Sayfa Yükleniyor...
2024 yılı itibariyle, ülkemizde 401 kadın, eşi, babası ya da tanıdığı biri tarafından öldürüldü. Bu rakam, yalnızca bir istatistik değil, her bir kadının, her bir ailenin ve her bir toplumun yansımasıdır. Bugün, 25 Kasım-Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, sadece geçmişte yaşananların değil, her gün yaşananların da hatırlatılması gerektiği bir gündür. Ben de bu yazıyı “Kadın”lar için yazmak istiyorum. Kadınlar, yalnızca hayatın içinde var olmakla kalmaz; toplumun ruhudur, toplumun dengesini, gücünü ve direncini şekillendirendir. Kadınların gücü, bazen bir bakışta, bazen bir gülüşte, bazen de karanlık bir geceyi aydınlatan bir yıldız gibi kendini gösterir. Her kadının hayatı, içindeki sevgiyle, fedakârlıkla, azimle ve gücün bir arada var olduğu bir hikâyedir. Kadın, sadece bir anne ya da eş değil, toplumun her alanında iz bırakan, yaratan, dönüştüren, umut veren bir bireydir. Kadının elinin değdiği her şey güzelleşir. Kadının dokunduğu her köşe, bir başka dünyaya dönüşür. Kadın, evde, işte, sokakta, her yerde güçlüdür. O, yalnızca bir koruyucu değil, bir inşa edendir. Kadınların yaratıcı gücü, toplumları ileriye taşıyan, yenilikçi, ilham verici bir güçtür. Kadınlar her alanda başarılar elde eder, engelleri aşar ve karanlıkları aydınlatır. Fakat bir yandan da, bu başarıların ve gücün sürekli bir tehdit altında olduğunu biliyoruz. Kadına yönelik şiddet, kadınların en temel hakları olan yaşama, özgürlük ve güvenlik haklarının sürekli ihlal edilmesidir. Kadınlar, en yakınları tarafından katledilirken, bir taraftan da sesleri, göz ardı edilir, hakları gasp edilir. Kadına yönelik şiddet bir insanlık suçudur ve her kadının, her insanın bu konuda sorumluluğu vardır. Şiddetin her türüne karşı durmak, sesini yükseltmek ve dayanışma içinde olmak, kadına karşı duyduğumuz saygıyı ve sevgiyi göstermek, bir insanlık görevidir.
25 Kasım, yalnızca şiddete karşı verilen mücadelenin hatırlatıldığı bir gün değil, aynı zamanda bu konuda farkındalık yaratmanın, kadınların haklarını savunmanın, eşitlik ve adalet talep etmenin simgesel bir zamanıdır. Kadınların gücünü kutladığımız, kadınların haklarını savunduğumuz bir gündür. Hep birlikte, daha adil bir dünya kurmak için sesimizi yükseltmemiz, kadınların yaşama hakkını, özgürlük hakkını savunmamız ve her türlü şiddeti kınamamız gerekir. Unutmayalım ki, her kadının hayatı, saygıyı, değeri ve hakları en az erkekler kadar kıymetlidir. Kadınlar, toplumları dönüştüren, güçlendiren ve geleceğe umutla bakan bireylerdir. Kadınların gücü, ancak herkesin el birliğiyle, toplumların ortak çabasıyla güvence altına alınabilir. Kadınların yanında olmak, onların sesine kulak vermek, eşitlik ve özgürlük mücadelesine katılmak, yalnızca bir insanlık görevi değil, aynı zamanda insana duyulan saygının da bir yansımasıdır.
Bugün, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, sadece geçmişteki kayıplarımızı anmakla kalmayalım, her bir kadının haklarını, güvenliğini ve geleceğini savunmak için bir adım daha atalım. Her bir kadının yaşam hakkı, bizim de yaşam hakkımızdır.