2

Sevgili Okuyucum


  • Oluşturulma Tarihi : 07.03.2017 07:19
  • Güncelleme Tarihi :

Siz bu yazıyı okuduğunuzda ben çok uzakta olacağım. Yok hayır; yine uzak bir ülkeye geziye gitmiyorum. Buralarda olacağım ama kafa olarak çok uzakta olacağım.

Biliyorum kafanız karıştı. Peki o zaman. Sizleri çok daha fazla merakta bırakmadan konuya giriş yapayım. Efendim biliyorsunuz esas mesleğim yazarlık ancak yazarlık karın doyurmuyor. Bende para kazanmak için geri kalan zamanlarda doktorluk yapıyorum. Ancak şunu da hemen ekleyeyim ki doktorluğu da en iyi şekilde -yazarlık kadar- yaptığımı bilmenizi isterim. Kurslar, makaleler ve çalışmalarla kendimi sürekli güncelleyip tıbbın gelişimine ayak uydurmaya gayret ediyorum.

Beni yakından takip edenler geçen sene doçentlik için başvurduğumu hatırlayacaklardır. Bu başvurunun neticesi olumlu oldu ve sınava girmeye hak kazandım. Türkiye’nin farklı bölgelerinden, kendi alanlarında başarılı olmuş beş asil, iki yedek toplam 7 tane jüri üyesine yaptığım çalışmaları birer dosya ile göndereceğim. Onlar bu yazıları değerlendirip sözlü sınavına girip girmeyeceğime karar verecekler. Dosyamı hazırlamak için önümde çok kısa bir süre var ve bu kısa süre bu hafta sonundan itibaren başladı.

Tatlı bir telaş içindeyim. Sürekli ‘Dosyaya şunu da koydum mu? Şu da eksik oldu mu? Bunu da ekledim mi?’ diye düşünüyorum. Yani sizin anlayacağını aklım başka bir yerde…

Hal böyle olunca sizlere büyük bir keyifle okuduğunuza emin olduğum güzel yazılarımdan yazamıyorum. (Buraya gülme işareti de konulabilir tabii) Bu haftam dosya hazırlamakla geçeceği için bir süre müsaadenizi isteyeceğim. Biliyorum güzel yazılarımı özleyeceksiniz. Ama arada ufak tefek ayrılıklar beraberliklere renk katar bence. Belki özleyeniniz olur. Özlerseniz haber verirseniz ben iki elim dosyada bile olsa sizler için bir şeyler yazmaya gayret ederim. Ben sizlerle var oldum, sizlerle daha çok şeyler yapacağım. Sayımız az olsa da zamanla çoğalırız ümidimi hiç kaybetmedim. Zaten kimse doğuştan ünlü olmamıştır.

Şimdi sizden bir ricam var. Ben duaya inanıyorum. Dua edelim, totem yapalım, iyi dileklerimizi fezaya gönderelim ve bu garibanın yıllardır harcadığı bu emeği bir şekilde taçlansın.

Tabi ki olmak için elimden geleni yapacağım ama ben ‘her şeyin hayırlısı’na da çok inanıyorum. Olmak için tüm çabamı göstereceğim ama olmadığımda da karalar da bağlayacak değilim.

Ne diyeyim daha bilemiyorum.

Yazıma burada son verirken büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim.

Bir dahaki yazıda görüşünceye dek sağlıcakla kalın, beni özleyin.

Sevgili Okuyucum
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan