DEܒnün iyilik melekleri

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, kurdukları DEÇET ile 4 yıldır hastanenin onkoloji ve yatan hasta servisinde çocukları mutlu etmek için çalışıyor. Topluluk aynı zamanda dışarıda ihtiyacı olan ailelerin çocukları için yardım kampanyaları düzenliyor


  • Oluşturulma Tarihi : 06.04.2018 07:05
  • Güncelleme Tarihi : 06.04.2018 07:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
DEܒnün iyilik melekleri

YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER

Yaklaşık 4 yıl önce çocukları mutlu etmek gibi kutsal bir görev için Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri tarafından kurulan Dokuz Eylül Çocuk Etkinlikleri Topluluğu (DEÇET), bugüne kadar sayısız etkinlik düzenleyerek herkesin gönlünü fethetti. Hastanede yatan çocukları bir nebze olsun mutlu etmek, onlara moral aşılamak amacıyla oluşturulan topluluk zamanla büyüyerek hastane dışında da etkinlikler düzenlemeye başladı. Hiyerarşi çatışmasının olmadığı, gönüllülük esasıyla oluşturulan, tek amacı çocukları mutlu etmek olan ve bu yolda sürekli önemli çalışmalar yapan DEÇET’in faaliyetlerini, topluluğun başkanı Zeynep Gizem Gedik ve yönetim kurulu üyeleri ile değerlendirdik.

NEŞELİ VAKİT GEÇİRMELERİ İÇİN

İlk olarak kuruluş amaçlarını ve faaliyetlerini anlatan Dokuz Eylül Çocuk Etkinlikleri Topluluğu Başkanı Zeynep Gizem Gedik, “Polikliniğe muayene olmaya gelen ve hastanede yatan çocukların orada geçen vakitlerini güzelleştirmek, neşeli olmalarını sağlamak amacıyla kurulmuş bir topluluğuz. Özellikle 23 Nisan, 29 Ekim ve yılbaşı günlerinde hastanede kalan çocuklar daha güzel yerlerde olmak istiyorlar. Yaşıtları dışarıda eğlenirken, onlar hastanede olmaktan hoşlanmıyorlar. Biz de burada devreye girip, vakitlerini neşeli bir şekilde geçirmelerini sağlamak için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Bu şekilde o çocuklar hastaneden çıkıp evlerine döndüklerinde akıllarında güzel bir anı bırakmış oluyoruz. Hastaneyi süslüyoruz. Asansörlerde, kaldıkları odalarda onlara zarar vermeyecek çeşitli süsler, balonlar koyuyoruz. Bunlar da onları çok mutlu ediyor. Biz de onları mutlu etmek amacıyla kurulduk. Kendi içimizde etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Herhangi bir günde onkoloji veya yatan hastaların olduğu servislere ziyaretler düzenleyerek, onlara kitap okuma, oyun oynama gibi bir projeye başladık. Bu proje Çapa Tıp Fakültesi’nde başlayan ‘Leyla’dan Sonra’ adlı önemli bir proje. Arkadaşımız Damla Batman bu projeyi bizde uygulamaya koydu. Bu tür anlamlı projeleri de kendi bünyemizde uygulamaya çalışıyoruz” dedi.

BUGÜN İYİ BİR ŞEY YAPTIM DEMEK

Etkinliklerine genel olarak üyelerin yüksek bir katlım gösterdiğini ve bu durumun kendilerini çok mutlu ettiğini vurgulayan Zeynep Gizem Gedik, “Yönetim kurulu olarak 8 kişiden oluşuyoruz. Toplamda da 200 üyemiz var. Etkinliklerimizi duyuruyoruz ve müsait olan arkadaşlarımız katılım gösteriyor. Etkinliğe göre katılım sayısı değişiyor ama genelde arkadaşlarımızın yoğun bir ilgisi oluyor. Çocukların içinde bulunduğu zorlu koşulları görmek, bize onlar için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündürüyor. Bunu küçük ve bireysel olarak yapacağımıza, birleşip daha güçlü bir şekilde yapmak istiyoruz. Bundan kazandığımız herhangi bir şey yok. Eve gittiğimizde, ‘Ben bugün iyi bir şey yaptım’ diye düşünmek için bunu yapıyoruz. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Mesela bir yardım kampanyası düzenlemiştik. Biz maddi imkanları olan bir topluluk değiliz o yüzden bu durumlarda daha çok aracı olmayı seçiyoruz. Maddi durumu iyi olan insanlardan, kötü durumda olan ailelerin çocuklarına yardımlar ulaştırıyoruz. Bunun için geçen kış atkı-şapka yardımı yapmıştık” şeklinde konuştu.

AMAÇ TÜM ÇOCUKLARA ULAŞMAK

DEÇET’in sadece hastanedeki çocuklar için değil aynı zamanda dışarıda zor durumda olan ailelerin çocuklarına da yardım ulaştırdığını söyleyen Zeynep Gizem Gedik, “Dışarıda düzenlediğimiz bir etkinliğimizde benim gittiğim bir evde 3 erkek kardeş vardı. 4-7 ve 10 yaşlarındaydılar. Babaları yoktu. 10 yaşında olan gerçekten o kadar olgundu ki hediyesini aldı ve küçük bir tebessüm etti. Verdiğimiz eldivenin parmak uçları yoktu ama şapkası vardı. Onu fark ettiğinde o kadar şaşırdı ki, hayatında ilk defa öyle bir şey görmüş. Suratına çok çocukça ve güzel bir gülümseme yerleşti. O kadar mutlu oldum ki. Bu tür şeyleri görmek bizi çok mutlu ediyor. Üniversite dışı da etkinliklerimiz oluyor. Örneğin Buca Belenbaşı Köyü’nde tek katlı bir köy okulunu ziyaret etmiştik. Okul tek katlı birkaç binadan oluşuyor. İçeriye girer girmez sınıfa geçiyorsunuz. Sınıfın içinde soba var. Küçük ve sıcak bir ortam. Aile gibi olmuşlar. Çocuklar bizi o kadar istekle bekliyorlar ki. Biz onlara verem ile ilgili bir eğitim verecektik. Biz gitmeden buna çalışmışlar. Bizim tıp fakültesinde öğrendiğimiz şeyleri öğrenmişler. Aşıların isimlerini biliyorlardı. Çok sıcak bir ortamdı. Öğretmenleri bize soba üstünde kestane pişirmişti. Siz bir şey verdiğinizde karşıdan da size çok güzel şeyler geliyor. Biz bile veremi bu denli bilmiyorken, onlar için bunu öğrenmiş olduk. Bir de Mavibahçe’de bir iyilik atölyesi var. Down Sendromlular Derneği’nin kurduğu bir kafe. Orada Down Sendromlu çocuklara iş imkanı sağlanıyor. Bir süre sonra onlara sertifika verilip, başka yerlerde çalışılmasının önü açılıyor. Biz de onlarla kitap ayracı oluşturma etkinliği oluşturduk. Onlarla birlikte oluşturduğumuz kitap ayraçlarını başka bir köy okuluna hediye edeceğiz. Onların yaptığı iyiliği başka bir yere taşıyacağız” diye konuştu.

O GÜLÜMSEMEYİ UNUTAMIYORUM

Samimiyete dayalı bir grup olduklarını söyleyen DEÇET Yönetim Kurulu üyelerinden Sevde Ateş ise topluluğa nasıl üye olduğunu ve yaptıkları çalışmalara değindi. Sevde Ateş, “DEÇET’in üyesi olduğum için çok mutluyum. Van’da bir ilk okulun öğretmeni maddi durumu olmayan öğrencilerinin başka şehirleri tanıması amacıyla bir proje başlatmıştı. Gittiğiniz yerlerden mektuplar, fotoğraflar atarak, o yerleri öğrencilerine anlatmamızı ve tanıtmamızı istiyordu. Ben de bu projeyi DEÇET ile hayata geçirdim. Birinci sınıfta İzmir’i gezmiştik. Alaçatı’ya, Alsancak’a, Konak’a ve İzmir’in güzide yerlerine gidip fotoğraf çekildik. Bir sürü anı biriktirdik. Daha sonra bu yerleri anlattığımız mektupları yazdık. Bunları gönderdik. Bu şekilde gruba dahil olmuştum. İkinci senemde birçok etkinliğe katıldım. En unutamadığım anılarımdan bir tanesi ise Leyla’dan Sonra adlı proje kapsamında ilk ziyaretimdi. Çok gergindim çünkü karşımda hasta bir çocuk var. Bana ne tepki vereceğini bilmiyorum. Belki tersleyecek belki konuşmak istemeyecek diye düşünüyordum ama öyle olmadı. Başta konuşması zordu çünkü çok hastane de gerçekten çok zorlu koşullar altındalar. Somurtkan bir çocuktu. Ondan dileğini almıştık ve bisiklet istemişti. Onun hediyesi geldiğinde, o hediyeyi gördüğünde o kadar mutlu oldu ki. Hiç gülümsemeyen bir çocuktu ve ilk defa gülümsediğini görmüştüm ve o gülümsemeyi asla unutamıyorum. Çok etkilenmiştim. Bu da insanı teşvik ediyor bu tür şeyler yapmaya. Tıp fakültesi sadece hekim olmaktan veya teorik olarak bir şeyleri bilmekten ibaret değil. İnsan hitap eden bir meslek olduğu için, bu insani duygularını da hayatta tutabilmen gerekiyor. Ben de bu topluluğun o yönünü seviyorum. Eve gittiğimde ‘Ben gerçekten işe yarar bir şey yaptım, bugün birini gerçekten mutlu etim’ diyorum Bu çok güzel bir his ve bu his bizi bir arada tutuyor” ifadelerini kulandı.

GİTTİKÇE BÜYÜYORUZ

DEÇET ile yaptıkları faaliyetleri anlatan yönetim kurulu üyelerinden Cemile Nur Alkan ise, “DEÇET’e katılma hikayem şu şekilde olmuştu. Stantları gezerken, Hasan arkadaşımız beni çekmişti, DEÇET’e katılmak ister misin diye sormuştu. Çocuklarla iletişimim iyi değil diyerek reddetmiştim. Daha sonra bir şekilde katıldım. İlk olarak bir balon dağıtma etkinliğine katılmıştım. O etkinlikte çocukların yüzündeki gülümsemeyi görünce iyi ki katılmışım dedim. Sonrasında da diğer etkinliklere çok isteyerek katılım gösterdim. Hepsinde elim geldiğince yardım etmeye çalıştım. DEÇET sadece hastanemizdeki hasta çocuklarla ilgilenmiyor. Dışarıdaki çocuklara yönelik etkinlikler de yapıyor. Gittikçe büyüyen bir topluluğuz” diye konuştu.

DEÇET’İ ÇOK SEVİYORUM

Tamamen gönüllülük esasıyla çalışmalar yaptıklarının altını çizen yönetim kurulu üyelerinden Damla Batman ise DEÇET için çalışmanın kendisi için mutluluk verdiğini ifade etti. Damla Batman, “Ben iki senedir DEÇET’in yönetim kurulunda yer alıyorum. Çocukları çok seven bir insan olarak bu toplulukta yer almak istemiştim. İlk başlarda sadece hastane süsleme etkinliklerine katılıyordum. O zaman bile elimdeki balonu bir çocuğa verdiğim zaman onun yüzündeki gülümsemesini görmek beni çok mutlu ediyordu. Leyla’dan Sonra isimli proje kapsamında daha fazla yatan hasta çocuklarla iletişim kurmaya başladım. Bir kahvaltı organizasyonunda kurucumuz olan Emre arkadaşımız hastanedeki çocukların her gün hastanede doktorları, hemşireleri gördüğü rutin ve sıkıcı bir hayatı var. Biz onların bu sıkıcı hayatlarında on dakikalık bir değişim yapıyoruz. Belki de onlar birkaç gün boyunca bunu düşünecekler. Bizim için bu hareketi geçen hayatımızda 10 dakika kadar küçük bir vakit, onların hayatında belki de o kadar büyük değişime neden oluyor dedi. Bunu düşününce, benden bir şey eksilmiyor, ama onlara çok şey veriyoruz hissine kapıldım. Hastanedeki çocuklara yardımcı olmak beni çok mutlu ettiği için ve bunu hiçbir çıkar beklemeden yaptığımız için DEÇET’i çok seviyorum” değerlendirmelerinde bulundu.

KONU YARDIM OLUNCA…

Yönetim Kurulu üyelerinden Görkem Polat ise ekip içerisindeki dayanışma ortamının çok yüksek olduğunu söyledi. Görkem Polat, “Ben de bu topluluğun duyuru-bildiri, okul çevresinden çıkıp daha fazla insana ulaşma rolünde olan biriyim ama topluluk içinde hiyerarşi olmadığı için bir görev tanımı yok ve hepimiz birbirimizin işini çoğu zaman yapıyoruz. Bu sene kışın dışarıda kalan çocuklar ve alım gücü az olan ailelerin çocuklarının üşümemesi için, onların en temel ihtiyaçlarından bir tanesi olduğunu düşündüğümüz atkı, şapka vs. gibi temel ihtiyaçları ulaştırmayı amaçladık. Bu eşyaları topladık ama bir yandan da bu eşyalara ihtiyacı olan aileleri bulmamız gerekiyor dedik. Bunun için Konak Belediyesinden ihtiyacı olan aileler için bir talepte bulunduk ve sonrasında bu fikrimizi internette paylaştık, afişler hazırladık. Hocalarımızdan yardım talep ettik. Sonrasında internette görenler aradı ve biz çok fazla telefon görüşmesi yaptık. Fazladan kıyafeti olanlar çok fazla destek verdi. Bizim dağıtabileceğimizden de çok fazla eşya geldi. Konu yardım olduğu zaman ne kadar yardımsever olduğumuzu, yardımlaşma kültürümüzün ne kadar ileri olduğunu görmüş olduk. Sonrasında dağıtıma başladık. Planlı bir şekilde, insanları rahatsız etmeyecek şekilde ve gittiğimizde o aileleri evlerinde bulmak amacıyla önceden arayarak gittik. Yardım ulaştırdığımız aileler çok sevindiler. Gittiğimiz bir evde bir anne ve üç kızı vardı. Annesi kızlarından birine bize kahve yaptırmıştı. Ben bilmiyorum ama kızım kahve yapmayı çok iyi bilir dedi. 11 yaşındaydı. Önce kardeşleri hediyeleri açtı. O kız kendi hediyesini en son açtı ve çok olgun bir şekilde teşekkür etmişti. Herkesi çok mutlu görmek çok güzel bir duyguydu. Elimizde hala dağıtamadığımız kıyafetlerimiz var ve en yakın zamanda dağıtacağız” ifadelerini kullandı.

HİYERARŞİ YOK

Topluluğun bir önceki başkanı ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan Hasan Ekici, “4 sene önce bir yurt odasında arkadaş sohbeti arasında kurulan fakat yaptığı ciddi etkinlikler ile çok fazla çocuğa yardım eden bir topluluk haline geldik. Bir tanışma kahvaltısına bile 150 kişi geliyor. Whatsapp gruplarımız zaten dolu. Git gide arta bir topluluk olduk. Zeynep arkadaşımız benden daha da ileriye götürdü. İlgi artarak devam ediyor. Hiyerarşinin, liderlik çatışmasının olmadığı, sadece yardım yapmak amacıyla yan yana gelen insanların bulunduğu, okulun en uygun kulübü olduğunu düşünüyoruz. Seçim yapıyoruz ama genelde tek aday oluyor. Genelde bu süreci en iyi şekilde yürüteceğine inanan arkadaşımız başkan olup, görevi yürütüyor. Başkan da sadece isim olarak geçiyor. 8 kişilik bir yönetim oluşuyor ve herkes de bu arkadaşlarımıza deste veriyor. Grubumuzu sürekli ileriye taşıyan şeylerden bir tanesi de bu olduğuna inanıyoruz” dedi.

DEÇET BİR AİLE

Hasan Ekici, “Ben küçükken de çok sık rahatsızlanan biriydim. Doktor fobisi var gibiydi. Her hastaneye gittiğimde doktoru bir robot olarak görür, ilacımı alır gelirdim. Hazırlık okuduğum dönemde DEÇET’ten önce Leyla’dan Sonra adlı projeyi duymuştum. Neden bizde yok diye düşünürken bu topluluğa denk geldim ve bu şekilde hastane süsleme etkinlikler olsun, diğer başka etkinliklerde üniversiteye ilk başladığım sene de bir aile ortamının içinde yer aldım. Bu da ister istemez beni bu gruba daha çok bağladı ve bu yüzden DEÇET benim için bir aile olduğunu söyleyebilirim. Bir de DEÇET hastanedeki hasta olan çocukları mutlu etmek amacıyla oluşturulmuştu fakat son yapılan etkinlikle amaç sadece hasta olan çocuklar değil artık amaç sadece çocuklar oldu. DEÇET’in buradaki evrimini çok net bir şekilde gördük” şeklinde konuştu.

Haber Merkezi