Uzmanında kritik uyarı: Türkiye’de ekran süresi rekor seviyeye ulaştı

Türkiye’de ekran başında geçirilen süre ve sosyal medya kullanımı rekor seviyelere ulaştı. Uzmanlar, dijital bağımlılığın sadece ruhsal değil, fiziksel sağlığı da tehdit eden ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldiği uyarısında bulunuyor.

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : BÜLTEN
Uzmanında kritik uyarı: Türkiye’de ekran süresi rekor seviyeye ulaştı haberinin görseli

Ekran ve sosyal medya bağımlılığı, Türkiye’de giderek büyüyen dijital bir salgına dönüşüyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç ve Uzman Klinik Psikolog Pınar Aytaçlar, dijital bağımlılığın hem beden hem de ruh sağlığı üzerinde yıkıcı etkiler yaratabileceğini vurguladı. Uzmanlara göre, ekran başında günde 4 saatten fazla vakit geçirmek, kalp hastalıklarından depresyona, uyku bozukluklarından ölümcül pıhtı atmalarına kadar birçok ciddi sağlık sorununu tetikleyebiliyor. Sosyal medyada geçirilen sürenin hızla arttığını belirten uzmanlar, toplumu bu konuda bilinçlenmeye çağırıyor.

kılınc

“4 SAATTEN UZUN SÜRE EKRAN BAŞINDA VAKİT GEÇİRMEK TEHLİKELİ”

İEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, özellikle geceleri yatakta telefonla vakit geçirmenin masum bir alışkanlık olmadığını söyledi. Yatağın başucunda telefonla uyumanın ve gelen her bildirime tepki vermenin uykunun derinliğini azalttığını belirten Prof. Dr. Kılınç, ekran süresinin sınırlandırılması gerektiğini aktardı. Prof. Dr. Kılınç, “Dört saatten uzun süre sosyal medyada ve ekran başında vakit geçirmek, sağlığımız açısından tehlikeli. Sosyal medya molaları verilmesi, masa başında egzersiz yapılması ve uykudan en az yarım saat önce ekranlardan uzak durulması şart. Özellikle gençlerin ve çalışanların bu konuda bilinçlenmesi büyük önem taşıyor” diye konuştu.

“EKRANA UZUN SÜRE MARUZ KALMANIN ÖLÜMCÜL SONUÇLARI VAR”

Ekran bağımlılığının sadece ruhsal değil, fiziksel bir tehdit de olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kılınç, “Uykunun kalitesi düştüğünde, kalp ve damar sağlığı da olumsuz etkileniyor. Hareketsizlik; obeziteye, damar sertliğine ve hatta ölümcül akciğer pıhtılarına yol açabiliyor” dedi. Ekrana uzun süre maruz kalmanın kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarını da tetiklediğini belirten Prof. Dr. Kılınç, yanlış oturuş düzeninin de skolyoz (omurga eğriliği) ve bileklerde sinir sıkışmalarına neden olabileceğini ifade etti. 

aytaclar

“DEPRESYON VE KAYGIYLA İLİNTİLİ”

İEÜ Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (PUAM) Uzman Klinik Psikoloğu Pınar Aytaçlar, yapılan çok sayıda bilimsel araştırmaya göre sosyal medya bağımlılığının, depresyon ve kaygıyla ilintili bulunduğunu ifade etti. Aytaçlar, “Araştırmalar, depresyon ve kaygı düzeylerinin sosyal medya kullanımını etkileyebildiğini; aynı zamanda yoğun sosyal medya kullanımının da depresyon ve kaygı düzeyini artırabildiğini gösteriyor. Bu, önemli bir durum. Kişiler, ‘bir şeyleri kaçırma korkusu’ nedeniyle sürekli telefonlarına yöneliyor ve birbirleriyle iletişim halinde kalmaya çalışıyor. Özellikle kadınlarda ve kolektivist toplumlarda bu bağımlılık daha yaygın şekilde görülüyor. Kadınlarda sosyal bağlantı ve aidiyet ihtiyacı; kolektivist kültürlerde ise gruba dahil olma arzusu sosyal medya kullanımını artırabiliyor. Erkeklerde ise rekabet ve oyun odaklı çevrimiçi alanlar, daha fazla ilgi çekiyor. Erkekler, internet oyun bağımlılığına daha yatkın” ifadelerini kullandı.

“GEÇİCİ BİR ‘İYİ HİSSETME’ DUYGUSU OLUYOR”

Bireylerin, olumsuz duygulardan uzaklaşmak ya da yalnızlık hissini bastırmak amacıyla da sosyal medyada sıkça vakit geçirebildiğini söyleyen Aytaçlar, bu durumun dopamin sistemini tetikleyerek kısa süreli bir ‘iyi hissetme’ duygusu yaratabileceğini dile getirdi. Sosyal medya ve ekran bağımlılığının azaltılmasında bilinçli farkındalık egzersizleri ve terapi yöntemlerinin etkili olduğunu belirten Aytaçlar, “Sosyal medya, kişiye geçici bir haz sunuyor. Bu geçici rahatlama, uzun vadede ise gerçek ilişkilerden kopuşa, duygusal dengenin bozulmasına ve uyku düzeninde ciddi aksamalara neden olabilir. Bu hazzın yerini dolduracak, yaşama anlam katan alternatif aktiviteler oluşturmak, bağımlılıkla mücadelede önemli bir adım. Yemek yerken telefona bakmak yerine, yemeğin kokusuna ve tadına odaklanmak bile bu farkındalığı artırabilir” dedi.

 

Kaynak : BÜLTEN

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.