2

‘Çok Mutsuzum’ Diyenlere Dersler


  • Oluşturulma Tarihi : 24.02.2016 08:42
  • Güncelleme Tarihi :

Dün Facebook’ta sayfamda yaşadığım bir olayı paylaştım.

Bugün hiç  aklımda yokken Yeşilyurt’ta oturan ablama gitme isteği oluştu. Onların evlerine yakın bir noktadaki, yokuşta bir marketin önünde bir şeyler almak için durdum. Arabadan indim. Zayıf, güçsüz, çelimsiz, belki ikisini toplasan normal bir adam gücünde olacak iki adam, çöplerden topladıkları atıklarla dolu bir el arabasını tutmuş, zorlukla çekiyorlardı. Onlara sezdirmeden fotoğraflarını çekmeye çalıştım.
Yokuşu çıkınca hemen ötemde durup nefeslendiler.


Daha yaşlı olanı, oradaki bir marketin dış köşesine, bir kenara konulmuş bozuk mandalinaları gördü. Oradaki görevliden onları alıp alamayacağını sordu. Görevli alabileceğini söyledi. Onu izledim. Çoğu kenarından, köşesinden bozulmuş mandalinalar arasında daha az bozulmuş olanları seçti.
Ona yaklaştım. “Başka bir şeye ihtiyacınız var mı?” dedim. Kafasını kaldırıp bana baktı. Anlamamıştı. Bir daha sordum. “Neden?” dedi. Bu sefer ben şaşırdım. Ne söyleyebilirdim ki? “Yani başka bir şeyler de almak isterseniz, kabul ederseniz ben almak isterim” dedim. “Sağ olun ama” diye itiraz eder gibi oldu.
“Kabul ederseniz rahmetli annem için yapmak isterim” diye ısrar ettim. “Biraz domates, biraz peynir, biraz biber olursa bir köşede akşam yemeği olurdu” dedi.
Israrımla bir şeyler daha almayı kabul etti.
“Allah razı olsun, aslında bu akşam biz buradan geçmeyecektik. Kısmet işte” dedi. “Afiyetler olsun, aslında bende bu akşam buraya gelmeyecektim” dedim. Adresleri alıştık veriştik. Bir gün onlara yemeğe gitmek için sözleştik.
“Çöp toplama işinde sıkıntı var mı?” dedim. “Sıkıntı yok da biz daha ne kadar devam ederiz, gücümüz nereye kadar sürer Allah bilir. Yapacak başka bir işimiz de, maaşımız da yok” dediler.
Bir şey diyemedim.
Ablama gittim. Ablamın kızı, Dokuz Eylül Hukuk’ta okuyan yeğenim, “Baba ya! Ben avukat olup ne olcam ya” “Beni özel yurda verdiniz ama oda arkadaşımla anlaşamadım, yalnız oda istiyorum.” “Bu yemek ne ya! Her akşam aynı şey (Fırında tavuk ve salata vardı)” diye bir çok şeyden şikayet edip durdu.
“Ah be güzel kızım, ah be canım yeğenim, keşke biraz başka insanları da görsen” diye başlayıp, eve gelmeden önce karşılaştığım insanları, hayatlarını anlattım.

“Aman be dayı! Maşallah sende de ne çok hikaye var” dedi, arkasını döndü, mutsuz bir şekilde odasına gitti.
Ne çok hikaye var hayatta.
“Görmek isteyene…”

Bu hikayeyi paylaştıktan sonra bazı arkadaşlarım, yaptığım davranış için, “Ne kadar iyi ve gönlü geniş biri” olduğumu yazıp tebrik ettiler. Bazıları ise yaptığım “iyiliği” yazmamın doğru olmadığını artık bu hayrın bir anlamı kalmadığını söylediler.

Rahmetli annem, “Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek” diye yetiştirdi bizi. Yaptığımız şeyleri insanların gözüne sokmamak gerektiğini bilecek bilinçte olduğumu bilmenizi isterim.

Bu nedenle bu paylaşımı yazarken de, paylaşmadan önce de çok düşündüm.

Bu paylaşımda yazarın amacı, “Birçok şeye sahip ama mutsuz insanlara ve o şeylere sahip olmayan, hayatta kalmak için çabalayan, yarını göremeyen insanlar”ı göstermekti.

Başka bir niyet aranmamasını önemle rica ederim.

‘Çok Mutsuzum’ Diyenlere Dersler
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan