Yağan Yağmurlar Kuraklığın Önünü Kesebilecek mi?


  • Oluşturulma Tarihi : 22.10.2025 08:58
  • Güncelleme Tarihi : 22.10.2025 08:58

Son haftalarda yurdun birçok bölgesinde etkili olan sağanak yağışlar, kurak geçen yaz aylarının ardından hem tarım üreticisine hem de şehirde yaşayan milyonlara kısa süreli bir rahatlama sağladı. Ancak meteoroloji uzmanları, bu yağışların kuraklık tehdidini ortadan kaldırmak için yeterli olmadığını söylüyor. Özellikle son yıllarda iklim değişikliğinin etkisiyle yağış rejiminin bozulması, su kaynaklarında düzensizliklere neden oluyor.

Türkiye, yarı kurak iklim kuşağında yer alıyor ve son 20 yılda yağış miktarında gözle görülür bir azalma yaşanıyor. Artan nüfus, tarımda geleneksel sulama yöntemlerinin hala yoğun şekilde kullanılması ve plansız şehirleşme de bu tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Her yağmur sevindirici olsa da uzmanlara göre esas çözüm sürdürülebilir su yönetimi ve iklim politikalarının hayata geçirilmesiyle mümkün olacak.

Peki barajlar yağan yağmurlarla dolabilecek mi?

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi büyükşehirlerin barajlarındaki doluluk oranları uzun süredir alarm veriyor. Özellikle Bursa’da barajlarda artık su yok. Bursa’da baraj doluluk oranı geçtiğimiz günlerde %0 olarak açıklandı. İstanbul, Ankara ve İzmir’de ise bazı barajlar geçmiş yıllara göre daha da düşük seviyelerde seyrediyor.

Barajlar, sadece içme suyu ihtiyacını değil, aynı zamanda tarımsal sulama ve enerji üretimini de karşılayan kritik altyapılar. Dolayısıyla bu kaynaklardaki her düşüş, geniş çaplı etkiler yaratıyor. Uzmanlar, yağışların barajları doldurması için düzenli, uzun süreli ve mevsimsel normallere uygun bir şekilde devam etmesi gerektiğini belirtiyor. 

Susuzluğun önüne nasıl geçeriz?

Türkiye’nin su stresi yaşayan ülkeler arasında yer aldığı artık resmi raporlarla da ortaya konmuş durumda. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınladığı verilere göre, kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2000’li yıllarda 1.652 metreküp iken, bu rakam günümüzde 1.200 metreküpün altına düşmüş durumda. Bu da Türkiye’yi “su fakiri ülke” sınırına yaklaştırıyor.

Uzmanlara göre, su krizinin önüne geçmek için öncelikle tarımda kullanılan suyun daha verimli yöntemlerle yönetilmesi gerekiyor. Türkiye’de suyun büyük bir kısmı tarımsal sulamada harcanıyor ve bu alanda geleneksel yöntemler hala yaygın. Damla ve yağmurlama gibi modern tekniklere geçişin teşvik edilmesi büyük önem taşıyor. Şehirlerde ise su kaybını azaltmak için altyapıların yenilenmesi, kaçakların önlenmesi ve gri suyun geri kazanılarak yeniden kullanılması öneriliyor. Aynı zamanda bireylerin su tasarrufu konusunda bilinçlendirilmesi, özellikle büyükşehirlerdeki yüksek tüketim alışkanlıklarının değişmesi açısından kritik görülüyor. Kent planlamasında yağmur suyu hasadına yer verilmesi de hem su tasarrufuna hem de altyapı üzerindeki baskının azalmasına katkı sağlayabilir. Tüm bunların yanı sıra, su yönetimi politikalarının uzun vadeli iklim stratejileriyle uyumlu olması gerektiği, yani ormanların korunması, karbon salımının azaltılması ve yenilenebilir enerji yatırımlarının bu sürece entegre edilmesi gerektiği belirtiliyor.

Özetle, yağan yağmur sevindirici olsa da Türkiye’nin su sorununu kökten çözecek bir etki yaratması için yeterli değil. Su, stratejik bir kaynak haline gelirken, bu konuda atılacak her adım, sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiriyor. Kuraklığa karşı alınacak yapısal önlemler ve sürdürülebilir politikalar, Türkiye’nin gelecekte susuz kalmaması için atılması gereken en önemli adımlar olarak öne çıkıyor.

Yağan Yağmurlar Kuraklığın Önünü Kesebilecek mi?
Begüm Çatık
Yazarımız Kim ?

Begüm Çatık