Bir Soba Kurma Hikayesi


  • Oluşturulma Tarihi : 30.10.2017 06:22
  • Güncelleme Tarihi :
Bir Soba Kurma Hikayesi yazının resmi

‘Artık hava çok soğudu be ya. Sobayı gurmak lazım’ dedi yaşlı adam. Konuşurken çenesine kadar çektiği yorganın dışında kalan ağzından buharlar çıkıyordu.

‘Evet ama igimiz nasıl yapcez?’ dedi yaşlı kadın oturduğu yerde, ayakları yorganın altındayken.

‘Çocuklardan biri gelmez mi?’ dedi adam.

‘Zaten marabalık yapmaktan canları çıkıyo çocukların. Hafta sonu da biz onlara yük olmıyam’ diye cevapladı kadın.

‘Sahi biz onlara yük müyüz ki?’ dedi yaşlı adam.

‘Büyük gelinin ‘Kim paralarını yediyse o onlara baksın’ dediğini sen de duydun kulağınlen. Ortanca oğlana ev için verdiğimiz parayı kastediyo’ dedi kadın.

‘İyi de büyük oğlan o üç katlı evi gendi parasıynan mı yaptı? Arsayı alırken paranın yarısını vermedik mi? Ya ikinci katı? Sanki o mendeburun babası mı yaptırdı?’ dedi sinirle.

‘Ben o gızı görmeye gittiğimiz gün ‘Ben bu gızı sevemedim’ dedim sana ama sen inat ettin her zamankı gibi. Benim ablamın gül gibi kızını bırakıp bu mendeburu aldın. Şimdi bir tas sıcak çorbaya muhtacız. Oysa yeğenimi alaydık. Ahh keşki alaydık, keşki. Bak Gambur Şükrü’ye. Bir eli yağda bir eli balda.  Yiğenimi onlar aldılar ve şimdi keyif catıyolar. Oğlanın evinde aslanlar gibi bakınıyor. Ah senin şu inadın var ya! Şu inadın’ diye sinirle kafasını salladı.

‘Cok şükür elimiz ayağımız tutuyor. Allah onlara muhtaç etmesin!.Ne öyle onların evinde, bir köşede sığıntı gibi’ diye yüzünü ekşitti adam.

‘Niren tutuyor? Hadi gel kuralım sobayı o zaman! Sobayı gursan bunun her gün kovayı doldurması var, boşaltması var. Güç galmadı bende’ dedi kadın.

‘O zaman sana bir yardımcı getirem. Hem arada bana da yardım eder’ dedi adam muzipçe gülerek. Ön altın dişleri göründü gülünce.

‘Koyun can derdinde, kasap et derdinde. Tamam, sen al gendine genç birini, ben de huzurevine gidem’ dedi kadın.

‘Hiç olur mu öyle şey! Allah yazdıysa bozsun. Allah benden alıp sana versin, senden önce canımı alsın. Sen evimizin gülüsün. Kimse senin eline su dökemez. Sen olmazsan ben ölürüm bu evde’ dedi elini kadına uzatarak.

Uzatılan eli tutarken ‘Essah mı diyon sen?’ dedi kadın gözlerini önüne eğerek.

‘Essah diyorum. Hem de en esaslı essahtan’ dedi kadını kendine çekerken

‘Ohh maşallah. Siz daha fazla ileri gitmeden ben bir ses verem de’ dedi  buğulu pencerenin ardından bir ses gülerek.  ‘Ana hele kapıyı açıver. İki saattir çalıyorum’ dedi aynı ses.

‘İti an, çomağı hazırla. Tam da zamanında geldi eşşoğlu’ dedi yaşlı adam lahavle çekerken. ‘Kapıyı açıver ite’ diye devam etti.

‘Niye it diyon ona. O benim kuzum, kuzum. Tekne kazıntım o benim. Allah gönderdi onu. Şimdi bize sobayı kurar’ dedi yaşlı kadın, kolundan güç alarak zorlukla kalkarken…

Bir Soba Kurma Hikayesi
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan