Sayfa Yükleniyor...
Ben depresyonda olmaktan şikayetçi değilim dedi.
Uzun zamandır uzattığı ve artık neredeyse tüm boynunu kapatan siyah sakalını yukarıdan aşağıya sıvazlıyordu.
Sadece ben değil dünyadaki pek çok yazar depresyondan çok faydalanmıştır diye devam etti. Ben sadece dinliyordum. Doğrusu bir insanın depresyondan nasıl faydalandığını da merak ediyordum. Ancak eğer Bir insan depresyondan nasıl faydalanır ki? diye sorarsam da dünyadaki pek çok yazarın hayatından bihaber adam durumuna düşebilirdim.
Paketimden bir sigara daha çıkardım. Ona da ikram ettim. Benim var dese de alması için ısrar ettim.
Aslında böyle yaparak sana kötülük yapıyorum biliyorsun dedim.
Nasıl yani? diye yüzüme baktı.
Seninde sigara içmene ısrar ederek demek istedim.
Ben zaten çok da uzun yaşamayı planlamıyorum dedi.
Neden? dedim merakla.
Çünkü bir amacım, bir beklentim yok. Belki bir kitap yazabilirim o kadar. Onu da bu yaşa kadar yazamadım bundan sonra yazmasam da olur dedi.
O konuşurken Benim bir amacım ya da bir beklentim var mıydı hayattan? diye düşündüm. Bu yaşa kadar neyi başarmış, ne elde etmiştim? Aşk, iş, hayat
Aşk hayatım planladığım ya da olmasını istediğim kadar başarılı değildi. Ortada başarısızlıklarla sonuçlanan denemeler, kırgınlıklar ve en önemlisi kocaman bir güvensizlik kalmıştı elde. Üstelik bu öyle kötü bir şey ki gittiğin her yerde bir kambur gibi sırtında taşıyorsun. Hep kafanda soru işaretleri ve acabalar olmasına yol açıyor. Bunun ilk ne zaman başladığını düşündüm. Kimden bulaşmıştı bana bu hastalık? Birden Sen ne kadar güvenilirsin? dedi içimdeki ses. Mimiklerimi Bilmem anlamında oynattığımı hissettim. Birden uyumuş da uyanmış gibi kendime geldim. Karşımdaki benim ne düşündüğümü, söylediklerini dinlemediğimi anlamış mıydı?
Çehovda senin meslektaşındı. Ama hayatın garip bir cilvesi bir doktor olarak veremden öldü. Kaç yaşındaydı? Biliyor musun? diye sordu.
Bilmiyordum. Acaba Çehovda depresyona girdiği için vereme yakalanmış olabilir miydi? Yemeden içmeden kesilmiş, vücut direnci düşmüş, sonra bu hastalığa yakalanmış olabilir miydi? Acaba neye üzülmüştü?
44 yaşında öldü. Üstelik o yaşa kadar o kadar çok eser bıraktı ki. Onu düşündükçe ben boşa yaşıyorum diye düşünüyorum dedi.
Ben kaç eser bırakmıştım? Öldükten sonra insanlar beni hangi yönümle anacaklardı? Ya da tarihte bir iz bırakmış mıydım?
Hocam ikimiz de boşuna yaşıyoruz o zaman dedim.
O zaman birer tane daha içelim diye kahkaha attı.
O tekrar Çehov ve eserleri üzerine konuşmaya başladığında ben hala Çehovu neyin üzdüğünü düşünüyordum.