Sayfa Yükleniyor...
Sabah, üşüyerek uyandım.
Üstüm açık. Pike, her zamanki gibi bacaklarımın arasında
Sana sarılarak uyuduğumdan gelen alışkanlıktan mı, yıllarca..
Ben sana bu kadar alışmak istememiştim oysa
Bu yüzden kızgınım, öfkeliyim ve dişlerimi sıkıyorum bir şey söylememek için
sana..
Saat sabahın erken bir saati.
Oysa geç bir saatte uyanmayı planlamıştım yine sana yattığımda.
Rüyalar... rüyalar.. Bir çok saçma sapan şeyin arasında hatırladığım tek şey ara beni diyorum, ara beni oraya vardığında
Oysa ben de gelmek istiyorum demiş olsam, geri de kalan, üzülen, özleyen kimse kalmazdı şu anda.
Gittiğinden beri temizlemedim, temizletmedim, elletmedim, kimseyi sokmadım buraya.
Merak etme, hiçbir şey olmuyor bana. Keşke olsa..
Balkonun kapısını açtım. Senin yaptığın gibi her sabah.. Yattığı yerden gerinerek uyandı bizim Mualla. Nerden buldun bu ismi Allah aşkına? Kedi Mualla!
Sütünü koydum önündeki tasa.
Bir teşekkür, edip elime sürtünse ya.
Ama asla!
Sanki ben mecburum her sabah tasını doldurmaya.
Bir şey söyle, yapmasın böyle. Atıp gideceğim bir gün başka bir villaya.
Ama korkma.
Hiç yapar mıyım, kıyamam ki ben ona. Senden bana kalan, bir hatıra.
Bak hala burada Mualla ama sen?
Bırakıp gittin Orhan Veliyi arkanda...
Geçtim mutfağa. Bir şey için gelmiştim buraya ama?
Unuttum, senin şimdi tam istediğim gibi oldu burası dediğin gelince aklıma
Senin baktığın gibi bakmak istedim o dolaba. Oysa sıradan bir şey işte? Neydi seni bu kadar sevindiren acaba?
Uzandım, kulpu kırılmış porselen çaydanlığa.
Bir çay içmeliyim. Ama mutlaka o çaydanlıkta. Sen severdin onu. Yaralıda olsa kıyamamıştın atmaya.
Beni de bu yüzden mi sevmiştin acaba? Biliyorsun ağır yaralıydı kalbim sana geldiğim anda. Ne çok sevgi, ne kadar çok sabır ve bol şefkat vardı bana verdiğin ilaçlarda.
Biliyorum mümkün değil senin verdiğini verebilmek sana
Yapamamışımdır, zaten senin gibi biri olamam ben asla
Ama yeterince teşekkür ettim mi acaba?