2

Bir Darbe Hikayesi 3


  • Oluşturulma Tarihi : 19.07.2016 06:53
  • Güncelleme Tarihi :

Darbe gecesi yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum.

Ömrümüz bir daha ‘darbe’ ya da bir başka tabirle’ kalkışma’ görmeye yeter mi bilemediğimden yaşadıklarımı tüm detayı ile, birkaç yazıda anlatmayı planladım.

Arkadaşlarımla Bornova’da bir kafeteryada televizyonun önünde oturmuş, bir o kanala bir bu kanala bakıyorduk. Bu esnada TRT ekranlarından kendilerine ‘Yurtta Sulh Konseyi’ adını vermiş olan bu organizasyonun ‘Darbe bildirisi’ okundu.

Diğer televizyonlarda ise hükümet üyeleri, darbeyi desteklemeyen üst düzey komutanlar, çeşitli sivil toplum örgütleri bağlanıp bu işin küçük bir grubun işi olduğunu, kısa zamanda tekrar normale döneceğimizi  söylüyorlardı.

Masada bizimle oturan Halıcı ‘Ben 70 yaşındayım. Tüm darbeleri gördüm. Hiçbir darbe bu saatlerde yapılmadı, genelde darbe sokakta kimsenin kalmadığı, uyandığında her şeyin bitmiş olduğu saatlerde, sabaha karşı yapılırdı. Darbe hükümete karşı yapıldı ama hiçbir hükümet üyesi alıkonulmamış, televizyonlar, telefonlar, internet çalışıyor. Bu işte bir gariplik var. Bakalım ne çıkacak’ dedi.

Saat 01’e doğru  eve gitmek üzere kalktık. Kafeterya sahibi bize bir poşette iki ekmek verdi. ‘Ne olur ne olmaz yarın bulamayabilirsiniz’ dedi. Öyle ya artık bundan sonra sıkıyönetim ve olağanüstü hal olacak, benzin, ekmek ve bilumum ihtiyaçlarda sıkıntı yaşanacaktı. Kafeteryadan kalkıp arabaya doğru gittiğimizde tüm bankamatiklerin önünde kuyruklar, marketlerde çılgın gibi alışveriş yapan insanlar gördük. Bir an yeterli param olup olmadığı, maaş yatmazsa taksitleri nasıl ödeyeceğimi, taksitleri ödemezsem evin, arabanın hacizden çok ucuza satılacağını düşündüm. ‘Bu dönemde nakiti olan voleyi vurdu’ diye geçti aklımdan.

Benim gibi Narlıdere’de oturan halıcıyı da alıp arabaya bindim.  Çevreyolundan Narlıdere’ye sorunsuz geldik. Rastladığım tüm benzin istasyonlarının önü araba kuyrukları ile doluydu. Benzinim birkaç gün için yeterdi ama ‘ya benzin sıkıntısı olursa’ deyip diğer araçlar gibi kuyruğa girdim. Yaklaşık yarım saatlik kuyruktan sonra istasyona girdiğimde motorin ve Otogaz’ın bitmiş olduğu söylendi.  Neyse ki benzin vardı. ‘Abi sende depoyu fullersin herhalde’ dedi pompacı. Aslında öyle bir niyetim yoktu ve hiçbir zaman depoyu fulleyecek kadar zengin hissetmedim kendimi ama o öyle deyince ‘benzinsiz’ günler hayalimde canlandı, ‘peki fulle’ dedim.

Depoyu doldurduktan sonra arabayı uygun bir yere çekip kasaya ödeme yapmaya gittim. Orada ki ödeme kuyruğu da yaklaşık 30 dakika sürdü. Bu arada insanlar yiyecek ve sigaralardan bolca alıyorlardı. Arkamdaki genç arkadaşına ‘Kola da zulalasak mı lan?’ diye gülerek sordu.

Benzinlikten çıkıp Narlıdere’ye geldiğimde tüm bankamatiklerin önünde Bornova’da gördüklerimden daha uzun kuyruklar vardı. Hiçbir asker ya da polisle karşılaşmadan eve doğru gittiğimde camilerden ‘selalar’ dikkatimi çekti. Bir anlam veremedim.

Eve vardığımda yeğenimi merakla beni beklerken buldum. ‘Dayı nerede kaldın? Ortalık çok karışmış’ diyerek haberleri gösterdi. Canlı yayında bir savaş filmi izler gibi izledik. Cumhurbaşkanı ile ilk temas sağlanmış, ‘kalkışmacılar’ tarafından işgal edilmiş olan havaalanına ineceğini söylüyordu. Havada oraya buraya bomba attığı söylenen uçaklar varken Cumhurbaşkanının bu davranışı hem garip hem de cesurca geldi.

‘Dayı beni askere çağırırlar mı darbe olunca?’ dedi yeğenim. ‘Çağırırlar tabii. Asker ihtiyacı olur. Artık sen dayına bir torpil yaparsın’ diye göz kırptım. Demek herkesin kendine göre kaygıları olabiliyordu.

Ankara’dan bir arkadaşımla yazıştım. Orada jetlerin ve helikopterlerin atışlarının devam ettiğini, çok korktuğunu söyledi. Oysa İzmir’de en ufak bir şey yoktu. Artık her şeyi akışına bırakmıştım. Amaçsızca görüntüleri izliyor, bir taraftan da sosyal paylaşım sitesinde darbe taraftarları ve karşıtları arasındaki atışmaları okuyordum. Sanırım benim söyleyecek sözüm yoktu.

Daha iyi bir sabaha uyanma umudu ile başımı yastığa koydum.

Öyle ya umut fakirin ekmeğidir. Biz de bir türlü kurtulamadığımız bu fakirliğimizden dualarla, inşallah ve maşallahlarla düzelme umudundayız.

İnşallah her şey en kısa zamanda düzelir…

Bir Darbe Hikayesi 3
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan