleden hücreler alınmakta ve tümörün iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğu tespit edilebilmektedir. Biyopsi işlemi tedavi süreci için çok önemli bilgiler elde edilmesini sağlar. Biyopsi işleminin bir zararı  yoktur, kolayca ve konforlu bir şekilde yapılabilmektedir. Biyopsi uygulaması hastaya herhangi bir şekilde rahatsızlık vermez. Hastalar tarafından biyopsi konusunda en fazla endişe duyulan durum, işlemler uygulanırken tümörlerin yayıldığı korkusudur. Biyopsi işlemlerinde tümör yayılmamaktadır” bilgisini verdi.
KÖTÜ HUYLU TÜMÖRLER
Tümör tedavisinin cerrahi müdahalelerle yapıldığını aktaran Sezen, şöyle devam etti: “Ultrason, Emar (MR) ya da biyopsi işlemleri sonucunda iyi huylu olduğu tespit edilen tümörler, eğer çene altı tükürük bezinde oluşmuş ise tümör ve tükürük bezinin tamamı çıkartılmaktadır. Tümörler parotis tükürük bezinde, yani kulak önü ve altında bulunan tükürük bezlerinde ise tümör ile birlikte bezin bir kısmı çıkartılır. Eğer tümör kötü huylu ise daha geniş cerrahiler gerekebilir. Hastalığın boyun bölgesine yayılımı söz konusuysa boyun lenf nodlarının temizlendiği, boyun diseksiyonu uygulanır. Bu ameliyat sırasında yüz sinirinin çok yakınında bir müdahale yapıldığından çok dikkatli davranılmalıdır. Kötü huylu tümörlerin tedavisi için gerçekleştirilen cerrahi müdahale sonrasında nadiren de olsa ışın tedavisi (radyoterapi) gerekebilir. Ayrıca radyoterapinin yanı sıra ilaçlı tedavi (kemoterapi) de uygulanabilmektedir.”

Haber Merkezi