Bir Milletin Yeniden Doğuşu


  • Oluşturulma Tarihi : 26.08.2025 08:45
  • Güncelleme Tarihi : 26.08.2025 08:45

Yıl 1922… Anadolu’nun yorgun halkı, yıllardır süren işgallerin, yoklukların ve yıkımların ardından son ve kesin bir mücadeleye hazırlanıyordu. 26 Ağustos sabahı, Afyon Kocatepe’den başlayan Büyük Taarruz, dört gün süren olağanüstü bir iradenin, cesaretin ve inancın sonunda, 30 Ağustos’ta kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile nihai zafere ulaştı.

Bu zafer, sadece düşmanın Anadolu topraklarından kovulması değil; Türk milletinin kaderini yeniden kendi ellerine alması, egemenliğini dünyaya ilan etmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin sağlamlaştırılmasıydı.
Tarihler elbette önemli ama bazı günler vardır ki, sadece bir tarih olmanın çok ötesindedir. 30 Ağustos, yalnızca askeri bir zaferin yıldönümü değildir; aynı zamanda bağımsızlık fikrinin zaferidir. Bir milletin, “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek küllerinden doğmasının sembolüdür.

Bugün bizler bu topraklarda özgürce konuşabiliyorsak, kendi bayrağımız altında yaşayabiliyorsak, bunu o gün vatan toprağına düşen binlerce şehidimize borçluyuz. O nedenle bu haftayı sadece bir törenle geçiştirmek, sadece resmi bir tatil olarak görmek, bu destanın ruhuna haksızlık olur.

Büyük Taarruz’un en çarpıcı yönlerinden biri, milletin tüm kesimlerinin tek yürek olmasıydı. Cephede savaşan asker kadar, cephe gerisinde kağnılarla mühimmat taşıyan kadınlar, yaralıları sarıp sarmalayan sağlık görevlileri, yüreği cephede atan çocuklar da bu zaferin mimarıdır.

Bugün millet olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de bu birlik ve beraberlik duygusudur. 30 Ağustos’un bize bıraktığı en kıymetli miras, işte bu birlik ruhudur.

30 Ağustos’un yıldönümünde yapmamız gereken en önemli şeylerden biri de bu bilinci gelecek kuşaklara aktarabilmemizdir. Gençlerimiz sadece bir zaferi değil, bu zaferin ardındaki mücadeleyi, inancı ve kararlılığı da bilmeli. Çünkü geçmişini bilmeyen bir millet, geleceğine sağlam adımlarla yürüyemez.

Günümüzde 30 Ağustos’u kutlamak, yalnızca bayrak sallamak, marş söylemek ya da tatil yapmakla sınırlı kalmamalı. Bu ruhu yaşatmak, bu ülkenin geleceğine sahip çıkmakla mümkündür. Demokrasiye, özgürlüğe, adalete ve barışa olan inancı canlı tutmak, zaferi anlamanın en önemli yollarındandır.

Bizler 30 Ağustos’u anarken, sadece geçmişe değil, geleceğe de bakmalıyız. Çünkü o zafer, sadece o günün değil, bugünümüzün ve yarınımızın da güvencesidir.

Bir Milletin Yeniden Doğuşu
Begüm Çatık
Yazarımız Kim ?

Begüm Çatık