Sayfa Yükleniyor...
Odamız, Yatağımız, Yastığımız, Tabağımız, Bardağımız, Kaşığımız, Cüzdanımız, Terliğimiz, Havlumuz, Telefonumuz, Radyomuz, Televizyonumuz, Derdimiz, Neşemiz, Sevincimizin hepsi birdi Kısaca, biz bir aileydik ve birlikte yaşıyorduk.
Tüm bunlar aslında, ortak bağlarımızın değerleriydi.
Şimdi ise, hepimizin,
Yatağı, Yastığı, Tabağı, Bardağı, Kaşığı, Telefonu, Bilgisayarı, Cüzdanı, Hesabı, Derdi, Neşesi, Sevinci, Sıkıntısı, tamamen özelleşmiş ve ayrılmış durumda... Hanım mutfakta... Çocuklar kendi odasında... Baba, Tv karşısında.
Aramızda ki, ortak bağlar, paylaşımlar azaldıkça, aile bağları çözülmeye, gevşemeye ve dağılmaya başladı, boşanmalar, intiharlar, evden kaçmalar çoğaldı.
Aile kavramı öyle küçüldü ve daraldı ki, aile bireylerinin her biri kendi başına birer çekirdek aile oldular adeta...
Bana kimse karışamaz türündeki Hür ve Özgürlük anlayışı, ailelerimizin içine kadar girince, anne-babanın evlatlarına, öğretmenin öğrenciye, yaşlının küçüğe sözü geçmez oldu...
BİZ yerine, BEN kavramı hakim olunca, dağılan ailelerin durumu ortada...
Umut ve Çaresizlik bu ya...
Halen kendimizi bir aile gibi sanıyoruz.
Parçalanmış Aileler... Dağılan yuvalar, uyuşturucu, intiharlar...
Tüm bunlar bizlere, maalesef, örnek aldığımız Avrupa’nın birer ürünü olsa gerek...
Hep eskiyi özlüyoruz nedense...