Sayfa Yükleniyor...
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Zülfikar Danaoğlu, kalp ve damar hastalıklarından korunmadan modern yaşam tarzının etkisinden bahsederken, kalbimizi korumak için vücudumuzun kullanma talimatlarına uymamız gerektiğini söyledi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
Uzun yıllar İzmir Kent Hastanesi bünyesinde görev yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Zülfikar Danaoğlu ile kalp damar hastalıkları ve damar sertliği hastalıkları üzerine konuştuk. Dr. Danaoğlu, kalp hastalıkları konusunda yapılması gerekenlerin oldukça basit olduğunu belirtti. Dr. Danaoğlu, kalp damar hastalıklarından korunmak için en iyi reçetenin bilgi olduğunu söyleyerek, Bizim toplum olarak en çok korktuğumuz hastalıkların başında kanser geliyor ama toplumdaki bütün kanserden ölümleri toplasanız kalp hastalıklarının açtığı ölümlerden daha fazla değildir. O yüzden kalp hastalıkları önemlidir. Hastaneye en çok yatış sebebi göğüs ağrısı ve kalp yetmezliği şikayetleridir. Kalp hastalıklarında hep sonuçları konuşuyoruz fakat toplumun sonuçlardan çok sebepler konusuna daha çok odaklanması gerekir. Klasik şekilde bu konuya bakıp tuzdan uzak durun, tansiyonunuzu ölçtürün demeyeceğim. Tansiyonunuzu ölçtürmeden önce tansiyona yol açacak şeylerden uzak durmamız gerekir. Damar sertliğine yol açan şeyleri sıraladığımızda sigara, şeker hastalığı, tansiyon, yüksek kolesterol, yaş-aile öyküsü ve tabi ki cinsiyet ve ırksal özellikleri sıralayabiliriz. Size şöyle bir örnek verirsem; siyah ırktan olan insanlar maalesef bu konuda daha şanssızlardır. Daha sportmen bir hayat yaşamalarına rağmen daha genç yaşta kalp krizi geçiriyorlar. Onlar şeker hastalığına ve hiper tansiyona bizden daha çok yakalanıyorlar diye konuştu.
DAMARINIZIN TEFLONUNA DİKKAT EDİN!
Dr. Danaoğlu, hastalarını hastalıktan kurtarmada ilaçsız kurtulmanın ya da hastalığı geriletmenin yollarını ararken asıl sebeplere indiğinin altını çizerek, Kalp hastalıkları kalp damarlarının içinde birikim olmasıdır. Damarın iç yüzeyi çiziliyor. Normal şartlarda kan bu damarın içinde pıhtılaşamaz. Sağlıklı bir damarın içinde kişi ölse bile kan pıhtılaşmaz. Pıhtılaşması ya da orada bir birikim olması için bu teflon gibi bir tabakanın olması gerekir. Endopen diyoruz biz ona. Damarınızın teflonuna dikkat edin. Olay orada başlıyor. Klasik risk faktörleri bu teflonu çiziyor. Ondan sonra kolesterol ve benzer maddeler gelerek buraya yapışıyor. Kolesterol bir numaralı etken değildir. Benzetme yerinde olursa kolesterol sadece orada dolaşan bir benzindir. Ama siz orada kıvılcımı ateşlerseniz o benzin size zarar verir. Bu yüzden kolesterol her şeyden sorumlu değildir. Ben daha çok işin o kısmına odaklanmaya çalışıyorum. Hastalarımı da daha çok oraya odaklamaya çalışıyorum. Dünya Sağlık Örgütü bunlara sebeplere yol açan sebepler olarak bakıyor. Yani şeker hastalığına, tansiyona, fazla kiloya ne yol açıyor. Ona bakmamız gerekiyor ifadelerini kullandı.
HER ŞEYİN SORUMLUSU KOLESTEROL DEĞİLDİR
Kalp damar hastalıklarında işin dönüp dolaşıp yaşam tarzımıza geldiğine değinen Dr. Danaoğlu, Kolesterol burada bir göstergedir. Ben kolesterolü bu konuda tamamen masum olarak görmüyorum. Ama tek başına her şeyden de sorumlu tutmuyorum. Ben ortada durma taraftarıyım. Mesela ailesel kolesterol yükseklikleri var. Bu ailelerin tek özellikleri kolesterol yüksek olmasından dolayı 25-28 yaşlarında kalp krizi geçirmeleridir. 40lı yaşlarda kalp krizinden ölüyorlar. Baktığınızda kolesterol yüksek olduğundan dolayı bunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Demek ki kolesterol tek başına masum değildir. Ama her şeyin de sorumlusu değildir. Dünyada en düşük kolesterol seviyesine sahip kişiler Kenyada yaşayan Masailerdir. Bunlar toplayıcılık ile yaşayan kabilelerdir. Bir tür yaban sığırları var. Bütün proteinlerini bu hayvanlardan sağlıyorlar. Onların sığırlarının sütü daha da yağlıdır. Bunların yaşantılarına bakıldığı zaman toplam kolesterol değerleri 120-130 civarındadır. Bu Masailerden biri Kenya Nairobiye taşındıkları zaman kolesterol seviyeleri daha da yükseldiği gözlenmiş. Çünkü hareket azalıyor ve yemeği bulmaları daha da kolay oluyor. Biraz daha Kenyadan Batı Avrupa veya Amerikaya taşınanlarda ise kolesterol seviyelerinin iyice yükseldiği görülüyor. Bu bize genetik kadar yaşam tarzının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Onun dışında Japonlarda da bol bol balık yemelerine göre kalp krizi oranı o kadar düşük değildir. Japonyadan Amerikaya göçenlerin kalp krizi oranları artıyor. Amerikaya göçüp Japon geleneklerini devam ettirenler ile Amerikan tarzı yaşamı kabul eden Japonlar kıyaslandığında Amerikan yaşam tarzını benimseyenlerin daha çok kriz geçirdiği gözlemleniyor dedi.
BABANIZIN VE DEDENİZİN YAŞAM TARZINA DÖNÜN
Dr. Danaoğlu bir asır öncesine kadar bir numaralı ölüm sebebinin enfeksiyonel hastalıklara bağlı ölümler olduğuna dikkat çekerek, Yüzyıl öncesine kadar oğlunun düğününü gören şanslıydı. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı arasında ölüm sebebi savaşlardı. İkinci Dünya Savaşından sonra ise kalp damar hastalığı ya da damar sertliği dediğimiz sebep ortaya çıktı. Benim babam işine yıllarca bisiklet ile gitti geldi. Babam 82 yaşında hala bisiklete biniyor. Ben işe giderken bisiklete binmedim. Benim üniversitenin sadece 5. ve 6. sınıflarında bisiklete binme şansım oldu. Şu anda arabamla işe gidip geliyorum peki ne kaybettim. Yağlarım yerine benzinimi yakıyorum. İşin özünde ilaçlardan kurtulmak istiyorsanız babanızın ya da dedenizin yaşam tarzına dönmeniz gerekir. Ekmeğinizi kepekli tüketin. Dedeniz ekmeğini fırından almıyordu anneanneniz pişiriyordu. Sebzesi mutlaka vardı. Dedelerinizi bir apartman dairesinde oturtamazsınız. Bol bol yeşillik tüketin. Yağlı yiyecekler yiyebilirsiniz ama babanızın ya da dedenizin yürüdüğü kadar da yürümeniz gerekir şeklinde konuştu.
GENÇLERDE UYARI GELMEDEN KRİZ GELİYOR
Yaşı orta yaşın üstünde olanlarda daha çok yürüyünce daralmanın ortaya çıktığını, kanlanma bozukluğu ile yolun daraldığını ve şikayetlerin gelmeye başladığına dikkat çeken Dr. Danaoğlu, Ama gençlerde bu durum böyle olmuyor. Bir kaza oluyor ve tır bir anda devriliyor. Bir alternatif arayamıyorsunuz. Kalbimizin üzerindeki damarlar sürekli dönüyor. Bir boru düşünün sürekli dönüyor. Ben bu borunun içine sert bir parça koyarsam nereden kırılacak. Kıvam farkının olduğu yerden kırılacaktır. Damarlarda da genelde o problem oluyor. Damar sertliğinin canlı kısımları da var cansız kısımları da var. Cansız kısımlar zaten çok zararlı değillerdir. Kireç orada durur. İleri yaşlardaki hastalarda damar sertliğini oluştuğu kısım kireçli oluyor. O yüzden onlar da kriz daralma ile geliyor. Gençlerde bu plağın yumuşak ve canlı kısmı daha fazla ölü kısmı dediğimiz kireç kısmı daha da azdır. Yaşlılarda kireç kısmı daha fazla canlı kısmı daha azdır. Peki, biz neye müdahale etmeye çalışıyoruz. Biz ilaçlarla birlikte canlı kısma müdahale etmeye çalışıyoruz. Çünkü bu kısım artıp azalabilen bir kısımdır diye konuştu.
BİR KAT MERDİVEN ÇIKMANIN BİLE FAYDASI VAR
Dr. Danaoğlu, kalp damarlarındaki teflon tabakasını yerine koymadığımız sürece damarın yine tıkanma riskiyle karşı karşıya olduğunun altını çizerek, Yapmamız gerekenleri sıraladığımızda beslenmenin özünde birinci aşamada teflonu çizdirmemeye çalışıyoruz. İkinci aşamada da teflonu çizebilecek bütün faktörleri ortadan kaldırmalıyız. Tansiyonu şekeri engellemeliyiz. Üçüncü aşamada ise oradaki kolesterolü engellemeye çalışmalıyız. İşin tedavisini bildiğin zaman bunları daha iyi yaparsınız. Ne diyoruz, yürüyüş yapın diyoruz. Bunu dememizin amacı daha çok yağ yakmanızı istememizdir. Bir kat merdiven bile çıksanız onun bile faydası var. Ama gün içinde bir postacının yürümesi ile bir kafedeki adamın yürümesi aynı yürüme değildir. Vücudu yoracak kadar bir yürüyüşün yapılması gerekiyor. Kişilerin kilosu ve yapısı farklı olduğu için herkes için aynı şeyi söyleyemeyiz. Günde 10 bin adım atmanız gerekir. Burada amaç kaloriyi depoya değil kaslarla harcamaya çalışmaktır. Yağlı olan bir karaciğer ile yağlı olmayan bir karaciğerin çalışma kapasitesi aynı değildir. Kilo aldığınız zaman her şeyiniz değişir dedi.
KALBİNİZİN SINIRINI SİZ BELİRLEYİN
Spor yaptığımız zaman kalbimizi oluşabilecek durumlara karşı adapte edebileceğimizi söyleyen Dr. Danaoğlu, Çünkü kalbimizin adaptif bir yapısı vardır. Bu şekilde yaparsanız kalbinizi zor şartlara hazırlamış olursunuz. Zor şartlar nedir; enfeksiyon, hastalık ve açlıktır. Kendi sınırımızı zorlamalıyız. Bir aracın devrini arttırarak torkunu arttırabilirsiniz. Ama kalpte böyle bir durum yoktur. Kalbin genişleyebilme kabiliyeti vardır. Kalbinizin sınırlarını siz çizebilirsiniz. Kalbiniz zorlandıkça kendini ona göre geliştirir. Yeter ki birinci vitesten hemen beşinci vitese geçmeye kalkışmayın. Böyle yaparak kalbinize zarar verirsiniz. Kalbinize yeterli hazırlık imkanını vermeniz gerekir. Haftada en az üç gün en az yarım saat konuşacak ama şarkı söyleyemeyecek bir tempoda yürümelisiniz. Kış vakti terleyecek kadar yürüyüş yapmalısınız. İşin temelinde bizim beklentimiz odur. İkinci olarak beslenme konusunun temeli şudur; mümkün olduğunca hayvansal yağları ya da hayvansal gıdaları azaltmak. Olabildiğince sebzeleri ve bitkileri vücudumuzda çoğaltmalıyız. Bitkisel yemekleri çoğaltmalıyız. Zeytinyağ da bitkisel bir yağdır. Zeytinyağı da bir yağdır. Ama bitkisel olması nedeniyle en iyi yağdır. Ama sonuçta onunda fazlası zarardır ifadelerini kullandı.
ÖĞÜN ATLAMAYIN
Dr. Danaoğlu, Giritli ya da Akdenizli gibi beslenmenin gerekliliğine dikkat çekerek, Giritliler her gün yemek yemiyor. Akdenizliler de kalp krizi geçiriyorlar ama bize göre daha az kalp krizi geçiriyorlar. Çünkü o hayvansal gıdanın verdiği o zararın bir kısmını salata, sebze, ot ve meyvelerle geriye döndürüyorlar. Hayvansal gıda yemeyince proteini nereden alacağız diyeceksiniz. Bitkilerde zaten yeterince protein var. Vücudunuz yemek yerken bir tek şeye odaklanır, vücut gıdanın ağırlığına değil ihtiyacı olan kaloriye odaklanır. Sana o kaloriyi aldırtıncaya kadar yemek yedirtir. Vücudumuz fırsatını bulduğu zaman karnını doyurup depolamak üzerine çalışır. Açlık sınırı arttığı için öğün atlamayı yapmamak lazım. Yemek konusu büyükşehirlerde artık ihtiyaç değil bağımlılıktır. Daha ayrıntılısını merak eden bana başvursun. Öğün atlarsanız yağlı yiyeceklere olan iştahınız artar. Vücudunuzun mantığını anlarsınız bu tür sorunlarla karşılaşmazsınız. En iyi reçete bilgidir. Hasta ile 1 saatlik muayenede 20 dakika tedavi ise kalan 40 dakika bilgi vermekle geçiyor. Böyle olduğu zaman ilaçlı tedaviden daha iyi sonuç alıyorum. Vücudunuzun kullanma talimatlarına uyunuz diye konuştu.
Dr. Danaoğlunun reçetesi
Hayvansal gıdaların olabildiğince kesilmesi gerekir
Günde en az yarım kilo sebze yemeliyiz
İstediğiniz kadar mantar
İstediğiniz kadar fasulye, börülce kısacası baklagiller
Mısır, çiğ havuç yiyip, istediğiniz kadar baharat kullanabilirsiniz
Ev tipi sirke kullanın
Yumurtanın beyazını tüketin
Haftada iki gün balık yiyebilirsiniz
Haber Merkezi