Sayfa Yükleniyor...
İzmirde yaşayan Üzeyir Eytemiş, çocukluğunda maddi imkansızlıklardan dolayı binemediği, özlemini çektiği ve yıllarca hayalini kurduğu bisikletlerin hepsini temin etti ve şimdi koleksiyonunu yapıyor
İzmir'in Buca İlçesinde yaşayan Üzeyir Eytemiş (37), maddi imkansızlıklardan dolayı küçüklüğünde binemediği, hep arkadaşlarına bir tur dahi olsa binmek için yalvarıp aldığı bisikletlerin şimdilerde hepsine sahip oldu. Küçükken hiç bisikleti olmayan ve mahalledeki çocuklara imrenerek bakan Eytemiş, 20 yıldır hayalini kurduğu ve binemediği tüm bisikletlerin artık koleksiyonunu yapıyor. Çocukluk döneminin en meşhur bisikletlerini bulmak için hurdacıları talan eden Eytemişin koleksiyonlarının arasında eski Türk filmlerinde kullanılan bisikletler bile bulunuyor. Bisiklet sevgisi yüzünden eşiyle boşanma noktasına dahi gelen Eytemiş, o dönemin bisikletlerini bir müzede sergileme hayali kuruyor.
PEŞİNDEN KOŞARDIK
Küçüklüğünde maddi imkansızlıklar yüzünden hiç bisikleti olmayan Üzeyir Eytemiş, 1980ler darbe zamanı ve o zamanlar kıtlık, fakirlik çoktu ve mal kıymetliydi. O zamanlar mahallede bisikleti olan birkaç aile olurdu. Onlar da varlıklı insanlardı ve malları da kıymetli olurdu. Bir bisikletin peşinde hepimiz koşardık. O bisikleti görünce hemen Bir kere binelim diye yalvarırdık. O zamanlar bir pinokyo ya da polo bisikleti alamadık. Zamanı geldi, aradan yıllar geçti. Biraz paramız olunca, kendimiz de çalışınca ben de arayıp bulmak istedim. 15-16 yıl önce kardeşimle beraber bir hurdacıda gördük ve hemen aldık. İlk aldığım bisiklet beyaz pinokyoydu dedi.
İlk bisikletleri beyaz pinokyoyu almak için çok para verdiklerini dile getiren Eytemiş, ardından çocukluk döneminde binemedikleri tüm bisikletleri alma kararı verdiklerini, o bisikletleri bulmak için hurdacıları talan ettiklerini söyledi.
Çocuklarının en meşhur bisikletlerinden poloyu bulmak için de çok uğraş verdiklerini anlatan Eytemiş, Polo, Almanyadan gelirdi ve en zengin ailelerde birkaç tane olurdu. Hani o bisiklete binmeyi geç, görmek bile mümkün değildi. Beş mahallede bir tane olurdu. O polo bisikleti olan herhangi bir çocuk mahallemizden geçince peşinden koşardık, görebilelim diye. Çok farklı bir bisiklettir. Onu bulmak için Türkiyenin dört bir yanına araştırmaya başladık. Derken Ankarada buldum ve baya bir para verip onu getirttik. Arkasından kırmızı pinokyo buldum. Hiç binemediğim pinokyomdu, kırmızı pinokyoydu. 80 ve 90ların en meşhur bisikleti kırmızı pinokyodur, bisiklet olarak en çok binilen de pinokyonun kırmızısıdır. Bu bir hayaldir, 80'lerin 90'ların filmlerinde bile çocuklar için Kırmızı pinokya bir hayaldir olarak geçer, bir efsanedir, herkes ona binmek ister diye konuştu.
35-40 YAŞINDAKİLER BİNMEK İSTİYOR
Koleksiyonundaki bisikletlere şu an bile binmek için ilgi olduğunu söyleyen Eytemiş, Ben çıkardığımda mahallede görenler bile Hemen ben de bineyim diyor. Yaşları 35-40 olan insanlar bile binmek ister. Çabaladık, koleksiyonumun çoğunu tamamladım, ama birkaç eksiğim gene var. Onları da tamamlamaya çalışıyorum ifadelerini kullandı. Zamanın en meşhur bisikletlerini görmenin hayalken hayalini gerçekleştirdiğini belirten Eytemiş, mevcut koleksiyonuyla ilerde bir müze açabileceğini söyledi.
O ZEVKİ VERMİYOR
Vitesli bisikletler çıkmasına rağmen hiçbir zaman gözünde eski bisikletlerin yerini almadığını ifade eden Üzeyir Eytemiş, şunları söyledi: İlerde vitesli bisikletler çıktı, daha güzel süslü bisikletler çıktı. Ama insanın bağ kurduğu, o zaman istediği bisiklet olmadığı sürece hiçbir anlama ifade etmiyor. Arkadaşlarımız vitesli bisikletler almıştı bindik ama o zevki vermiyor. Şuradaki bir pinokyoya poloya binmek bambaşka bir şey. Nasıl hızlı gittiğini, göbekten vitesi takıp gittiğinizde o zevki bulamazsınız. Vitesli bisiklet ya da diğerleri hiçbir anlam ifade etmiyor. Daha sonra katlanan lüks bisikletler çıktı. Elektrikli bisikletler bile çıktı. Ama şu pinokyaya bir binin, onun verdiği zevki, mutluluğu hiçbirinde bulamazsınız. Hepsini gördüm ama en güzeli 80lerdeki 90'lardaki bisikletlerimiz." İHA/İZMİR
Haber Merkezi