Sayfa Yükleniyor...
Unuttum artık seni
Bana baktığında kıstığın kahverengi gözleri
Burnunu, çeneni
Küçücük üç deliği olan kulak memeni
Şefkatle yüzümü okşayan ellerini
Sözlerini .
Pek çoğu da yalandı zaten değil mi?
Unuttum artık seni
Unuttum dediğime bakma sen
Unutmuş olsam bunları söyler miyim değil mi?
Ama çok da sık hatırlamıyorum eskisi gibi.
Eskiden ota .oka baktığımda aklıma gelirdin
Artık daha da azaldı hüznümün şiddeti dedi Osman Rüstem.
Herkes susmuş sadece onu dinliyordu. Böyle yapardı insanlar genelde. Osman Rüstem aramızda en güzel şiir yazan, en güzel, duygu dolu bir şekilde okuyan kişiydi. Yıllardır içtiği sigara sesini kalınlaştırdığı gibi buğulu bir hale getirmişti.
Kadem Reisin teknesine, sohbetimize yeni katılan, henüz onun huyunu bilmeyenlerden bazıları Üstat; duyduk ki çok güzel şiir okuyormuşsunuz, bize de bir şiir okur musunuz? diye sorduklarında bizim daha önce defalarca duyduğumuz cevabı alırlardı. Ne o öyle hadi amcalara şeyini göster diye sorulan sünnet çocukları gibi diye ters ters bakardı. Büyük mevkilerde görev yapanlardan bazı ağır misafirler bu cevaba bozulur, Kadem Reisin gözlerine bakar, Biz şimdi ne dedik ki? sorusuna cevap bulmaya çalışırlardı. Kadem Reis hiç istifini bozmadan dalgın dalgın sigarasını içip, göz kırparken hafifçe Sorun yok anlamında başını eğerdi.
Abi sen Antony Quine benziyorsun dediklerinden mi yoksa doğuştan kendine has böyle bir üsluba mı sahipti bilemiyorum, Kadem Reis ağır ağır, sürekli dalgın gibi bakarak sigarasını içer, ne konuşulursa konuşulsun aynı bakış ve aynı ifade ile etrafa bakardı. Sadece teknede bazı şeyler yolunda gitmediğinde kızdığını, bakışının değiştiğini görürdük.
Osman Rüstem canı istediğinde şiir okur sadece, bu böyle biline diye bilgi verirdi masanın yeni misafirlerine. Gelenler ne kadar ağır misafir olurlarsa olsunlar saygıda kusur edilmez ama masanın kuralını da hep teknenin sahibi, dolayısıyla patron, Kadem Reis belirlerdi. Biz yıllardır gittiğimiz için biliyorduk zaten.
Kadem Reisin teknesi bizim yıllardır sık sık toplandığımız, Ramo ustanın hiç yıkamadan bir sacın üstünde pişirdiği .oklu kebabı yediğimiz, dertleştiğimiz, sohbet ettiğimiz, içtiğimiz bir yerdi. Bu akşam yine aynı ekip toplanmıştık.
Devamı yarına .