Sayfa Yükleniyor...
İzmir’de yaşayan Murat Duran, doğuştan ellerini ve ayaklarını kullanamasa da, gönlünün ve beyninin gücüyle yaşama tutunuyor. Duran sanatın varlığıyla çevresine ilham verirken, eşi Meryem ise 4 yıldır onun eli ve ayağı
SULTAN GÜMÜŞ
Ellerini ve kollarını kullanma becerisinden yoksun olarak dünyaya gelen Murat Duran, yarım asra yaklaşan ömrünü, sanat ve estetiğin ilhamıyla süsledi. Pek çok sağlıklı kişinin bile sahip olmadığı mücadeleyle okuma, yazma, resim yapma ve müzikle tutunduğu hayatın zorlu yollarından ilerlemeyi başaran Duran, İzmir’in Karşıyaka İlçesi’nde binlerce insanı müzikle tanıştırdı. Duran, “Hayat, sahip olduklarınızı en iyi şekilde kullanırsanız imkansız görünen her şeyi veriyor. Çevremde bulunanlara ilham verebiliyorsam dünyanın en mutlu insanı sayılırım” diyor. Doğuştan engelli Murat Duran’ı hayata bağlayan tek şey sanat değil elbet. 4 yıl önce mutlu bir evliliğe adım attığı eşi Meryem Hanım da onun vazgeçilmezlerinden. Eşi için, “Meryem benim elim, ayağım oldu” cümlelerini kullanan Murat Duran, “Her şeyden önce benim yüreğim” diyor. Ağzındaki tek bir çubuk ile dünyasını değiştiren Duran, kendi gibi olan herkesin yaşamına dokunmak istiyor. Batman’da işçi bir baba ile ev hanımı bir annenin yedinci çocuğu olarak 1969 yılında ellerini ve kollarını kullanamayacak halde dünyaya gelen Murat Duran, kendini hatırladığı andan itibaren çaresizliğe teslim olmamaya yemin etti. Bu sözüne de ömür boyu sadık kalan Duran, o günlerin koşulları altında okula gidemedi ama ailesinin desteğiyle okuma yazmayı öğrendi. 10 yaşında bir yakının desteğiyle tedavi için Almanya’ya götürüldü ama fiziksel olarak sonuç alamadı.
TESLİM OLMADI
Almanya’daki Markgröningen Engelliler Okulu’nda eğitime başlaması Murat Duran’ın hayatında bir dönüm noktası oldu. Yaşıtlarından 3,5 yaş daha üstün bir zekaya sahip olduğunu ve resme yönelik yeteneğini keşfeden Alman eğitimciler, resim çalışmalarına ve yaşama mücadelesine destek verdi. Fırça ve kalemi ağzında tutan Duran; karakalem, sulu boya ve daktilo-grafik resim çalışmalarıyla dikkatleri üzerine çekti. İlk sergisini Almanya’da açan Murat Duran, 1983 yılında İzmir’e yerleşti. soyut ve ekspresyonist akımın ustası olan ressam Celal Yetkin’den 7 yıl boyunca yağlı boya resim tekniği eğitimi aldı, İzmir, İstanbul ve Ankara’da önemli galerilerde 10 kişisel, toplam 15 sergi açtı. Murat Duran bir mansiyon, bir de jüri özel ödülüne de layık görülürken, birçok önemli gazete ve televizyona da röportaj verdi. Duran’ın, hayatını kolaylaştıracak ekonomik kazanç elde etme mücadeleleri sonuç vermedi ama çaresizliğe de teslim olmadı.
MÜZİKLE YOLA DEVAM
Duran, Karşıyaka Belediyesi tarafından kendisine verilen küçük bir mekanda müzikle ilgilenmeye başladı. Müzik aletlerinin satışı yanında, her biri kendi alanında uzman olan eğitmenlerle müzik sevgisini genç, ileri yaşta geniş kitlelere aşıladı. Ailesinin imkansızlığına karşın yılmayan, sıkıntılar karşısında pes etmeyen Duran; olağanüstü gayret ve çabayla çok şey başardı. Pek çok insana da kazanç kapısı açtı. 1997 yılından bu yana müzikle yaşamını sürdüren Murat Duran, işlettiği bu Müzik Merkezi yolculuğunu şöyle anlattı: “95 yılında İzmir’de yaşanan büyük sel felaketinde ailemle birlikte ölümün eşiğinden geçtik, çok şey kaybettik. Evimiz, barkımız, her şeyimiz gitti. Aslında ben uluslararası düzeyde bir ressamdım. Fakat Türkiye’de sanatla, resimle geçim sağlamak çok zor. Büyük bir mücadele gösterdim, yetkililerden iş istedim. Ancak sesim pek duyulmadı. Ben de bir ölüm orucuna girerek, ‘bana ya bu sosyal devlet yardım edecek, ya da onurumla öleceğim’ dedim ve nihayetinde sesim duyuldu. Dönemin Karşıyaka Belediye Başkanı bana belediye kararıyla bu yeri verdi. Orada öncesinde resimler, tablolar, el sanatları yapıyorduk. Ardından müziğe geçtik. Bu alanda da çok başarılı olduk.”
VE MERYEM…
Hayatın asıl gerçeğinin insanın gözünü ve gönlünü açmasıyla ilişkili olduğunu kaydeden Duran, “Bir başka gerçekte var ki o da hayatta muhakkak ekonomik anlamda da kendi ayakların üzerinde durma gerçeği. Bana da böyle bir imkan sağlandı. Daha doğrusu ben yarattım. Dolayısıyla işim oldu, işim olunca da paramı kazanmaya başladım. Ardından tabi ki hayatın bir güzelliği olan yuva kurma özlemini giderip evlendim” diye konuştu. Eşi ve en büyük destekçisi Meryem Hanımdan söz açan Duran, “Meryem’in o içsel güzelliğini keşfettim. Müzik Merkezi’ne benim yanıma yardımcı olarak gelmişti. Bu şekilde tanışmıştık. Kendisi 35 yaşında. Onun o içsel güzelliğini ve iradesini gördüm. Baktım ki hayattaki her mücadelemiz, hayatta çektiğimiz bazı acılar gerçekten çok ortaklık gösteriyor. Ben de kendisine hayatımızı birleştirme noktasında bir teklifte bulundum. Demek ki o da aynı şeyleri görmüş ki kabul etti. Meryem 4 yıl önce elimi tuttu ve birbirimizin eli, ayağı olmaya başladık. Her şeyden önce benim yüreğim oldu” diye konuştu.
Haber Merkezi