2

Sevgili Dostlarım


  • Oluşturulma Tarihi : 23.06.2016 07:21
  • Güncelleme Tarihi :

‘Çocuklar kaç yaşında olursa olsun anne/baba göç ettiği zaman bebek gibi savunmasız kalıyorsunuz’ demiş bir arkadaşım. Ne kadar da doğru. Annem vefat ettiğinde ‘Babam var’ diye düşünmüştüm ama şimdi babam da yok.

‘İyi ölüm’ nasip etsin diye dua eder insanlar. 90 yaşına kadar iyi bir hayat sürdü babam. 4-5 yıl öncesine kadar da aktif olarak bahçe işleri yapan, yetiştirdiği sebze ve meyveleri küçük el arabasının üstüne koyup yol kenarına çıkaran, orada insanlarla konuşarak, dost arkadaş edinerek vakit geçiren, satabilirse de ‘Çok şükür şu kadar sattım. Bir hafta geçinmemize yeter’ diyen biriydi.

Göz tansiyonu sorunu yaşıyor ama ilaçlarını doğru düzgün kullanmıyordu. Bu nedenle sağ gözünü kaybetti. Sol gözünde de görme problemleri yaşadığında artık arabasını çıkarmayı bıraktı. ‘Baba yeter artık. Bak ihtiyacın yok. Bırak, çıkarma bu arabayı’ diye ısrarımız da etkili olmuştu.

Arabayı bırakması onun fiziksel olarak çökmesinin başlangıcı oldu belki de.

Hafızası yerindeydi. Çocukluğunu, gençliğini, yaşadıklarını çok net bir şekilde hatırlıyor, anlatıyordu. Zaman zaman bu anlattıklarını ya da küçükken bize anlattıklarını ses, ya da görüntü ile kaydediyordum. Keşke daha fazla zaman ayırıp tümünü kaydedebilseydim. Ama nasıl olsa vardı ve bir gün bir boşluk bulacaktım, o anlatacak bende kaydedecektim.

Ama olmadı işte.

Bundan dolayı çok pişmanım.

Bunun bir rüya olmasını ne kadar isterdim. Uyanıp ‘Baba seni rüyamda gördüm. Ölmüştün’ demeyi, sonra da ‘Ne olmuş ki oğlum. Baban yaşadığını yaşadı, arkadaşlarımdan kimse kalmadı. Yetmez mi? Allah daha fazla çektirmeden emanetini alsa’ diyecek, gülecek ve altın dişleri görünecek.

Ama sanırım bu bir rüya değil ve onun o gülüşü sadece çektiğim videolarda bir hatıra olarak kalacak bize.

Mutluydu.

Sabahları şekerli çayı, kaşar peyniri ve biberli yeşil, çekirdeksiz zeytinini önüne koydun mu sessizce yer, ablamın zorlayarak verdiği yoğurt, domates ya da menemen gibi başka lokmaları yüzünü biraz da ekşiterek ‘Yeter kızım, bu kadar yemek yeter’ derdi. Ablamın ‘Ye baba kuvvet lazım sana’ demesini ‘Ne iş yapıyorum ki? Kuvvet neye lazım? Başınıza bela oldum’ der ‘Biz de olur mu baba! Sen bizim babamızsın’ diye cevaplardık. Sonra da gülerek babasını çöle bırakan bir adamın hikayesini anlatırdı.

Hey gidi koca çınar!

Gönlüm rahat. Çünkü güzel, mutlu ve uzun bir ömür yaşadı babam. Evet belki işten geldiğinde bize sarılıp öpmedi ya da türlü türlü oyuncak ve hediyelerle gelmedi ama fırından getirdiği sıcak pide, ‘Biz yiyelim’ diye yemediği dürüm ve bazen bir iki şeker ve çikolata ile sevgisini göstermeye çalıştı. Çünkü çocuklarına sevgi göstermek, sarılıp öpmek ‘ayıp’tı.  Bize bizi sevdiğini ancak çok yaşlandığında söyledi ama biz biliyorduk zaten.

Düşüncelerimi sizlerle paylaşmak beni rahatlatıyor.

Sizlerin de mesajla, telefonla, WhatsAppla taziyelerinizi, desteklerinizi bildirmeniz beni mutlu ediyor, ferahlatıyor. Her telefon ya da mesaja cevap verememem yoğunluktan. Hakkınızı bu anlamda helal etmenizi diliyorum.

Sağ olun, var olun.

Tüm dostlarıma babamın yaşadığı gibi uzun, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Sevgili Dostlarım
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan