Sayfa Yükleniyor...
Geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyoruz.
Biliyor musun insanlar birbirlerini sınıflandırmaya bayılırlar. Özellikle dar kalıplarla düşünen insanlar başka insanlarında kendilerine ait düşünceleri olabileceğini hesaba katmadığından ya bendensin ya da ondan diye sınıflandırıyorlar. Oysaki her kişi farklı bir çevrede, farklı bir ailede, farklı bir okulda yetişmiş ya da kendi genetiği farklı olabilir dedi.
Türkiyede yaşayan her birey gibi siyasetle ilgilenen ama hiçbir zaman aktif olarak o parti, bu parti içerisinde bulunmamış biri. Annesi Kürt, babası Arap. Ülkesini çok seven ama aslını da hiçbir zaman gizlemeyen biri. Bunu niye söylüyorsun? dedim.
Güneydoğuda olan olaylar için insanların konuştukları şeyler ya da orada burada yazdıklarına bakarak söylüyorum bunu. Herkes bir cephe açmış oradan karşı tarafı yaylım ateşine tutuyor. Oysa gözden kaçırdıkları bir şey var ki oda şu; Bazı insanlar HDPyi bazı insanlar AKPyi bazı insanlar CHPyi destekliyor, bazıları da bunlardan hiç birini desteklemiyor olabilir dedi. Bu gayet normal bence. Sonuçta kendi siyasi görüşüne göre parti bulamayan %20lik bir kesim de var dedim.
Yani orası öyle ama sürekli olarak her girdiğim ortamda Güneydoğulu insanların iyi ya da kötü diye sınıflandırılmasından rahatsızım dedi. Kim yapıyor ki bu sınıflandırmayı? dedim.
Konuştuğum herkes yapıyor. Herkesle aynı görüşteysen iyisin, değilsen eğer, ortaya bir ama bile koysan hemen seni farklı şekilde düşünüyorlar. Oysa bazı insanlar oradaki olayları tasvip etmiyor olabilirler. Aslen oralı olup da orada bu olayların hangi nedenle olursa olsun yaşanıyor olmasından rahatsız olan insanlar da olabilir. Yani ne devletin orada uyguladığı politikaları tasvip ediyor olabilirsiniz ne de ortaya atılan otonomi, özerklik, öz yönetim gibi kavramlar sizin fikirlerinize uygun olmayabilir oysa Hep seni bir tarafa itiyorlar. Eğer Kürtsen ya bizdensin yani iyisin, ya da onlardansın kötüsün. Kardeşim niye kimse bir taraftan olmak zorunda olsun ki? İnsanları ille de bir tarafı tutmaya zorlamanın ne faydası var? Niye aslı ve sevdiği ülke arasında bir seçim yapmak zorunda kalsınlar ki? dedi.
Ben bir şey diyemeden o devam etti.
Be kardeşim; çok mu zor insan olabilmek. Çok mu zor herkesin bizim gibi düşünmeyebileceğini kabul etmek. Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? diye devam etti.
Ben bu sözü bir yerden hatırlıyorum dedim. Güldü. Nazımın şiiri bu Nazıma yıllarca vatan haini dediler. Oysa onun istediği tek şey özgür bir ülkede mutlu bir şekilde yaşamaktı.
Bir sigara yaktı. Derin bir nefes çekti. Dumanı dışarı bırakırken konuşmaya devam etti.
Bu ülkede benim gibi düşünen binler, milyonlar olduğunu biliyorum. Ben kimseye taraf olmak zorunda değilim. Kendime ait görüşlerim, yaşam felsefem ve hayata bakışım olabilir. Sevdiğim insanlar olabilir, sevmediklerim de. Ama kimsenin ölmesini istemedim, istemiyorum. Hakkımda istediğini düşünebilirsin ama altında yaşadığım bez parçasının benim için zerre önemi yok. Eğer huzur içinde yaşayacaksam bir Yunan adasında ya da Asyada uzak bir ülkede ya da kutuplarda bile yaşayabilirim. Yeter ki yaşayabileceğim bir ev, yemek ve çevremde sevgi dolu insanlar olsun.
Hiçbir zaman komşumun, arkadaşımın cinsi, dili, dini, rengi, kökeni ile ilgilenmedim. Sadece iyi bir insan olmasından öte bir temennim olmadı dedi.
Bir an duraksadı. Amaaan seninde kafanı şişirdim dedi.
Saçmalama dedim ama söylediklerine karşılık da diyecek bir şey bulamadım