Sayfa Yükleniyor...
En son yazımı Her zaman söylediğim gibi; eğer fırsat bulursam, sizlere yazmayı düşünüyorum. Bulamazsam da döndüğümde görüşürüz inşallah diye bitirdim ya; yazmaya alışmış biri durabilir mi? (Burada aklıma sevgili atalarımızın Alışmış kudurmuştan beterdir sözü geldi ama ben alışmak ile ilgili daha güzel bir sözün aklıma gelmiş olmasını dilerdim.)
Yazmaya gerçekten de alıştım çünkü artık bir şeyi gördüğümde Bunu nasıl yazabilirim? diye düşünüyorum. Düşünüyorum düşünmesine de iş sadece yazmakla bitmiyor. Yayınlanabilir Uygun bir dille yazmak da çok önemli. Mesela İstanbuldan Katarın başkenti Dohaya uçarken yanımda oturan Pakistan asıllı, İngiliz vatandaşı ama Yeni Zelanda da yaşayan genç kadının Türkiye çok muhteşem bir ülke, çok seviyorum. Ailemle yıllardır İngiltere yerine Türkiyede buluşuyoruz. Orada insanlarla çok konuşuyorum. Pakistana kıyasla oldukça gelişmiş İslamik bir ülke ama ... amasını yazmayayım. Çünkü söyledikleri şeyler ülkemizin hem Pakistanla hem de İngiltere ile kıyasladığı siyasi şeyler. Şimdi siyasete girip ağzımızın tadını bozmayalım. Özetle Biz Pakistana göre daha iyiyiz diyelim.
Şu anda bu yazıyı yerden bilmem kaç kilometre yüksekte, iki katlı, devasa bir uçan şehrin içinde, ayaklarımı önümdeki acil kapısının üstüne uzatmış, yazıyorum. Uçarken yanımda sürekli götürdüğüm, olmazsa olmazlarım olan, bahtsızlığım ve şanssızlığım sayesinde tam da tuvaletlerin dibine yer almışım. Tabii ki burayı bilinçli almadım. Almış olsam içeri girip çıkan Asyalı, Afrikalı, Avrupalı, Hindu, siyahi, çekik gözlü bir sürü insanın girip ihtiyaç giderdiği bir metre karelik yerin hemen yanını mı tercih ederdim? Olaya iyi yönden bakalım bu vesile ile Hangi millet ihtiyaç giderirken daha çok koku bırakır? sorusuna cevap bulmuş olduk. Evet bilim camiasına katkı yapacak bir buluş değil bu (Bilim camiasında bu tarz yayınları .suruktan yayınlar olarak nitelendiriyoruz) ama olsun. Hatta ben bunu makale yapıp doçentlik dosyama koyayım. Belki bu sefer işe yarar. Çevredeki gaz yoğunluğu beynimi açtı demek ki.
Oturduğum yerin böyle bir yer olduğunu bilsem, İstanbuldan bana bileti veren kız Sizi biraz kaslı ve sportif gördüm. Koltuğunuzu acil çıkış kapısının yanına verelim. Acil bir durumda yolcuları tahliye edersiniz diye gülümsediğinde Yok bacım, orada tuvalet var. Sen beni daha uzak bir yere ver derdim. Ama yapacak bir şey yok.
Yetmiyormuş gibi yanımdaki yetmişlik Alman abi yanındaki genç Filipinli (Pasaportuna bakarken gördüm) karısının defalarca dürtmesine rağmen fokur fokur horluyor, arada Afrika aslanlarının çıkardığı sesler gibi şeylerde yapıyor. Genç kadın gülümseyerek mahcubiyetini, üzüntüsünü gösteriyor. Ama ben onun için daha da üzülüyorum. Fakirliğin gözü kör olsun. Belki ölünce üç beş kuruş bırakır diye mi evlendi yoksa daha iyi yaşam koşulları için mi?
Karar verdim; adam ölürse çekilin ben doktorum deyip müdahale etmeyeceğim.