Unutmak Değil, Hazırlanmak Gerek


  • Oluşturulma Tarihi : 09.11.2025 12:20
  • Güncelleme Tarihi : 09.11.2025 12:20

Her yıl 12 Kasım’da ülkemizde Afetlere Hazırlık Günü’nü kutluyoruz. Aslında “kutlamak” kelimesi bugünün anlamını tam karşılamıyor. Çünkü bu tarih, 1999 yılında yaşanan Düzce Depremi’nin yıl dönümü… Yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği, binlercesinin yaralandığı, binlerce evin yıkıldığı o kara gecenin ardından ülkemiz büyük bir acı yaşadı. Ancak her acı, beraberinde bir farkındalık doğurur. Düzce’de ve ondan kısa bir süre önce Marmara’da yaşanan felaketler, bize afetlerin hayatımızın bir parçası olduğunu ama asıl felaketin hazırlıksızlık olduğunu gösterdi.

Afetler, doğanın bizden habersiz attığı adımlar değildir. Onlar dünyanın, toprağın, havanın, suyun kendi dengesini kurma biçimidir. Biz insanlar olarak bu dengenin içinde var olurken, onu tanımayı, anlamayı ve saygı duymayı öğrenmek zorundayız. Çünkü doğa, bizi cezalandırmaz; sadece varlığını sürdürür. Asıl mesele, bizim bu gerçeğe ne kadar hazırlıklı olduğumuzdur. İşte 12 Kasım, bu hazırlığın önemini hatırlamak, geçmişin acılarını geleceğe bir ders olarak taşımak için önemli bir fırsattır.

Bir deprem, bir sel ya da bir yangın aniden gelir. Zamanı, saati belli değildir. Bu yüzden afetlerle mücadele etmek, onları önlemekten ziyade onlara karşı hazırlıklı olmayı gerektirir. Hazırlık, yalnızca bir çanta hazırlamak, bir tatbikata katılmak demek değildir. Hazırlık, bir bilinçtir; hayatın her anına yerleştirilen bir farkındalıktır. Evde eşyaları duvara sabitlemek, acil durum numaralarını bilmek, ailece toplanma planı yapmak, binamızın sağlamlığından emin olmak, yangın söndürücüleri düzenli kontrol etmek… Tüm bunlar, basit gibi görünse de bir felaketin sonuçlarını belirleyecek kadar hayati önlemlerdir.

Bir toplumun afetlere hazırlıklı olması, o toplumun ne kadar bilinçli, örgütlü ve dayanışmacı olduğunun da göstergesidir. Çünkü afet anında yalnızca bireysel değil, toplumsal refleksler de devreye girer. Komşusuna yardım eden, panik yerine planla hareket eden, bilgi kirliliği yerine doğruluğu teyit edilmiş bilgiyi paylaşan insanlar, bir ülkenin en büyük güvencesidir. Afet bilinci, bu nedenle sadece bir eğitim konusu değil, bir yaşam kültürüdür. Okullarda, iş yerlerinde, mahallelerde düzenlenen tatbikatlar, seminerler ve farkındalık etkinlikleri bu kültürün gelişmesi için çok değerlidir.

Ne yazık ki biz insanlar, çoğu zaman felaket yaşanmadan önlem almanın önemini kavrayamıyoruz. Depremden hemen sonra konuşulan güvenli yapılaşma, afet çantaları, tatbikatlar, birkaç ay içinde gündemden düşüyor. Oysa afet bilinci, yalnızca kriz anlarında değil, hayatın olağan akışında da sürdürülmesi gereken bir farkındalıktır. Hazırlıklı olmak korkuyu azaltır; çünkü ne yapacağını bilen bir insan, panik yerine çözüm üretir. Bilgi, korkunun panzehiridir. Afet anında sakin kalmak, doğru kararlar vermek, hem kendi hem de başkalarının yaşamını kurtarabilir. 12 Kasım, bize hem geçmişi hatırlatır hem de geleceğe nasıl hazırlanacağımızı sorgulatır. Düzce’de kaybettiklerimizi rahmetle anarken, onların anısını yaşatmanın en anlamlı yolu, yaşananlardan ders çıkararak daha güvenli bir toplum inşa etmektir. Afetlere karşı dayanıklı bir toplum olmanın yolu, eğitimden, planlamadan ve bilinçten geçer. Her bir birey, bu zincirin bir halkasıdır. Bir evde, bir okulda, bir iş yerinde, bir mahallede alınan küçük bir önlem, büyük bir felakette onlarca hayatı kurtarabilir.

Unutmamalıyız ki afetleri tamamen engellemek mümkün değildir, ama zararlarını azaltmak bizim elimizdedir. Afetlere hazırlıklı olmak, geleceğe olan saygımızın, sevdiklerimize olan sorumluluğumuzun bir göstergesidir. Herkes kendi payına düşen önlemi aldığında, toplum olarak çok daha güçlü bir yapı oluşturabiliriz. İşte bu yüzden 12 Kasım yalnızca bir anma günü değil, aynı zamanda bir hatırlatma günüdür. Bizi korkutan değil, bilinçlendiren bir gün. Bize “Ne kadar hazırız?” sorusunu soran bir gün.

Belki de bu soruya vereceğimiz en doğru cevap, bugün bir adım atmak olacaktır. Evinizdeki dolapları sabitleyin, ailece bir afet planı yapın, acil çantanızı kontrol edin, çevrenizdekilere farkındalık kazandırın. Çünkü afet değil, ihmalkârlık öldürür. Biz, afetleri engelleyemeyiz ama kayıpları azaltabiliriz. Hazırlıklı olmak, geleceği korumaktır. 12 Kasım’ın bize hatırlattığı en büyük gerçek de budur: Unutmak değil, hazırlanmak gerek.

Unutmak Değil, Hazırlanmak Gerek
Yazarımız Kim ?

Ahmet Toprak