Sayfa Yükleniyor...
Klinik Psikolog Sinem Özdener, ilişkilerde yaşanan sorunların sebebinin sıklıkla bağlanma stili olabileceğini belirtti. Özdener, “Bağlanma stillerinin temelleri küçük yaşlarda atılsa da bu durum sonradan değiştirilebilir. Güvensiz bağlanmanın nasıl geliştiğini ve ilişkilerimizi nasıl etkilediğini öğrenmekle başlayabiliriz” dedi
Bağlanma stilimiz, erken çocukluk döneminde aile ve bakımverenlerle kurduğumuz ilişkilerden köken alır ve yetişkinlik döneminde sosyal ilişkilerimizde kendini gösterir. Özdener, bağlanma stilinin yaşamın erken dönemlerinde şekillendiğini, ancak sonradan değiştirilebileceğini vurgulayarak, “Kişinin öz farkındalığının güçlendirilmesi ve sorunlarının ne olduğunun bulunmasıyla birlikte çeşitli çözümler üretilebiliyor” dedi.
Özdener, John Bowlby’nin bağlanma teorisine atıfta bulunarak, insanların evrimsel olarak sağlam ilişkiler geliştirmesinin ve bu ilişkilerin sürdürülebilmesinin hayatta kalma ve üreme açısından önemli olduğunu belirtti. Bağlanma ihtiyacının doğuştan geldiğini ve bireylerin ilişkilerindeki davranışlarının arkasındaki temel dürtülerden biri olduğunu vurguladı.
Klinik Psikolog Sinem Özdener, güvensiz bağlanma stillerini şöyle açıkladı:
Kaygılı Bağlanma Stili: Kaygılı bağlanma stili geliştiren kişiler, kendilerine karşı olumsuz, ilişkideki diğer kişiye karşı ise olumlu bir bakış açısına sahiptirler. Kendini değersiz hissetme, verilen ilgiyi hak etmediğine inanma gibi düşünceler yaygındır. Bu kişiler, partnerlerinin onları terk edeceği korkusuyla yoğun kaygı yaşarlar ve ilişkilerinde güven arayışı çok güçlüdür.
Kaçıngan Bağlanma Stili: Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler, kendilerine karşı olumlu, başkalarına karşı olumsuz bir bakış açısına sahiptirler. Duygusal bağımsızlık ve kendi kendine yeterlilik duygusu yüksektir. Başkalarına bağımlı olmayı tercih etmezler ve duygusal yakınlıktan kaçınırlar.
Karmaşık Bağlanma Stili: Karmaşık bağlanma stiline sahip kişiler hem kaygılı hem de kaçıngan bağlanma özellikleri gösterirler. Bu da dışarıdan tutarsız görünen davranışlara yol açar. Hem ilişki içerisinde olmayı arzularlar hem de bu düşünceye yönelik korku geliştirirler, bu da duygusal ilişkilerden kaçınmalarına neden olur.
Güvenli bağlanma stiline sahip kişilerin, güvenip güvenilme konusunda kaygı duymadıklarını ve duygularını rahatça ifade edebildiklerini belirten Özdener, bu kişilerin kendilerine ve başkalarına karşı olumlu bir bakış açısı geliştirdiklerini ifade etti. Güvensiz bağlanma, kişinin sürdürebilir ve sağlıklı ilişkiler kurmasının önündeki engelleri tanımlarken, güvenli bağlanma stili bunun tam tersi özellikler gösterir.
DEĞİŞİM MÜMKÜN
Özdener, bağlanma stilimizin değiştirilebileceğine dikkat çekerek, “Bağlanma stillerinin temelleri yaşamın erken dönemlerinde atılsa da bu durum sonradan değiştirilebilir. Güvensiz bağlanmanın nasıl geliştiğini ve önemli ilişkilerimizde düşünce ve davranışlarımızı nasıl etkilediğini öğrenerek bu sürece başlayabiliriz” dedi.
Arun Acumsal