‘Anne’ sözüne hasret

En son bebekken gördüğü büyük oğlu İbrahim’in cenazesinde taktığı yaka fotoğrafı ondan kalan tek hatıra oldu. Yaşadığı acının ardından hayatını ikinci evliliğinden olan konuşamayan otizmli oğlu Yusuf’a adayan Şerife Akın, yıllardır ‘anne’ sözüne hasret


  • Oluşturulma Tarihi : 19.01.2019 09:23
  • Güncelleme Tarihi : 19.01.2019 09:23
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
‘Anne’ sözüne hasret

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Şerife Akın, Erzurum’un yoksul bir köyünde dünyaya geldi. Gerçek yaşını bilmiyor. Kimlikte yazanı söyleyerek “46 ya da 47” diyor. 10 kişilik ailenin geçimini çiftçilik yaparak sağlayan babası, ilkokuldan sonra okumasını istemedi. 1984 yılında ailesiyle birlikte İzmir’e yerleşti ve seralarda çalışmaya başladı. 9 yıl sonra görücü usulüyle bir evlilik yaptı. Bu evliliğinden İbrahim adında bir oğlu oldu. Fakat eşinin başka bir kadınla ilişki yaşamaya başladığını öğrenince boşanmaya karar verdi. Boşandıktan sonra babasının evinde yaşamaya başlayan Akın, eski eşi tarafından kendisine gösterilmeyen oğlunun izini bulabilmek için tek başına mücadele verdi. Yıllarca oğlunun hasretiyle yaşayan Akın, 7 yıl sonra ikinci evliliğini yaptı. Yusuf’un dünyaya gelmesiyle ikinci kez anne olan Akın, 7 aylıkken konulan otizm teşhisiyle bu kez kendini daha önce hiç bilmediği bir mücadelenin içinde buldu. Yıllar sonra ilk eşinin ailesinden gelen telefonla acıların en büyüğüyle tanışan Akın, 19 yaşındaki oğlu İbrahim’in trafik kazasında hayatını kaybettiğini öğrendi. En son bebekken gördüğü ve ağzından bir kez olsun ‘anne’ sözünü duyamadığı oğlunun cenazesinde taktığı yaka fotoğrafı ondan kalan tek hatıra oldu. Yaşadığı acının ardından hayatını 18 yaşındaki konuşamayan otizmli oğlu Yusuf’a adayan Akın, yıllardır ‘anne’ sözüne hasret. 



OKUL OKUL GEZDİM
Gerçek yaşını bilmiyor. Kimlikte yazanı söyleyerek ’46 ya da 47’ diyor. Şerife Akın, “Erzurum’da dünyaya geldim, sekiz kardeşiz. Babam çiftçilik yaparak yıllarca bize baktı. Okumamı istemedi ama derslerim çok güzeldi, ilkokulu bitirdim. 1984 yılında ailemle birlikte İzmir’e geldik. İlk kiraya çıktık, sonra bir gecekondu yaptık kendimize. 6 sene orada yaşadık. Yıllarca mandalina bahçelerinde, seralarda gündelik işçi olarak çalıştım. 19 yaşındayken görücü usulüyle evlendim. Seferihisar’da yaşamaya başladık. Eşim, demirciydi; kapı pencere yapıyordu. Evlendikten 1 yıl sonra, yani 1993 senesinde oğlum İbrahim dünyaya geldi. Ben oğlumuzu büyütürken eşim askere gitti, aylarca asker yolu bekledim. Döndüğünde İbrahim 7-8 aylıktı. Başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenince mahkemeye verdim, boşandık. 7 sene boyunca babamın evinde yaşadım. Maddi durumumuz kötüydü. Mahkeme oğlumu babasına verdi. Babası ise oğlumu bana göstermedi. Hep benden kaçırdılar, hiç göstermediler. Onu bulabilmek için çok aradım. Okul okul gezdim ama bulamadım. Çok güzel bir çocuktu, bana çok düşkündü” dedi.



TEK HATIRA YAKA FOTOĞRAFI
İki kez annelik duygusunu tadan ama ikisinde de ‘anne’ sözüne hasret kalan Akın, “Daha sonra ikinci evliliğimi yaptım. Otizmli bir oğlumuz oldu, adı Yusuf. Ama eşim onun durumunu kabullenemiyor, ilgilenmiyor. Yusuf, şimdi 18 yaşında. Aslında doğduğunda her şey normal gidiyordu ama 7 aylıkken otizm teşhisi konuldu. Yusuf diye seslendiğimizde dönüp bakmıyordu, göz teması kurmuyordu. Doktora götürdüm. Daha önce otizm diye bir şey duymamıştım. İbrahim’i kaybettiğimde Yusuf, 4 yaşındaydı. Bir gün bir telefon aldım. İlk eşimin ailesinden… Oğlumun trafik kazasında hayatını kaybettiğini söylediler. Oracıkta yığılıp kaldım. Bir kez olsun anne sözünü duyabilmeyi çok isterdim oğlumun ağzından. Şimdi Yusuf’um için ayakta durmaya çalışıyorum. Elini hep tutmak zorundayım. Dışarı çıktığımızda elimi bırakıp kaçmaya çalışıyor. Hiç konuşmuyor. Dertleşecek kimsem yok. Eşim de ilgilenmiyor, çocuğunu kabullenemiyor. Ama o benim evladım. Her şeyin en iyisini ona giydireyim, yedireyim istiyorum. Onun ağzı yok, dili yok. O bir melek. O benim her şeyim. Bensiz hiçbir yere gidemiyor. Her şeyini ben yapıyorum. 18 yıldır bir bebeğe bakıyormuşum gibi… Her anne evladından anne lafını duymak ister. Ama ben bunu hiç yaşayamadım. Yusuf konuşamıyor. Anne sözü benim için bir özlem, büyük bir hasret” ifadelerini kullandı.