Yüksek tansiyonun sinsi tehlikesi: Uzmanı uyardı

Prof. Dr. Duygu, hipertansiyonun atar damarlar içindeki kanın damar duvarına uyguladığı anormal yüksek basınç olarak tanımlandığını belirtti. Birinci derece yakınlarında yüksek tansiyon bulunan, aşırı kilolu, fiziksel olarak hareketsiz yaşam tarzı olan, aşırı tuz tüketen, aşırı alkol alımı olan, stresli yaşam şekli olanlar ve şeker veya böbrek hastalığı olan kişilerde hipertansiyon riskinin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Dünya genelinde önlenebilir ölüm nedenleri arasında ilk sırada yüksek tansiyonun geldiğini belirten Prof. Dr. Duygu, yüksek tansiyonun felç, görme kaybı, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği ve tüm diğer atardamarlarda damar sertliğine yol açabileceğini ifade etti. Türkiye'de yapılan çalışmalara göre her 4 ölümden 1'inin nedeninin yüksek tansiyon olduğunu belirten Duygu, yüksek tansiyonun felç riskini 7 kat, kalp yetersizliği riskini ise 6 kat arttırdığını vurguladı.

Prof. Dr. Hamza Duygu, hipertansiyonun belirtilerinin çoğu kez sessizce ilerlediğini ancak sabahları, ense ve başın arka bölümünde hissedilen baş ağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi, sersemlik hissi, burun kanaması, konsantrasyon kaybı gibi belirtilerle ortaya çıkabileceğini söyledi. Ayrıca Türkiye'de tuz tüketiminin fazla olduğunu belirten Duygu, önerilen günlük tuz miktarının 6 gram olduğunu hatırlattı.

Prof. Dr. Duygu, yüksek tansiyonlu hastaların yaşam tarzı değişiklikleriyle tedavi edilebileceğini ve gerektiğinde doktor eşliğinde ilaç tedavisi uygulanabileceğini belirtti. Dirençli vakalarda ise doktor gözetiminde ilaç dışı tedavi seçeneklerinin olduğunu söyleyen Duygu, bu seçenekler arasında böbrek damarlarındaki sinirleri yok ederek tansiyonu düşüren "renal sempatik denervasyon" işleminin başarılı sonuçlar verdiğini ifade etti.

Arun Acumsal