Sayfa Yükleniyor...
"Pişman olurda bir gün, dönersen bana geri
Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri" demiş İrfan Özbakır. Bunu, insanın içine işleyecek kadar güzel notalarla süsleyip bestelemiş Ayhan İlter. Dinlediğim ilk günden beri severim bu parçayı. Notaların kalbimde yarattığı titreşimden mi yoksa beni bırakıp gittikten sonra pişman olup dönen sevgiliyi düşündüğümden mi? Bilemiyorum.
Dün gece saat 4 civarında senden telefon aldığımda, "Aslında seni aramak istedim ama...." derken ağlamaların, "Sesini duymak istedim" Özledim demelerin, gizli özne içeren sorularla hayatımda biri olup olmadığını öğrenmeye çalışmaların bana bu şarkıyı hatırlattı nedense.
Bu anın hayalini çok kurmuştum. Sebepsiz yere çekip gittiğin için, geçen zaman için, kızmayı, hesap sormayı, seni aşağılamayı, sertçe, sırtımı dönüp yumruklarımı sıkarak, gözlerimden yaşlar akarken "Şimdi geldiğin yere git" demeyi düşünmüştüm. Sanırım ben çok Türk filmi izledim. Evet, itiraf ediyorum. O kadar çok Türk filmi izledim ki, çekip gidenlerin ardından geride kalanların inzivaya çekilmelerini, kalplerini aşklara kapatmalarını, neşeli, gülen birer insanken sürekli uzaklara dalıp giden, mutsuz biri olmalarını görmüştüm hep. O başrol oyuncuları ile birlikte cama usul usul yağmur damlaları vururken yol gözlemiş, taş plakların çaldığı meyhanelerde, teselliyi, sızıncaya kadar içmekte bulmuştum. Onlarla beraber gidenlere çok kızmıştım. O yüzden sana da kızacağımı düşünüyordum. Dün sen aradığında öyle olmadığını gördüm. İlginçtir sana kızmadım. Belki bana kızgın olabilirsin diye bana sorduğunda Evet aslında kızgın olmam lazım demiştim bende kendime. Seni yeni yaşantısında mutluluk içinde sürekli kahkahalar atan biri olarak düşündüğümden kızmıştım sanırım. Mutsuzum dediğin belki de artık sana kızmıyordum.
Sen telefonu kapattığında bir süre öyle kaldım. Bu bir rüya mıydı yine? Öyle ya, buna benzer şeyleri pek çok defa rüyamda görmüştüm. Telefona baktım, senin numaran ve arama süresi duruyordu. Ne düşüneceğimi bilemedim. Ne hissetmeliydim? Aradığına sevinmeli mi, mutsuz olduğuna, ağladığına üzülmeli miydim? Benim kadar kimse sevmez seni demiş ama gitmene engel olamamıştım. Şimdi Gördün mü? Dediğime geldin mi? diye kafana mı vurmalıydım?
Sonrasında uyuyamadım.
Seni, bizi, tanıştığımız anı, mutlu olduğumuz günleri, ayrıldığımız zamanı ve sen gittikten sonra geçmeyen zamanı Sanırım en uzun süre sen gittikten sonraki zamanı düşündüm. O zamanı ve yaşadığım üzüntü ve acıları... Bunun için artık sana kızmadığıma sevindim. Ama artık sana karşı pek bir his de yok içimde. Zorlasan Üzüntü olur ya da acımak belki de.
Sanırım pişman olup da bana döndüğün bu günde, gönül kapım artık açık değil. Kilidi değiştirdim ve anahtarı bir yere sakladım. İşin kötü tarafı artık anahtarın yerini ben de bilmiyorum. Sendeki anahtar da açmaz yani kapıyı. Sana tavsiyem anahtarı hala elinde tuttuğun kapıları zorla ve içeri girmeye çalış.
Bende bu arada anahtarı nereye koyduğumu bulmaya çalışayım, belki de bulurum. Bulayım ki kapıyı çalan olursa
Aramana sevindim. Teşekkür ederim aradığın için..